Etrafıma bakıyorum da Kırşehir sokaklarında gazeteci yazar Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün tutuklanması, Diyarbakır Baro Başkanının terör kurşunuyla öldürülmesi pek fazla konuşulmuyor. Kırşehir’de herkesin gündemine Rus uçağının düşürülmesi oturmuş vaziyette… Rus uçağının Türk savaş jetlerimiz tarafından düşürülmesinden sonra Rusya ile başlayan kriz her geçen gün daha da derinleşerek sürüyor.

Etrafıma bakıyorum da Kırşehir sokaklarında gazeteci yazar Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün tutuklanması, Diyarbakır Baro Başkanının terör kurşunuyla öldürülmesi pek fazla konuşulmuyor.
Kırşehir’de herkesin gündemine Rus uçağının düşürülmesi oturmuş vaziyette…
Rus uçağının Türk savaş jetlerimiz tarafından düşürülmesinden sonra Rusya ile başlayan kriz her geçen gün daha da derinleşerek sürüyor. Savaş mantığı gereği ilk gelişmeler her iki ülke halkının birbirlerine düşmanca bakmasını sağlayacak uygulamalar şeklinde oldu.
Rusya ekonomik yaptırımlara zaman geçirmeden başladı. Ayrıca çalışan Türk işçilerin çalışma haklarının yeniden gözden geçirilmesi, Rus vatandaşların Türkiye seyahatlerinin en az seviyeye indirilmesi, kültürel ve sanatsal alandaki ilişkilerin engellenmesi Rusya’nın gündeme getirdiği konular olarak dikkat çekmektedir.
Ülkemiz tarafından düşürülen savaş uçağı ile tırmanan gerginlik sonrasında önce iki ülke halkının birbirine düşman gözle bakmasını ortaya çıkarmış, savaşların panzehiri olan ülke insanlarının kardeşliği yok edilmek istenilmiştir.
Rusya tarafından alınan ekonomik yaptırım uygulama kararları ile bundan sonra da Rusya ile ilişkilerimizin artık eskisi gibi olma şansı kalmamıştır.
Tabii ki bu gibi olayların, hem Rusya hem de ülkemiz açısından önemli ekonomik sonuçları olacaktır.
İki ülke arasında meydana gelen tüm bu gelişmelere rağmen şimdi asıl önemli olan bulunduğumuz coğrafya da iki ülkenin sıcak bir çatışma içersine girmemesidir.
Ülkemiz insanlarının ve bazı siyasi yetkililerin yahu eskiden doğalgaz mı vardı şimdi de soba kurar kömür yakarız, domatesi, biberi başkasına satarız türünden söylemler çok fazla akılcı olmadığı gibi, savaş çığırtkanlığı yapmaktan öteye geçmez. Oysa bizim politikalarımız yurtta ve dünya da barış üzerine inşa edilmelidir.
Rusya ile olan ilişkilerimizde yaşanan sorunlar nedeniyle orada yaşayan insanlarımızın sorunları TBMM çatısı altında zaman geçirmeden çözüme kavuşturulmalıdır.
Gerek yurt içinde ve gerekse de yurt dışında savaş politikalarıyla belirleyici olma siyasi ilke olarak kabul görmemelidir.
Özellikle yayılmacı devletlerin kendi aralarındaki yer altı zenginliklerinin paylaşım mücadelesinin bir parçası olarak, Ortadoğu coğrafyası kan gölüne dönüştürülmüş, sınırları ortadan kaldırılmış, yeniden kendi çıkarları doğrultusunda sınır belirleme için ABD ve Nato güçlerinin İncirlik ve Kıbrıs’taki üslere yaptığı yığınaklar yine Akdeniz’de Rus savaş gemilerinin konuşlanması noktasındaki gelişmelere baktığımızda, bölgede savaş rüzgârları daha şiddetli olarak esmektedir.