AKP iktidarı 13 yıl boyunca kırdı, döktü, dağıttı. Bugüne kadar yapmak istediklerini de hep bozdular, ne dedilerse daima tersi yaşandı.

AKP iktidarı 13 yıl boyunca kırdı, döktü, dağıttı. Bugüne kadar yapmak istediklerini de hep bozdular, ne dedilerse daima tersi yaşandı.
Bu ülkede adalet yok biz adaleti getireceğiz dediler adaletsizlikler baş gösterdi.
Biz fakir fukaranın, garip gurabanın yanında olacağız dediler, iktidar olunca onları unuttular.
Yandaşlar köşe dönerken yeni zenginler yarattılar, işinde gücünde, ekmeğinde aşında olan ve emeğiyle geçinen vatandaş da elindekinden oldu, fakirleşti, yoksullaştı.
Eğitim sistemimiz dene yanılma yöntemiyle yazboz tahtasına döndü…
Ordumuz ve Emniyet teşkilatımız itibarsızlaştırıldı.
İçeride tüm bunlar yaşanırken dışarıda yapılan yanlışlıkların yüzünden olsa gerek gün geçtikçe tehlikenin boyutları her geçen gün biraz daha artarak karmaşık hal almaktadır.
Komşumuz Irak politikasında, Barzani yüzünden bu ülkeyle arayı açtık. Önce kardeşimiz dediğimiz Esat’a, sonra da Eset dedik yıkmak için sözde özgür Suriye ordusuna destek verdik, burası da tam bir bataklığa döndü, şimdi ise yaşanan katliamları ibretle izler durumdayız.
Yanlış dış politikalarımız yüzünden sanki güneydoğu sınırımızda bir devlet oluşturulmaya çalışılmakta ve bizimde buna göz yummamız istenilmektedir. Şimdi bu olup bitenlerden sonra olası bir savaşın kapımızda olduğunu sadece izlemekteyiz.
Komşu ülkemiz Suriye bataklığına askerimizle girip savaş, silah, kan ve ölüm yaşayacağız. Bunu düşünmek, yazmak ve hatta yaşamak bile son derece saçma sapan şeylerden ibarettir.
Ülke sınırlarımızı açıp birkaç milyon Suriye’linin gelişi nasıl koca bir yanlışsa, savaş çığırtkanlığı yapmakta bir o kadar yanlıştır.
Türkiye’nin Suriye bataklığına girmesi neyi çözecek, kimi kimden koruyacak. Kime destek olacak, kime karşı duracak doğrusu bilende yok.
Emperyalist güçlerin kırıp döktüğü, dağıtıp bozduğu adeta bataklığa çevirdiği yapılanmaların taşeronluğunu üstlenmeye bence hiç gerek yok.
Zaten tüm kamuoyunda olduğu gibi Kırşehir sokaklarında da halkın savaşa karşı olduğunu görüyor, konuşuyor ve duyuyoruz. Zira Türkiye büyük devletlerin yapması gerektiğini yapmalı ve şiarımız ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta sulh, cihanda sulh” olmalıdır.