Sosyal medyalara bakıyorum bir kısım insan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anlatan övgüler yaparken bir diğer kısım da ülkücü gençliğin Mustafa Pehlivanoğlu ve dava arkadaşlarının idamına vurgu yapıp dönemin cellatlarına idam emri verenlere veryansın ediyorlar.
Ancak kimse bu gencecik insanlar neden idam edildi veya ettirildi diye hala kendilerini sorgulamıyor.
Aslında devir hiç değişmedi, değişen tek şey filmin senaryoları…
Bugünkü senaryo ise seçim, seçim, seçim…
Herkes maşallah seçim mühendisi ve siyaset bilimcisi olmuş.
Kimi İmamoğlu'nu göklere sığdıramayıp YSK’nun aldığı karara veryansın ederken, kimi de Binali Yıldırım'ın bu kez seçimi kazanacağını dillendiriyor.
Ben olsam İmamoğlu'nun devam etmesini isterdim…!
Çünkü bundan sonra seçimi kim kazanırsa arkasından diğer taraf başka şeyler aramaya başlayacak. Ne gibi mi? Mesela Binali Yıldırım kazansa” İmralı'ya avukat yolladılar HDP’nin desteğini alarak kazandılar” veya İmamoğlu yeniden kazansa öteki taraf “TKP seçimden çekildi de kazandı” diyecekler. Bu ve buna benze onlarca senaryo yazacaklar.
Zaten ekonomi desen çamura batmak için binlerce bahane ararken buda onlar için tuz biber olmuş durumda.
Hükumetin işi belediyecilik değildir, olmamalıdır da. Kaldı ki, insanlar birde CHP belediyelerine bakıp aradaki farkları görsünler. Tıpkı Kırşehir’de olduğu gibi.
En azından seçmenin bir kıyaslama yapma şansı olmuş olacak.
Böylelikle siyasilerde “nerede yanlış yaptım?” diye beklide kendilerini sorgulamak zorunda hissedeceklerdir.
Diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçiminde kazananları siyasiler kaybedenleri ise halk…!
Etraf kutuplaşan kitleler ile dolu hale geldi, öyle ki bir dönem bir birbirlerine silah çekenler şimdiler de kol kola omuz omuza gezer hale gelmiş.
Tıpkı birilerini terör örgütleri ile gizli anlaşmalar içinde olup hiç bir şey olmamış gibi bunu insanlara masumca anlatmaya çalışanlar gibi…
O kadar garip bir ülke de yaşıyoruz ki Çamlıca’ya yapılan camiyi sorgulayıp buraya kimse namaz kılmaya gelmez diyen kişinin bir siyasal İslam partisinin genel başkanı olduğu gibi.
Bir başka acıdan CHP’yi CHP’lilerden çok savunan sözde ülkücü ve muhafazakâr kimliğe bürünenlerin olduğu gibi.
Bir başka açıdan; bir dönem birbirleri ile kavgalı olup hakaretten öte küfürleşen siyasilerin aynI kulvarda yürüdüğü gibi...
İnanın ve emin olun ki onların ülke, din, demokratlık ve sosyallik hiç umurunda değil.
Siz sadece birbirinizi kırmak ve düşman olmakla kalırsınız
Yukarıdaki ağa babalarının bu durumdan hiç kaygı duyduğu yok.
Öyle ki, siz birbirinizi kırıp kutuplaşmaya çanak tuttukça yukarıdakiler siyaseti istedikleri gibi şekillendirmeye devam edecek ediyorlar da.
Olan ise, akşam iki ekmek almanın hesabında olan zavallı halka oluyor.
Hiç kimse kimseyi sevmiyor hatta her geçen gün birbirlerine nefretli gözler ile bakıyorlar...
Her zaman söylediğim bir şey var; bizler AK Parti’ye bakıp dini görüyor isek, CHP’ye bakıp Sosyal demokratlığı görüyor isek ve bizler MHP’ye bakıp milliyetçiliği görüyor isek büyük yanılgının kendimizde olduğunu unutmamalıyız.
Ak Parti’ye kızıp İslam’a saldıranlar ile CHP’ye bakıp Atatürk’e hakaret edenler alçaktırlar.
Birisi inançtır, bir diğeri de bu ülkenin geçmişidir. Dinsiz olabilirsiniz, hatta Allah’a da inanmayabilirsiniz tıpkı Atatürk’ü sevmek zorunda olmadığınız gibi ancak saygı duymak zorundasınız.
Din kimsenin tekelinde değildir tıpkı Atatürk’ü sevmenin, demokrat ve vatanperver olmanın kimsenin tekelinde olmadığı gibi.