1691 yılında Kırşehir, Nevşehir yörelerinde yaşamakta olan bazı aşiret ve oymaklar (Bayat, Avşar, Beydili, Musacalu, Cerit, Köşekli, Boynuinceli, Karacayurt) Halep Rakka’da iskâna tabi tutuldular. Bu grupların Rakka gibi uzak ve göçebeler için uygun olmayan tabiat ve hava koşullarına sahip bir bölgeye gönderilmeleri, hem onları cezalandırmak hem de konar-göçer bazı Arap kabilelerine karşı bir nevi tampon bölge oluşturmalarını sağlamak içindi.

 Söz konusu aşiret ve oymaklar bir yıl sonra tekrar Orta Anadolu’ya döndüler ve Rakka’ya gitmemekte direndiler. Ancak 1696 yılında Osmanlı’nın Yusuf Paşa komutasında gönderdiği orduya yenildiler. Yusuf Paşa otuz Türkmen Beyini idam ettirdi. Türkmenler yeniden Rakka’ya sürgüne gönderildiler ama, dört-beş yıl sonra tekrar Orta Anadolu’ya döndüler. Bu zor ve kanlı iki sürgün Türkmenler arasında yüzyıllarca anlatılmış ve Rakka sürgünleri için pek çok şiirler yazılmış, türküler yakılmıştır. Tüm o dizeleri bu küçük çalışmaya sığdırmak mümkün değil, ancak sürgüne gönderilen bu grupların Orta Anadolu’da nerelerde yaşadıklarını belirten bir dörtlüğü ve oymağımızın adı geçen iki dörtlüğü buraya almak istiyorum.

Sulucakarahüyük belli yurtları

Aldı beni Beydili’nin dertleri

Çöle düştü Beydili’nin kurtları

Rakka Çölü’nün kurdu Beydili

 (Sulucakarahüyük Hacıbektaş’ın eski adıdır.)

           Rakka Çöllerinden gelen gaziler

Acep Karacayurt geri döndü mü?

Yenile bir haber duydum oradan

Cerit Bekir öldü derler, öldü mü?

    Toplandık aşiret geldik Colab’a

Başımızda esen boran değil mi?

Şahin Bey Karaca konduk yan yana

Hacı Ali’nin yurdu Seylan değil mi?

 1714 tarihli bir emirnamede Kırşehir’deki Boynuinceli aşireti ve ona bağlı cemaatlerin iskânı emri verilmiştir. (Cevat Türkay)

  1730 tarihinde Patrona Halil isyanında öldürülen Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1718–1730 tarihleri arasında sadrazamlık yapmıştır. O tarihlerde Niğde’ye bağlı bir köy olan Muşkara’da doğmuş olan Damat İbrahim Paşa, sadrazamlığı sırasında çevredeki oymak ve obalardan getirttiği insanları Muşkara köyüne yerleştirerek, orayı kaza haline getirtmiş ve adına da Nevşehir demiştir.  Osmanlı kayıtlarında Nevşehir’e iskân edilen Türkmen cemaatlerinden söz edilirken, “Boynuincelü Türkmenleri grubuna tâbi cemaatlerden bazıları, her biri bir mahalle olmak üzere Nevşehir’e yerleştirilmişlerdir. Bunlar, Salurlu-i kebir 102 hane, Salurlu-i sagir 106 hane, Boynuincelü 98 hane, Kürt mehmetlü 72 hane, Horasanlu 22 hane, Bekdik 79 hane, Herüklü 79 hane, Kütüklü 35 hane, Dumanlu 127 hane, Hacı Ahmetlu 60 hane, Kursulu 40 hane, Kurutlu 127 hane, Karacakürt 59 hane, Delüler 29 hane, Savculu 174 hane,  Kurtulu 43 hane, Ada Kurtulusu 65 hane. Bu gruplardan Kurutlu, Karacakürt ve Delüler iskândan kaçarak, yerleşmeyi istememişlerdir. Bunun üzerine Boy beyleri ve oymak kethüdaları ile Nevşehir’e gitmeleri ve iskân edilmeleri için 1728 yılında emr-i şerif çıkartılmıştır,” denilmektedir. (Yusuf Halaçoğlu- 18. yüzyılda Osmanlı’nın iskân siyaseti ve aşiretlerin yerleştirilmesi)

 Yine Osmanlı kayıtlarına göre, “Hicri 1126 yılında (1714) Yeni-il Türkmenlerinden Boynuincelü, Savcıhaculu, Karacakürt, Sıdıklı ve Herekli (Herikli) cemaatleri yaylaklarına giderken Ürgüp kazasına tâbi köylere inip, bağ ve bahçelere zarar verdikleri için hükümete şikâyet edilmişler, bunun üzerine şekavetle (eşkıyalık, haydutluk) uğraşan bu beş cemaatin kişileri tespit edilerek, 1750 kuruş nezre (ceza) bağlanmışlardır,” denilmektedir. Ancak başka bir Osmanlı kaydında, “Boynuincelüler kabilesi kendi halinde, kâr-ü kisb (kazanç) ile meşgul ve ekserisi okuryazar, haccıharameyn ve zikudret (zengin) kimselerdir. Boynuincelülerin Nevşehir’de sakin olanları Karacakürt, Herekli, (Herikli) Sıdıklı, Savcılı ve Nefs-i Boynuincelü oymakları ve bunlardan başka on adet oymaktır, 18 cemaati vardır,” denilmektedir.

  Nüfus: Miladi 1540 tarihinde Osmanlı’nın yaptığı ilk tahrirde (tahrir, yazılma, yazma, kayıt anlamındadır) Akkoyunluların 4598 hane ve 426 mücerred nüfus, (mücerred, tek, yalnız, katışıksız gibi anlamlara gelmektedir) Dulkadirli’nin 2757 hane 262 mücerred nüfus olduğu tespit edilmiştir. Ortalama bir aileyi 5–6 nüfus  olarak kabul edersek, Bozulus’un o yıllarda 40.000 civarında nüfusu olduğunu tespit edebiliriz. Bu 40.000 kişilik nüfusun 16.000’i Dulkadirli Türkmenidir. 1540 da yaklaşık 16 000 nüfusu olduğunu bildiğimiz Dulkadirli’nin yaklaşık 40 aşireti vardı. Bu da bir aşiret nüfusunun ortalama 400 kişi civarında olduğunu gösteriyor. (bu rakam bazı büyük aşiretlerde bir iki bine çıkarken bazı küçük aşiretlerde de 400’ün altına düşebilir.) Her aşiretin yaklaşık 5–6 oymağı olduğunu düşünürsek Boynuinceli aşiretinin Karacakürt oymak ya da obasının o tarihlerde 80 kişi civarında bir nüfusu olduğunu hesaplayabiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 1927–2000 yılları arasında yaptığı 15 nüfus sayımının neticelerinin ortalaması alındığında, 73 yılda nüfusun 4,9 misli arttığını görürüz 73 yılda 4,9 misli artan nüfus yüz yılda yaklaşık 6,8 misli artış gösteriyor diyebiliriz. Başka bir deyimle nüfus yüz yılda 6,8 kat artıyor demektir. 1540’dan1950’lere kadar doğurganlığın bugüne göre fazla olmasına karşın, çocuk ölümleri, insan ömrünün daha kısa oluşu ve savaşlar gibi faktörler göz önüne alındığında, Türkmen aşiretlerinde 100 yıllık nüfus artışını 6 kat civarında hesaplayabiliriz. Bu durumda Karacakürt oymağının Orta Anadolu’ya geldiği yıllarda (1613) nüfusunun 400 kişi civarında olduğu hesaplanabilir. Nüfus’un 1640 tarihinde 480 ve iskânın başladığı bin yedi yüzlü yılların ortalarında da 3000 kişi civarında olduğu öngörülebilir. Karacakürt oymağının iskânı bin yedi yüzlü yılların başlarından (1714) bin sekiz yüzlü yılların sonlarına kadar (1875) 160 yıl kadar devam etmiştir. İskânın tamamlanıp tüm oymakların yerleşik düzene geçtiği yıllarda da nüfus’un 20.000 kişi civarında olduğu tahmin edilebilir. (DEVAMI VA)