Acısıyla, tatlısıyla bir Ramazan ayını ve ardından bayramı hep birlikte yaşadık. Bayramda Kırşehir’de önemli bir olay olmadı, ama üzücü olaylar ailelerin ocağını ateş gibi düştü.

Acısıyla, tatlısıyla bir Ramazan ayını ve ardından bayramı hep birlikte yaşadık.
Bayramda Kırşehir’de önemli bir olay olmadı, ama üzücü olaylar ailelerin ocağını ateş gibi düştü. Biri ölümlü birkaç trafik kazası oldu, bir çocuk gölette boğuldu, bir genç kadın intihar ederek hayatına son verdi.
Tabi gönül isterdi ki bu üzücü olaylar da yaşanmasaydı, ama ne yaparsın ki oluyor.
Kırşehir’de 1984-1989 yılları arasında Kırşehir Belediye Başkanlığı yapan ve halkın sevgi ve saygısını kazanan Hakkı Göçen’i kaybetti.
5 yıllık görev süresi içinde Kırşehir'de alt yapı, su, terminal, fırın, mezbahana, otogar, toplu konut alanları, belediye hizmet binası, yeni araç-gereçler, asfalt şantiyesi ve imar revizyonu başta olmak üzere çok önemli hizmetler gerçekleştiren ve bu hizmetleriyle Kırşehir'de herkesin sevgi ve saygısını kazanan Hakkı Göçen, bir süredir rahatsızlığı nedeniyle sık sık Kırşehir Devlet Hastanesi'nde tedavi görüyordu.
2013 yılında eşi Adile Göçen'i kaybeden Hakkı Göçen, Kırşehir Ticaret ve Sanayi Odası Eski Başkanı oğlu Müfit Göçen ile Makine Mühendisleri Odası Kırşehir Temsilcisi oğlu Ahmet Göçen ile birlikte yaşıyordu.
Pazar sabahı 06:30 sıralarında tedavi gördüğü Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde vefat eden 88 yaşında ve 4 çocuk babası olan Hakkı Göçen için, Kırşehir Belediyesi önünde düzenlenen törende kimler yoktu ki…
Her siyasi görüşten insanlar, il yöneticileri ve sevenleri vardı.
Bu cenaze töreni şunu herkese gösterdi ki, insanlar yaptığı ve geride bıraktığı hizmetlerle ya takdir görür, ya da unutulur gider. Hakkı Ağbi de yaptığı hizmetlerle demek ki herkesin sevgi ve saygısını kazanmış ki onu son yolculuğunda yüzlerce seveni yalnız bırakmamıştı.
Hakkı Göçen’in özgeçmişinin okunması ile başlayan törende konuşan oğlu Müfit Göçen, babasını anlattı ve herkesten haklarını helal etmelerini istedi.
Oğlu Müfit Göçen’in yaptığı duygulu konuşma törene katılan herkesin gözünü yaşarttı, törene katılanlar haklarını helal etti.
Gerçekten Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin de törende yaptığı konuşmada da vurguladığı gibi Hakkı Ağbi Kırşehir’de hizmetler yaptığı güzel hizmet ve o eserlerle hep anılacak.
Hakkı Ağbi’yi ağabeyim Şevket Güner yazısında anlattı. Ben daha fazla detaya girmeyeceğim ama yaşadığım bir anıyı burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
1985 yılında vatani görevimi tamamlayıp döndüğümde Hürriyet Gazetesi’nin Kırşehir muhabiri olarak görevi başlamıştım.
Her gün Kırşehir’de olup bitenleri Hürriyet’e haber yapıyor ve bu nedenle sık sık Kırşehir Belediyesi’ne giderek Belediye Başkanı Hakkı Göçen’le görüşüyor, yaptığı yatırımları ve eserleri yerinde görmek içinde birlikte gidiyor fotoğraf çekiyordum.
Sanırım 1987 yılıydı. Kırşehir’deki fırıncılar ekmeğe yüklü bir zam istiyorlar. Hakkı Göçen ağabeyimiz bu zammı çok bulduğu için fırıncıların bu teklifini insafsızca bulduğu için reddediyor. Bunun üzerine fırıncılar greve gidiyor.
Tabi Belediye Başkanı Hakkı Göçen, fırıncıların greve gitmelerini içine sindiremediği için öfkeleniyor ve bütün fırınların kapısına kilit vuruyor.
Kırşehir’i ekmeksiz bırakmamak için her gün tırlarca Kayseri’den ekmek getiren Hakkı Göçen’in fırıncılara yönelik açıklamaları ve söylemleri her gün Hürriyet gazetesinde boy boy yayınlatıyorduk.
Fırıncılar baktılar ki Hakkı Ağbi verdiği karardan dönmeyecek, birilerini devreye sokarak işi yumuşatmaya çalıştılar. Ama Hakkı Ağbi inat ve kararlı bir adamdı ve kimseye taviz vermiyordu. “Fırıncılar gelecek benden ve halktan özür dileyecek ve benim verdiğim rayiçten ekmek üretecek” diyen Hakkı Ağbi sonunda Kırşehir Belediyesi’ni bir ekmek fabrikası kurmaya karar vermişti.
Hakkı Ağbi’yle makamında fırıncıların grev kararını değerlendirdikten sonra bugünkü Kayabaşı’ndaki Belediye Fırını’nın yapacağı yere levhasını asmak üzere birlikte Belediye’den iniyoruz.
Tam Belediye’nin önünde Hacı Ahmet Ağa adlı bir hemşehrimiz Hakkı Göçen’in önüne çıkarak, “Hakkı Bey, Hakkı Bey, bu durum daha nereye kadar devam edecek?” diye sordu.
Hakkı Ağbey de “Ne zaman fırıncılar biz ettik, sen eyleme derse o zamana kadar” diye cevap verdi.
Hacı Ahmet Ağa Belediye önünde ekmeklerin bulunduğu tırı göstererek “Tabi senin için fark etmez. Sen kendine taze ekmek getirtiyorsun, bize de Kayseri’nin bayat ekmeğini yediriyorsun. Biz de bayat ekmeği yiye yiye kabız olduk!” diye çıkıştı.
Hakkı Ağbi bu duruma çık kızarak hemen yanındaki Belediye Meclisi Üyesi olan ve bugün Bahçelievler Mahallesi’nin Muhtarı olan Cemalettin Yılmaz’a “Şurdan bir ekmek getir!” dedi ve getirilen ekmeği üç beş parçaya bölerek “Hacı Ahmet Ağa neyi var bu ekmeğin, taşı mı var, kumu mu var, şapı mı var?” diyerek konuşmaya başladı.
Hakki Ağbi’nin bu sözleri üzerine Hacı Ahmet Ağa “He he… Bırak bunları sen özel kendine özel ekmek getiriyorsun” diye ısrar edince “Ya bak ben hanımıma kıyıp yufka ekmek yaptırıyorum, sen de hanımına kıy yufka yaptır ye!” dedi.
Hacı Ahmet Ağa hala ısrar etmeye başladı “Yok yok, sen özel ekmek getirtip yiyorsun!” deyince Hakkı Ağbi’nin artık tahammül sınırı kalmış olacak ki birden patladı “Kendine özel ekmek getirenin, getirdi diyenin anasını avradını senin dediğin gibi!” diye çıkıştı.
Hacı Ahmet Ağa, Hakkı Ağbi’den böyle bir laf çıkacağını düşünmemiş olacak ki “Ya sen bana sövdün!” diyerek kızmaya başladı.
Bütün bu tartışmalara ben de bizzat şahit olmuştu. Hakkı Ağbi bana dönerek “Söyle gazeteci ben buna sövdüm mü?” dedi. Ben de “Hayır Başkanım sövmediniz!” dedim.
Hacı Ahmet Ağa, “Yok, yok sen bana sövdün” deyince Hakkı Ağbi “Bak Hacı Ahmet Ağa ben sana dedim. Sen bana ne diyorsan ben de sana onu diyorum. Eğer sen bana iyi diyorsan, ben de sana iyi diyorum, yok sen bana sövüyorsan ben de sana sövüyorum…” dedi.
Tabi Hacı Ahmet Ağa bir kızgınlıkla çekip gitti Belediye’nin önünden…
Özetle Hakkı Ağbi mert ve kart bir adamdı. Haklının yanında, haksızın karşısında idi. Yaptığı güzel hizmetlerle adını Kırşehir tarihine altın harflerle yazdırdı. Dürüstlüğüyle, partizanlık yapmayan, haksızlığı ve hukuksuzluğa girmeyen yapısıyla herkesin gönlünü kazandı.
Hakkı Ağbi Belediye Başkanlığını bıraktıktan sonra hep Kırşehir’de, Kırşehirlilerle birlikte yaşadı.
O gördüğü yanlışları ve eksiklikleri kimseden çekinmeden haykıran bir yapısıyla yapardı ve kimse de ona tık diyemezdi.
Son aylarda rahatsızlığı nedeniyle yattığı Kırşehir Devlet Hastanesi’nde ağabeyim Şevket Güner’le birlikte birkaç kez ziyaret etmiş ve yukarıda geçen anıları onunla da paylaştığımda “He yavrum o neydi öyle” diyerek gülüp geçmişti.
Ne diyelim Kırşehir’de görev yapan seçilmişlerimiz de Hakkı Ağbi’nin kişiliğinden, dürüstlüğünden kopmazlar ve geride hizmetleriyle ve eserleriyle hep alınırlar.
Hakkı Ağbi ruhun şad, mekanın cennet olsun…
Geride bıraktığın hizmet ve yatırımların seninle hep anılacak ve yaşayacaktır.

-----------------000--------------------

Olacak o kadar!

Bizim gazetenin imtiyaz sahibi Murat Seyitgazioğlu yaz mevsimi nedeniyle büyük yoğunluk yaşıyor.
Babası ve annesi Kaman’da yaşayan Murat Seyitgazioğlu’nun bir ayağı Kaman’da…
Yani Murat’ın her gün Kaman’a mutlaka uğraması gerekiyor, babasının ve annesinin sağlığıyla ilgilenmesi, onların işi ve gücünü takip etmesi gerekiyor.
Dokuz kardeşi bulunan Murat Ramazan Bayramı’nı da bu yoğunluk içinde geçirdi.
Şehir dışındaki tüm kardeşleri baba ocağı Kaman’da olunca Murat’ın da onlarla olması gerekiyor.
Her sabah Kaman’da, akşam Kırşehir’de olan Murat’ın birkaç gündür yüzünü göremiyorum. Bir bakıyorum Kaman’da, bir bakıyorum cenaze için Kayseri’de, bir bakıyorum düğünde, bir bakıyorum Kaman’da buğday biçtirmek için tarlada… Harman yerinde…
Günleri yoğun ve yorucu geçiyor Murat’ın…
Babasının bir oğlu olmak bunu gerektiriyor tabii
Ne diyelim Muratcığım olacak o kadar…
Kolay gelsin!..

-----------------000--------------------

Kereviz ziyafeti verecekmiş!

Kırşehir Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Osman Demir bize yıllardır verdiği ziyafet sözünü birkaç ay önce beş yıldızlı otelde enginar yedirerek yerine getirmişti.
Ama doğrusunu söylemek gerekirse tadını bile alamadığımız enginarın ziyafetinden hiç te memnun kalmadığımızı söylediğimiz Osman Bey “Ya arkadaşım sen sevildiğini bilmiyorsun. Eti her gün yiyorsunuz. Ben size hiç tatmadığınız ve yemediğiniz şeyleri ikram ediyorum anlamıyorsunuz!” demişti.
Bu ziyafetten zevk almadığımızı, kabul etmediğimizi söylesek de o da ayağını diremeye devam etmişti.
Ne de olsa o alma ağacının altında yetişip büyümüş. Almayı bilir, yedirmeyi bilmiyor!
Neyse ki aradan birkaç ay geçti de Osman Demir’in oğlu tıp fakültesinden mezun olarak doktorluk mesleğine adım atmaya gün saymaya başlarken, bize de yeni bir ziyafet sözü daha doğdu.
Geçenlerde aradım Osman Bey’i, oğlunun mezuniyetinden duyduğum mutluluğu dile getirdim, hayırlı olsun dedim ve arkasından sadede gelip bir ziyafet çekmesi gerektiğini anlattım.
O da sağolsun enginar ziyafetinden hiç keyif almadığımızı bildiğinden bu kez bana “Salihciğim sana bu kez kereviz yedireceğim. Bu sefer bana dua edeceksin!” dedi.
Ben de “Ya müdürüm enginar gibi olmasın? Zaten sen bize doğru dürüst bir ziyafet verecek değilsin ya!” diyerek kızdım, öfkelendim.
O da “Yoo, yoo kimi bulamaz, kimi değerini bilemez. Ben sana hiç tatmadığın şeyleri tattırıyorum, benim kıymetimi bilmiyorsun, sen sevildiğini bilmiyorsun” diyerek çıkıştı.
Şimdi Osman Müdürümün kereviz ziyafetine kilitlendim.
Bakalım enginar gibi mi olacak, yoksa gerçekten güzel bir tadı var mı onu öğreneceğim.
Eğer kerevizden de zevk alamazsam, bu sefer Osman Müdürüm bana ne ziyafet çekecek bilmiyorum, zaten bize yıllardır ayvayı yedirdiği için öbür sefer bize her halde büyük ihtimalle yine ayvayı yedirecek!

-----------------000--------------------

Biraz da gülelim!

Neyi savunacak?

Adamın biri, kafayı çekip ortalığı birbirine katmış, yakalamışlar, iş mahkemeye intikal etmiş.
O gün son savunması yapılacak, mahkeme karar verecek...
Mübaşir adını okuyunca adam hâkime mazeret beyan etmiş:
Efendim avukatım gelmedi? Hâkim dosyaya bakıp, başını sallamış:
“Evladım, sen karakolda ifade vermişsin, savcılıkta da aynı şeyleri söylemişsin, burada da ilk ifadeni kabul etmişsin, şahitler dinlendi, onlara da itiraz etmemişsin, avukatın gelip neyi savunacak?”
Adam boynunu bükmüş:
“Ben de onu merak ediyorum ya, hâkim bey!”

-----------------000--------------------

Sevdiğim bir söz

“Hiçbir şey yapmaya cesaretimiz olmasaydı, hayat nasıl olurdu?”
Vincent Van Gogh