Kendinizle konuşun… ! Çok zaman olmuştur belki kafanızı iki elinizin arasına almayalı! Sanki her şeyi bitirmiş, bastırılmamış duyguların peşinden koşan bir avare  gibi bocalıyoruz.

Kendinizle konuşun… !

Çok zaman olmuştur belki kafanızı iki elinizin arasına almayalı!

Sanki her şeyi bitirmiş, bastırılmamış duyguların peşinden koşan bir avare  gibi bocalıyoruz... 


Cevabı olmayan sorular soruyoruz kendi kendimize!


Bu şehirde insanın niye canın sıkılır, niye üzülürsün, niye oflarsın ve niye sessizce ve neden hep bir şeyler hakkında olumsuz düşünürsün?


Peki Kırşehir mi seni umutsuzluğa ve olumsuzluğa iten etken?


Yoksa bu şehrin insanları mı?


Sebep belki çok tu ama bu sonuçlar belki de bizi mutlu etmeyecek şeylerdi.


Bu şehirde dürüst, namuslu, ahlâklı, iyi niyetli, dobra, dik duran, sözünün eri… bir çok insan olmasına rağmen sahtekâr insanlar, namussuz insanlar,ahlâksız insanlar, dost bildiğimiz düşmanlar, söyledikleri ve yaptıkları hep farklı olan insanlar, günü gününü tutmayan, merdivenin başında farklı, ortasında farklı, sonunda farklı konuşan, çıkar odaklı kişiliği bozuklar, karakterleri zedelenmiş zavallılarda bu şehirde epeyce bulunmakta.


Belki de bizi üzen durum bu.


Aklımız bazen kafamıza sığmayacak duruma geliyor!


Biz böyle olmamalıydık, basit ve küçük şeyler,duygu ve düşüncelerimi etkilememeliydi!


Harcanan hayatların ya da yanan, bir ömrün çakmağı olmak istememeliydik. Ama biz her geçen gün bizden uzaklaşır hale geldik…


Bizi bizden bile uzaklaştırdılar. Geçmişimizden uzaklaştırdılar, geleceğimizle aramıza set çektiler. İki cami arasında kalmış beynamaz yaptılar.


Eskiden küçük şehrin büyük  dost insanları olan bizler şimdilerde o koskoca dünyalara sığamıyoruz, belki de sığdırmıyorlar bizleri!


Neden?..


Çıkarın, menfaatin, hainliğin ve adiliğin ortasında, dalından koparılmış gül gibi solmaktayız.  


Artık kaldırımlar kuru bir kalabalık grubundan ibaret olmuş, gündüzler sessiz geceler mutsuz karanlıklara bürünmüş, umutlar umutsuz olmuş.


Birbirimizi gördüğümüzden yolumuzu değiştirir hale gelmişiz.


Farklı düşüncelere sahip insanlarımız hep birbirinin aleyhinde konuşur olmuş.


Siyaset ile uğraşanlar kendilerinden başka kimseyi dürüst ve namuslu görmüyorlar.


Cemaatler birbirleriyle uzaklaşmış, birbirlerinin eksiğini, kusurunu arar hale gelmiş.


Aynı apartmanda yıllardır oturan insanlarımız caddede sokakta birbirlerini gördüklerinde tanımaz hale gelmiş.


Sosyal aktiviteler azalmış.


Cenazelere, düğünlere gidilmez olmuş.


Herkes birbirinin açığını arar duruma gelmiş. Biri bir şey yapsa bir şey alsa hemen söylenecek söz hazır; “Nerden aldın? çaldın mı? çırptın mı?”…


Biz neden böyle olduk?


Bizi bu hale kimler getirdi?


Hep kötüye mi gideceğiz. Üç günlük dünyada dik durmak, adam olmak, sözüne sadık güvenilir olmak, yürekli olmak varken, fırıldak olmak, ahlâksızlık yapmak, namusuz olmak, ikiyüzlü riyakâr görünmek, birbirimizi kırmak, lâf, söz etmek, açık aramak daha mı kolay?


Kimse kimseyi beğenmez olmuş. Herkes işini düzgünce yapsın bizi güzel yapan farklılıklarımız. Biz bir kilimin desenleriyiz. Elbette ki farkı olacağız farklı görüneceğiz.


Siyasetçisi, işadamı, esnafı, memuru, amiri, işçisi, öğrencisi, siyasetçisi, cemaatçisi, partilisi, hepimiz farklıyız, hepte farklı olacağız.


Kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmek zamanı hayat çok kısa.


Kırşehir çok güzel, bu şehrin kışı da yazıda bir başka güzel, bizler neden  iyi ve güzel insanlar olmayalım…


Hangimiz dört dörtlüğüz ki? Hangimiz hatasız ve kusursuzuz ki?


Kusur aramak yerine kendimizi hesaba çekelim, kendimizle konuşalım hasbihal edelim. Mutsuz olmak en az mutlu olmak kadar kolaydır. Bu senin elinde. Ve bilmeliyiz ki hayat hep iyi insanlar için zor olmuş ve olamaya devam edecektir.


Hayata sımsıkı sarılsak ta bu hayat bir gün bizi bırakıp gidecek!


Kendimizle konuşalım, eşimize, çocuklarımıza, anne babamıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza, bizi sevenlere ve bu şehre zaman ayıralım. Daha iyi bir insan olalım.


Hayat çok kısa bugün üzdüğünüz insanlar yarın sizi üzebilirler, bugün düşman olduğunuz insanlar yarın dostunuz olabilirler. Bugün iyi dediğiniz yarın kötü olabilir. İyi olmak ta kötü olmakta elimizde.


Hadi al başını ellerinin arasına ve düşün…


*** 

Ne zaman adam oluruz?

 

Birbirimize bakarken tıpkı aynaya bakar gibi bakmaya başladığımız zaman? 


Neden mi? 


Çünkü o baktığımız aynanın karşısında bizden başka kimse yoktur.. B.Ç.​