Başka illere 10-15 santim kar yağıyor, Kırşehir’e nedense yağmıyor. Biz de oraların soğuğunu yaşıyoruz.
Başka illere 10-15 santim kar yağıyor, Kırşehir’e nedense yağmıyor. Biz de oraların soğuğunu yaşıyoruz.Eskiden, yani benim çocukluk yıllarım olan, 1960-1970’li yıllarda yarım metre kar yağardı Kırşehir’e…
Öyle bugünkü gibi 3-5 santim kar yağınca okullar tatil edilmezdi. Lastik çizmeleri giyer, okulun yolunu tutardık.
Şimdi öyle karlar yağmıyor Kırşehir’e ne yazık ki…
İşte önceki gün şöyle bir tozuttu, yollarımız buz değil ama, geçen yıllarda da aynısı oldu. Azıcık bir kar yağar yollar buz olur. Biz de buz olan yollarda yürümek zorunda kalırız.
Tabi ben buzlu yollarda yürümekten korkuyorum. İki yıl önce kolu kırdık, ameliyattı, şuydu, buydu derken iki yıldır hâlâ bir türlü iyileşememenin endişesini yaşıyorum ne yazık ki…
Allah göstermesin kayıp düşmek, kolumuzu, kanadımızı, bacağımızı kırar mırar, sürünmeye devam ederiz.
Buradan bütün hemşehrilerimize önerim olacak. Karlı ve buz olan yollarda aman ha dikkatli yürüyün, önünüze, arkanıza iyi bakın bir yerlerinizi kırıp perişan olmayın.
Neyse kardan başladık, nerelere geldik.
Kırşehir’de Belediye’nin kaldırım çalışmaları nedeniyle ulaşım yolların bir kısmında yer yer kapatılarak veriliyor. Bazı yolların yarısı kapatılıyor, diğer yarısından ulaşım güçlükle sağlanıyor.
Tabi bu durum da yayaları ve sürücüleri zaman zaman sıkıntılara itiyor. Artık bu çalışmalar tamamlansa da ulaşımımız kolaylaşsa diyoruz ama nedense çalışmalar biraz ağır gidiyor. Bunun sebebi de kaldırım yapılacak yerlerin altyapısının tamamlanması gerekiyor. Bu da ister istemez çalışmaların ağır gitmesine neden oluyor.
Belediye Başkanımız Sayın Yaşar Bahçeci, bu çalışmaların biran önce tamamlanması için gereğini yapması gerekiyor.
Elbette her mevsimin kendine göre bir güzelliği var. Kışın da ayrı bir güzelliği oluyor. Zaten kış olmazsa, kar yağmazsa hiçbir şey olmaz. Toprağın ve biz insan oğlunun olmazsa olmazı olan suyun kışın yağacak yağmur ve karla oluştuğunu herhalde anlatmamıza gerek yok.
Ama kış her ailenin bütçesini sarsıyor. Isınmanın bütçeleri zorladığı kesin. Bu da elbette olacak.
Fakat 2017 yılı ülkemiz için ve Kırşehirimiz için, ülkemiz insanları için çok zor oldu.
Özellikle son aylarda dövizin anormal bir şekilde yükselmesi ile birlikte iğneden ipliğe her şey pahalandı, insanların alım gücü düştü. Artan vergiler ve zamlarla perişan durumdalar. Piyasaya iş yapan esnaf ve sanatkarlar iş yapamaz hale geldi.
Kırşehir’de kiminle görüşürseniz görüşün, söz dönüp dolaşıp ekonomiye geliyor. İnsanlar deyim yerinde ise kıvır kıvır kıvrandıklarını, ekonomik sıkıntı içinde yaşadıklarını söylüyor.
Hükümetin bu konuda artık bir şeyler yapması gerekiyor.
Türkiye’nin FETÖ darbesinden aldığı büyük yaraları sarmaya çalışan, devletin tüm kademelerini ayrık otu gibi saran bu hain örgütü temizlemek için yoğun gayret gösteren hükümet, son günlerde Amerika’da görülen bir davaya kilitlendi.
Zarrab’ın açıklamaları, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler ülkemizin bir numaralı gündemi oldu ne yazık ki…
Ülkeyi yönetenler, iktidarı ve muhalefeti ne yazık ki bunlarla yatıp, bunlarla kalkıyor, ülke insanlarının içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı gündemde yok…
Ülkemizi çevreleyen iç ve dış düşmanlar ülkemizi bölüp parçalamak için, içimizden çıkan hainlerle varını yoğunu ortaya koyuyorlar. Ülkemizi ekonomik ve siyasi alanda köşeye sıkıştırıyorlar. Böyle önemli sorunlarımız içinde geleceğimizden endişe eder halde iken, insanın içinden yazı yazmak bile gelmiyor bazen.
Ben elbette genel konulara girerek, ülke gündemini değerlendirmek ve siyasetçilerin açıklamalarıyla meşgul olmak yerine Kırşehir’i ve Kırşehirlilerin istek ve beklentilerini değerlendiriyorum. Ama bir yere geliyor ister istemez ülke gündemine de girmek zorunda kalıyorum.
Ayrıca ülkemiz medyasında hep aynı kişiler açık oturumlara çıkar her şeyi ya toz pembe gösteriyor, ya da felaket… Bu tiplerin konuşmalarını dinlemekten bıkıyor, usanıyor insan…
Şöyle Kırşehir’e bir bakalım, yığınla sorunlarımız var.
Bunların hangisini yazalım?
Kırşehir’de kamu binalarını yeniliyoruz, modern hale getiriyoruz. Proje üstüne projeler hazırlıyoruz. Ama bunların Kırşehir’e ve Kırşehir insanının ekonomisini rahatlatmaya, işsiz insanlara iş bulmasına yetmiyor.
Elbette kamu binaları yapacağız, eskiyen, depreme dayanıklı olmayanları yenileyeceğiz. Ama asıl sorunları da hiçbir zaman göz ardı etmeyeceğiz.
Kırşehir’de tarım ve hayvancılık can çekiştiriyor. Köylerimiz boşalıyor, ilçelerimiz beldeye, köylerimiz mezraya dönmüş durumda. Kimse tarlasını ekip dikmiyor, üretim yapmıyor. Tüketici konumunda.
Bundan 5-10 yıl önce tarımda ürettiğiyle kendi kendine yeten, hatta ihraç eden ülkemiz bugün ne yazık ki üretmediği için, yanlış politikalarla gıda ithal eden bir ülke konumuna geldi ne yazık ki…
Kırşehir’de hayvancılıkla uğraşan ve bu konuda varını yoğunu ortaya koyarak yatırım yapan müteşebbisler, bakanlığın et ithalatıyla büyük oranda zarar ettiklerini söylüyor ve yatırım yaptıkları için pişmanlıklarını dile getiriyorlar.
Bu durum nereye kadar gidecek?
Elbette ülkemiz insanları ucuz et yesin, süt içsin, fasulyesini, nohutunu alabilsin. Ama bunun için ülkemizin verimli toprakları kullanılsın, üretici eksin, diksin, alın terinin karşılığını alsın. Devlet te bu konuda üreticileri desteklesin. Ama üretim yapmadan, sürekli ithal ederek günü kurtarma adına politikalar yaparak, insanları ekip diktikleri için pişman etmesin.
İşte Kırşehir’de özellikle hayvancılık konusunda yüzlerce müteşebbis hemşehrimiz yatırım yaptı. Yurt dışından binlerce hayvan getirerek besiye çekti. Ama yem ve saman fiyatlarının sürekli artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz duruma geldiler. Şimdi pahalıya mal olan hayvanı düşük fiyata satarak zarar etmek zorundalar. Bu duruma kim çözüm yolu bulacak?
Elbette hükümet.
Peki hükümetin bu konuda insanları üretime teşvik eden politikaları var mı? Göremiyoruz.
Ekonomik sıkıntı içinde kıvranan, hayat pahalılığı altında ezilen halkın sorunlarını kim çözecek?
Ben bunların çözümünü istiyorum, gerisi mi? Beni ilgilendirmiyor.
Ben istiyorum ki ülkem huzurlu olsun. Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik olmasın. İnsanlar çalışsın, huzurlu, mutlu ve güçlü olsun. Hiç kimsenin gelecek kaygısı olmasın. Bu konuda ülkemi yöneten iktidarıyla, muhalefetiyle kenetlenmeli. Birlik ve beraberlik içinde ülkemizi ve milletimizi layık olduğu yere getirmeli. Birbirlerini yerden yere vurup, hakaret ederek, iftira atarak, suçlamaktan vazgeçip, ülkemizi daha kötü günlere sürüklemekten vazgeçmeli.
***
Birkaç anekdot!
Fıkralarda siyasetçi fotoğrafları
Onlar bir devrin yüz akı ve örnek şahsiyetleriydi...
Hazır cevaplıklarıyla tanınırlardı...
Söz taşını koyacakları duvarı bilirlerdi...
Ağaya, paşaya eyvallah etmediklerini yedi düvel bilirlerdi.
Mahkemelerde, mahpushanelerde çile çekerler, yine de tırsmazlardı.
İkisinin de ismi OSMAN’dı...
Osman Yüksel Serdengeçti ve Kırşehirli hemşehrimiz Osman Bölükbaşı...
Kendileri gitti, isimleri kaldı yadigâr.
“Kırk defa mahpus oldum, bir defa mebus” diyen Osman Yüksel, namı diğer Serdengeçti’dir...
Şairdi, edibti, tepeden tırnağa mücadele adamıydı...
Milletvekili seçilir meclise gelir... Mecliste döner kapı var, Serdengeçti ilk defa görüyor döner kapıyı... Kapı döner kendi döner... Polisler durumu anlayınca çıkartırlar dışarıya... Bakar kapıya ve der ki: “Yahu biz daha kapısına gelir gelmez dönekliğine şahit olduk. Galiba döneklerin merkezine gelmişim.”
Serdengeçti mecmuasını çıkartırdı... Kapağında: “Ayda bir çıkar” yazmasına rağmen 2 ay, 4 ay, hatta 6 ay sürerdi bazen...
Sormuş okuyucular: “Bu ne hal Üstad sen ayda bir diyorsun, biz aylar sonra çıktığını biliyoruz. Ne dersin?”
Osman abi yazar derginin kapağına:
Biz hapiste olmadığımız zaman ayda bir çıkar...
Kravat takmamakla da meşhur olmuştu Serdengeçti... Fakültede bu konu neşeli hikâyeleri taşırdı.
Serdengeçti çıkmış Meclis kürsüsünde konuşuyor... Şimdikilerin tıpkısının aynısı bir CHP milletvekili güya alay edecek... “Kravat tak da öyle konuş” diyor...
Osman abi şöyle bir bakıyor ve taşı gediğine koyuyor:
“Ulan burada kravat konuşmaz, adam konuşur... Boynunda kravat var amma sen konuşamıyorsun...”
***
Sevdiğim bir söz…
“İster kadın ol ister adam, bu dünyada cesarete sahip olmadan hiçbir şey başaramazsın.” James Ailen
***
Biraz da gülelim!
Trafik polisi
Trafik Polisi uygulama yaparken bir aracı durdurur:
-Ehliyet ruhsat lütfen.
-Tabi buyurun. (Polis bakmış bir sorun bulamamış..)
-Peki çevre vergisi pulu?
-Burada, buyurun demiş adam.
-İlk yardım çantanız var mı? demiş polis
-Tabii deyip bagajı açmış adam. (Polis yine bir eksik bulamamış.)
-Yangın söndürücü? Zincir?.... derken hiçbir eksik bulamamış.
-Son olarak mezdeke kaseti var mı? diye sormuş.
-Şoför var demiş şaşkınlıkla.
-İyi tak ve sesini aç! der polis ve başlar oynamaya...
Şoför şaşkınlıkla bir sorun mu var memur bey? diye sorar...
Polis cevap verir:
-Eee eşek değilsin. Takarsın artık bi 20 lira...