İslam dininin ortaya çıktığı Arap Yarımadası'nda hiçbir bilimsel çalışma yoktu. Fakat yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed, bilime ve bilimsel çalışmalara önem verdi.

Savaşlarda esir alınan tutsakları okuma-yazma bilmeyen Müslümanlara okuma-yazma öğretmek koşuluyla serbest bıraktı.

İslamiyet hızla yayıldı. Arapçaya çevrilen ilk eser Farsçadan "Kelile ve Dimme"dir. Daha sonraları Hintçeden astronomi eseri "Sidhanta" ve tıp ansiklopedisi "Susruta" Arapçaya çevrilerek bilimsel çalışmalar başlamıştır.

Yunancadan Diofantos, Euclides, Batlamyus, Arşimet, Hipokrates, Galen, Platon ve Aristo'nun eserleri Arapçaya çevrilerek bilimsel çalışmalar hız kazandı. Fakat bilimlerin en hızlı geliştiği dönem Abbasiler ve Halife Me'mun (813-833) devridir. Bağdat'ta bir gözlemevi kuran Halife Me'mun gözlemler yapmış, bilimsel eserleri bizzat kendisi Arapçaya çevirmiştir.

Bu gelişmeler sonunda yetişen bilim adamları Ebu'l Vefa, Sabit bin Kurra, Ibn- i Sina, Cabir İbn-i Hayyan, Razi, İbn-i Nefis, Harezmi, Abdülhamit İbn-i Türk, Beyruni, Ömer Hayyam, Nasirüddin Tusi ve İbn-i Heysem'dir.

Abbasi Halifesi Harun Reşid'in Bağdat'ta açtırdığı BeytülHikme (Bilgelik evi) bilimsel çalışmaların merkezi olmuş, burada zengin bir kütüphane kurulmuştur.

Bu değerli kütüphane daha sonra Moğollar tarafından yakılıp yıkılmıştır.

Ebu'lVefâ ay tutulması konusunda çalışmalar yapmıştır.

Sabit bin Kurra cebir konusunda çalışmalar yapmış. Hind'den alınan sinüs kavramına tanjant, kosinüs, kotanjant, sekant ve kosekant kavramlarını ilave etmiştir.

İbn-i Sina İslam dünyasının yetiştirdiği en önemli bilim adamıdır. Yazmış olduğu El Kanun isimli gözlem ve incelemeye dayanan eserinde cerrahi, anatomi, böbrek ameliyatları, menenjit hastalığı konusunda çok önemli bilgiler verir.

Cabir İbn-i Hayyanmineroloji konusunda incelemeler yapmış, element anlayışının oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Zekeriya Er-Razi modern kimyanın kurucularından biri olarak kabul edilir.

Çeşitli aletleri kimyanın hizmetine sunmuş, kristalleşme ve ergime konusunda işlemler yapmış, deneylerinden çıkan gaz ve kokulardan gözleri kör olmuştur. İbn-i Nefis insan fizyolojisi, kalp-damar, solunum, göz, üregenital sistem konularında incelemeler yapmış, kan dolaşımını bulan İngiliz bilim adamı W. Harvey'yi etkilemiştir.

Harezmi "El-cebrve'l Mukabele" isimli eserinde birinci ve ikinci dereceden denklemler, binom çarpımları konusunda incelemeler yapmıştır.

Abdülhamit İbn-i Türk denklemler ve geometrik çözümlerle ilgili çalışmalar yapmıştır, katışık denklemler konusunda yapmış olduğu çalışmalar oldukça önemlidir.

Beyruni Türk asıllı önemli bir bilim adamıdır. "Yerin Günlük Hareketi" ve "Astronominin Anahtarı" isimli eserlerinde eczacılık, kimya, biyoloji, jeoloji, matematik ve trigonometri konusunda incelemeler yapmıştır. Özgül ağırlıkları incelemiş. Piknometre denilen hassas teraziyi icat etmiştir.

Ömer Hayyam, şairliği yanında cebir ve geometri üzerinde incemeler yapmıştır. "Cebir ve Denklemler Hakkında İspatlar" isimli eserinde üç bilinmeyenli denklemler, konik kesitler, doğal sayıların cebirsel açılımları konusunda çalışmalar yapmıştır.

NasiruddinTusi matematikçi ve astronomi bilginidir. Öklid'in paralel teoremi üzerinde durmuştur. Trigonometride sinüs teoremi olarak bilinen üçgenin kenar-açı bağlantısını bulmuştur.

İbn-i Heysem modern optik biliminin kurucularından biridir. "Optik Kitabı" isimli eserinde görme olayı konusunda yeni açıklamalar yapar. Ona göre karanlıkta görmeyiz, çünkü ışık gözden çıkmaz. İbn-i Heysem'in bu çalışmaları, yansıma ve kırılma ile ilgili görüşleri oldukça önemlidir. Arap Yarımadası'nda kültürel ve bilimsel çalışmalar tarihin hiçbir döneminde olmamıştır. Buna rağmen İslamiyet’in ilk yıllarında başlayan bilimsel çalışmaları İslamiyet’in yayıldığı bölgelerdeki zengin Mısır, Yunan, İran ve Hint kültürüyle açıklamak mümkündür.

İslâm'ın ilk yıllarında başlayan bu parlak dönem 13. yüzyılda sona ermiştir.

Bilimsel çalışmaların birden yok olmasının en önemli nedenlerinden biri din- bilim çatışmasıdır. Eğitim kurumlarını yönetenler dini inançlara uygun bilim yapılmasını istiyorlardı. Oysa hiçbir bilimsel çalışma doğası gereği sınırlanamıyor. Din adına bilimsel çalışmalara yapılan baskı bilimin zayıflamasına, zamanla yok olmasına sebep oldu.

İstediğimiz ölçüde ve şekilde bilimsel çalışma yapılsın görüşü tarihin hiçbir döneminde başarıya ulaşamamıştır.

Bilim; doğayı, insanı, toplumu, kısaca her şeyi anlama çabasıdır. Onun için bilim adamı her türlü önyargılardan, otoritelerden kurtulmak, yalnız anlamak için doğa ve insana yönelir.

Bilimin ufkunu açan, onu geliştirip zenginleştiren felsefedir.

Uygarlık felsefenin bir ürünüdür.

Felsefenin bittiği yerde bilim ve uygarlık biter.

İslam dünyasında bilimsel çalışmaların parlak döneminin sona ermesinin en önemli nedeni felsefe düşmanlığı ve felsefenin yasaklanmasıdır.

Gazali'nin başlattığı felsefe düşmanlığını ve felsefenin yasaklanmasını bir başka yazımda anlatacağım.