Bunlara Kırşehir yöresinden Ahi helvasını (un helvası) höşmerim, aside ve teltel helva-sını da ekleyebiliriz. Höşmerim ve aside, yeni doğum yapmış kadınlara ikram edilir. Teltel, yapılış bakımından yukarıda anlatılan keten helvası ile İzmit’in meşhur pişmaniyesinin ta ken-disidir. Ahi helvası da tereyağında kavrulan una bal veya pekmez, ceviz, badem katılarak yapı-lan bir helvadır. (Seyfeli, 1995:472 ve 475)
Osmanlı toplumunda özellikle helva sohbetleri sırasında yenen veya diğer zamanlarda yapılan helva çeşitleri oldukça çoktur. Bunlar arasında keten helvası dışında, gaziler helvası, helva-yı reşidiye, helva-yı asude, helva-yı mesuniye, helva-yı hakani, helva-yı billuriye, helva-yı efruşe, helva-yı sabuni, helva-yı güllâbiye, helva-yı ishakiye, dilber dudağı, Özbek helvası, tez pişti ve pirinç helvasını sayabiliriz.
Refik Ahmet Sevengil yukarıda sözünü ettiğimiz eserinde şunları da belirtiyor: “Saray ve konaklarda sohbetler böylece sürerken esnaf loncaları da kendi aralarında olanakları oranında bu âdeti ihmal etmiyorlardı. Ancak esnaf teşkilatı çöktükten ve özellikle toplantılar yasaklandıktan sonra İstanbul’da bu âdet ortadan kalkmıştır. İs-tanbul dışında son zamanlara kadar devam eden bu gibi sohbetlerin, sonradan eğlence anlayış ve usullerinin değişmesi, bu gibi eğlenceler yerine sinema ve benzerlerinin yer alması helva sohbetlerinin hemen her tarafta unutulmasına neden olmuştur.” (Kazan-cıgil, 1993:8)
Anadolu ve Balkanlar’da insan hayatında, doğumdan ölüme, pek çok özel günde helva-nın özel bir anlamı vardır. Doğum yapan loğusa için, kış gecelerinde sohbet ve eğlence için, bir ölünün arkasından helva pişirilmesi birer gelenek halini almıştır.
Geleneksel sohbet toplantıları, Anadolu ve diğer Türk kültür coğrafyasında sözlü kültü-rün taşıyıcısı hem de bir eğlence biçimi olarak yüzyıllardır süregelen geleneklerdendir. Özel-likle uzun kış gecelerinde insanların bir araya gelerek eğlendikleri, hoşça vakit geçirmelerini sağlayan ve toplumsal dayanışmanın tesis edildiği önemli bir sosyal bir organizasyondur.
2000’li yılların başında sanayileşme, kentleşme ve teknolojik gelişmelerin olum-suz etkisiyle kaybolmaya yüz tutan bu toplantılar Ahilik ve öncesinden beslenen köklü ve bir gelenektir. Türk örf, âdet ve geleneklerinin İslâm ahlâkı ile bütünleşmesi sonu-cunda meydana gelen Ahilik prensiplerini de içinde barındıran toplantılar, insanların toplumsal yapıya zamanlarını uygun olarak değerlendirdikleri bir gelenektir. Bu top-lantıların ortak özellikleri yazılı olmayan birtakım kurallar dâhilinde yapılmalarıdır. (Merdin, 2016:241)
Bunun en canlı örnekleri Çankırı, Tosya, Tavas, Uşak, Simav, Isparta, Akşehir, San-dıklı, Fethiye ve Kula’da Yaran/Yâren Meclisi; Kırşehir, Yozgat Karabük /Safranbolu, Ankara/ Beypazarı’nda Muhabbet; Şanlıurfa ve Elazığ’da Sıra Geceleri yine Elazığ ve Nevşehir’de Kürsübaşı Meclisi; Konya ve Balıkesir / Dursunbey’de Barana Meclisi, yine Konya’da Otu-rak; Kayseri, Balıkesir /Edremit, Manisa /Soma’da Oturma, Burdur ve Isparta’da Oğlak Bah-çeleri, Bursa, Kütahya, Afyon, Isparta ve Çanakkale’de Gezek Meclisi; Samsun’da “Keşik Mec-lisi”; Kemerhisar’da Keşik Gitme; Karaman ve Kastamonu’da Sıra Meclisi; Mersin ve Emir-dağ’da Arabaşı Meclisi; Diyarbakır’da Halefene Meclisi; Safranbolu’da Lokma, Banduma, Oturak; Ankara’da Seymen; Bolu /Mudurnu’da Birikme Geceleri; Balıkesir/Pamukçu’da Er-fene Sohbet Toplantıları, Artvin, Trabzon ve Ardahan’da Erfene/Arfana: Konya, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Konya/Akşehir, Ankara; Oturak Âlemleri, yine Konya’da Sıra Yarenleri, Diyarbakır’da Velime Geceleri veya Eyvan Geceleri, Adıyaman’da Dere Ağzı Toplantıları, Gaziantep ve Elazığ’da Meşk, Amasya’da Tel Tel Geceleri, Ordu ve Giresun’da Kolbastı Top-lantıları, Edirne’de Helva Sohbetleri gibi adlarla yaşatılmaktadır. (Seyfeli, 2016:247)
Aynı geleneğin izlerini Sivas, Artvin, Şarkışla, Ağın ve Tosya’da Erfene, veya Her-fene-Arifane Meclisi; Kırşehir’de Helebiş ve Antalya, Isparta, Gümüşhane ve Bayburt’ta El-fene; Çorum’da Erfane, Konya ve Kayseri’de Felfene, yine Kırşehir, Konya, Yozgat, Çubuk, Erbaa, Gerede, Reşadiye, Orta ve Havza, Ankara, Çankırı, Kastamonu, Sinop, Amasya, Tokat, Sivas, Kayseri, Kahraman Maraş, Karaman, Niğde, Antalya, Afyon, Denizli… gibi daha birçok il ve ilçelerde ferfene / ferfane adlarıyla bu gelenek yaşanmaya ve yaşatılmaya devam edil-mektedir. (Günşen, 2011:1434-1450)
Türkiye dışında da; bu sohbet toplantılarının 1913 yılına kadar Gümülcine'ye; günü-müzde de Bulgaristan’a bağlı bağlı olan, Kırcaali Cebel (Şeyhcuma) ilçesinde, Duşinkovo (Canbaşalı) köyünde geleneksel Yaran Bayramı adıyla yaşatılmakta; Orta Asya Türk dünya-sında ise Coro Bozo, Geşdek, Meşrep, Konuşma ve Muhabbet gibi farklı adlarla sohbet top-lantıları yapıldığı bilinmektedir.
Ancak yukarıda saydığımız eğlence ve toplantılar, günümüzde kültürümüzün folklorik yönüne daha yakın bir görünüm sergilemektedir. Hatta bunlardan birçoğu eğitsel yönünden uzaklaşarak yemekli, müzikli, oyunlu birer eğlence gösterisi mahiyeti kazanmışlardır.
Çağın getirdiği değişimlere paralel olarak eğlence kültürü de değişime uğramış, muhab-bet eğlenceleri içki, müzik, dans üçlüsünü içeren lokanta ve gazinolara kaymıştır. Toplumun içki tüketimine tepkisi artmış, buna bağlı olarak helebiş ve ferfene, kayın gitme eğlenceleri eski önemini kaybetmiştir. (Seyfeli,1995:359)