Kırşehir’de de bireyin ve toplumun demokrasi ve bilinç dahilinde bir yaşam gerçeğini ne çok arzuladığı hepimizin bildiği bir gerçek. İnsanı diğer canlılardan ayıran fark, düşünüyor olmasıdır.

Kırşehir’de de bireyin ve toplumun demokrasi ve bilinç dahilinde bir yaşam gerçeğini ne çok arzuladığı hepimizin bildiği bir gerçek. İnsanı diğer canlılardan ayıran fark, düşünüyor olmasıdır. Bazı antropologlara göre ise insan alet kullanma becerisine sahip olmasıyla diğer canlılardan ayrılır.
İnsanın diğer en önemli özelliği ise, sosyal bir varlık olmasıdır. Yani insanlar ait oldukları toplumlara benzerler. İnsanların içinde yaşadıkları topluma benzediğini nereden anlarız? Basitçe başka toplumlarla kıyaslarız.
Peki, başka toplumlarla kıyaslama olanağını nasıl elde edebiliriz, tabi ki haberleşme ile. Haberleşme olanağı olmayan toplumlar nasıl tanımlanabilir? Onun yanıtı da kolay değil mi? Kapalı toplum, biraz daha açarsak bütün dünyanın kendinden ibaret olduğunu sayan, farklı kültürleri, bilgileri öğrenmeyen/öğrenemeyen, toplumun diğer elemanlarında bir bozulma olabilir endişesiyle “toplum adına en iyi kararı, ancak ben verebilirim” yetisini kullanan her kim varsa onların iradesine teslim olmuş yığınlardır.
Peki, insan tek başına olayları gözlemleyip kimseye zarar vermeden kendisi için doğru olanı seçme yetisine sahip olabilir mi? Yine İnsanın bir beyninin olduğu söylentisi doğruysa, beynini kullanma yetkisi var mıydı? Yanıt, “bu konuda bilgim yok.”
Bilgi alma kaynakları var mıydı? “Birtakım görüşleri olanlar zaten bizim için düşünüp, yararımıza olanları bizlere sunuyorlar.”
Peki, bu görüşlerin ve de bilgilerin doğru olup olmadığından emin misiniz?
Yanıt, “Ne demek istediğinizi anlamıyorum.”
Evet, farklı görüşlerin olduğunu anlamak için aynı konuda farklı seçeneklerin olduğunu bilmeniz gerekir.
Şayet bizim doğrularımız toplum için sağlamsa ve toplumu oluşturan insanların birer beyni olduğuna inanıp, onların da doğruları bulup gelişmelerine imkan verilmesinin bir sakıncası olabilir mi? Farklı görüşler birbirlerinin panzehiridir de aynı zamanda.
Tek tip, kapalı bir toplum olarak beyni olan her bir bireyin onu kullanması, bilgi ve haber ala hakkını elinden almadan üretmesini sakıncalı bulanlarla, en uç fikrin bile kendini ifade etmesinin garanti altına alınmasına, yani demokrasi ortamını sağlayanların yönetiminin insafında yaşar insan yığınları…
Oysa farklı görüşler yararlıdır, insanı ve toplumu geliştirir. Yeter ki herkesin işi-aşı olsun, adalet olsun, eşit ortamlarda yetişen insanlara eşit koşullar altında olanaklar sağlansın. Yani iki gözüm, kadın-erkek, genç-çocuk, yaşlısı da var; siyahı da, beyazı da var. Yeter ki hepsinin birbirinden güzel, birbirinden özel olduğunu hissettiren güven içinde yaşanmasını sağlanan adaletli bir düzen olsun.
Yeter ki çıkarlarımız için birbirimizi hedefe koyan gaddar ve gammazın olduğu sisli, puslu flu bir hava olmasın.