Yerel seçimlerin ardından üç ay geçti.
Millet İttifakı Kırşehir adayı Selahattin Ekicioğlu, CHP’den Kırşehir’den 25 yıl sonra Belediye Başkanlığını kazandı, 15 yıldır AK Parti’nin elinde bulundurduğu Belediye’yi kazandı.
Elbette Kırşehirliler çalışkanlığına, dürüstlüğüne güvenerek, inanarak Sayın Selahattin Ekicioğlu’nu bu göreve getirdi.
Aradan geçen üç ay içinde hiçbir Kırşehirli Başkan Ekicioğlu’ndan fazla bir şey beklemedi, beklemeli de…
Çünkü bu üç aylık sürenin büyük kısmı tebrik ziyaretleri ile geçti.
Doğru düzgün ekibini bile oluşturamayan Başkan Ekicioğlu, AK Parti döneminde işe alınan hiç kimsenin işiyle, aşıyla da oynamadı.
Belediye’nin gelir-gider durumunu tespit etti ve 462 milyon liralık bir borç yükü altında, yani borçlu bir Belediye olarak nelerden tasarruf ederek, hangi hizmetleri üretirim bunun için kafa yorduğunu görüyor ve gözlemliyorum.
Ben seçimler öncesi Kırşehirlilerin nasıl bir Belediye Başkanı istediğini yazdığımı hatırlıyorum.
Seçilerek geldiği makama dalkavukları yaklaştırmayan, yağcılardan uzak duran
kendi küçük çıkarı için el, etek öpenlere kapıyı gösteren bir Belediye Başkanı olması gerektiğini ifade etmiştim.
Hata yapabileceğini kabul edebilen, eleştirilere saygılı olan, yeni düşüncelere, projelere açık olan, kaynakları iyi kullanabilen, halkın parasını harcadığını asla unutmayan, kararları adil olan bir Başkan olmasını isterken, 3 aylık sürede Sayın Ekicioğlu’ndan bu tavrı ve yaklaşımı görüyor ve Kırşehir için büyük bir şans olduğuna inanıyorum.
Sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini soran, dinleyen, kenti, kentlilerle birlikte yöneten, “Her şeyin doğrusunu Ben bilirim” demeyen, egosunu kontrol eden, saygılı ve hoş görülü olan bir Belediye Başkanı olduğunu kısa sürede gösteren Sayın Ekicioğlu’nun partizanlık yapmayan, yandaşa ihale vermeyen, her şeyi açık olan, betonlaşmaya karşı olan, rant peşinde koşanlara kapıları kapatan, yüz vermeyen bir kişi olmasını da temenni ediyorum.
Belediye’nin tesislerinde içtiği çayın parasını ödeyen, belediye makam aracı yerine kendi aracına binen Ekicioğlu’nun lükse düşmeyen, gösterişe kaçmayan, şaşaaya yönelmeyen, babasının servetini değil, halkın parasını harcadığını unutmayan bir yapıya sahip olduğunu da herkes görüyor ve takdir ediyor. Hiç ama hiç unutmayan…
Hangi partiden olursa olsun, kime oy verirse versin herkese kapısını ve gönlünü açık tutan Ekicioğlu artık Kırşehir’i her alanda nasıl kalkındırırız. İşsizliği nasıl önleriz çabası içinde.
Geçtiğimiz hafta Belediye Başkan Yardımcıları ile birlikte İzmir’e giden ve burada kooperatifçilik konusunda bir dizi inceleme ve çalışma yapan Ekicioğlu’nun buralardan edindiği izlenimlerin ardından projelerini hayata geçirmek için adım atmaya başlayacaktır sanırım.
Kırşehir’de herkes şu görüş hakim.
Selahattin Başkan gerçekten dürüst, çalışkan birisi. Para ve mal hırsı yok. Zaten onun böyle bir şeye de ihtiyacı yok.
O Kırşehir’de bir iz bırakmak, Kırşehir’de hizmetleriyle tarihe geçmek istiyor.
Elbette işi çok zor. Borçlu ve sıkıntılı bir Belediye ile karşı karşıya…
Kaldı ki ona oy veren insanların da kendisinde büyük bir beklentisi olduğu ortada.
Ama o geldiği günden bu yana insanların siya görüş ve düşüncesine akmadan herkesle çalışmak ve çalıştırmak istiyor.
Fakat dedim ya hala ekibini kurmakta zorlanıyor Başkan Ekicioğlu. Umarım daha fazla zaman kaybetmeden ekibini oluşturur ve Kırşehirlilerin beklentilerini ve sorunlarını daha kısa sürede çözmeye başlar.
Kırşehir’de belki bugün büyük hizmet ve projeleri başlatamadı. Ama yıllardır halkın istediği, hatta defalarca Belediye’ye giderek yanlış bulduğu işlerin düzeltilmesini istediği küçük, hatta basit işler bugün tek tek çözülüyor.
Birkaç örnek vermek gerekirse, Kültür Merkezi arkasında harabe durumundaki alan ile eski Kız Meslek Lisesi’nin bulunduğu alanı kısa sürede düzenleyerek, halkın otopark ihtiyaçlarını karşılamalarına imkan sağlandı.
İşte Uzun Çarşı’da, Ahi Güven’in önünden geçen yol boyunda girintili-çıkıntılı bölümleri kaldırarak, trafik rahatlamasına neden oldu.
Bu bölgedeki esnaflar, geçmiş yıllarda konuya defalarca Yaşar Bahçeci Başkanı söylemelerine rağmen, projeden vaz geçmeyerek böyle olması gerektiğini ifade ederken, Başkan Ekicioğlu’nun bu soruna duyarlılık göstererek hemen gerekli düzenlemeleri yapmasının da halka verdiği bir değer olarak yorumluyor.
Yani Başkan Ekicioğlu, belediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini söylediğinde inanmayan artık inanmaya başladı bile…
Birkaç gün önce Sayın Başkan Ekicioğlu ile bir yerde sohbet ediyor ve Kırşehir’de görülen ve çözüm bekleyen sorunlar hakkında bilgi alışverişinde bulunuyorum.
Üç ayda İller Bankası’na 20 milyon lira, piyasaya da 10 milyon lira borç ödediklerini anlatan Başkan Ekicioğlu, Belediye’nin her kuruşunun yerli yerince kullanmaktan başka çare olmadığına dikkat çekiyor.
“Belediye’nin her kuruşu burada yaşayan 140 bin kişinin. Bu parayı Kırşehir’in her semtine götürülecek hizmet ve yatırımlarda kullanmak zorundayız. Yapacağımız çalışmalarda herkesle istişare yapacağız. Onların istek ve arzularını dikkate alacağız. Ben yaptım oldu, ya da ben yaptım doğru mantığı içinde asla olmayacağız. İstişareye önem vereceğiz” diyen Başkan Ekicioğlu, Kırşehir’de yolların daraltılıp, kaldırımların genişletilip, trafiğin daha da yoğunlaştığı yönünde gelen şikâyetler üzerine gerekli çalışmaları yapacaklarının sinyalini verdi.
Özellikle Kırşehir’in en geniş caddesi olan Atatürk Caddesi’ndeki esnaflarla önümüzdeki günlerde bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunup, onların istekleri doğrultusunda bir düzenleme yapacaklarını anlatan başkan Ekicioğlu, yapacakları çalışmaların yanlış anlaşılmaması gerektiğini, sadece bir düzenleme alacağına vurgu yapıyor.
Tabi Kırşehirliler biraz sabırsız. Her şey biranda olsun istiyor, ama maalesef bu böyle olmuyor, olmaz da zaten.
Özetle Kırşehir’de Selahattin Ekicioğlu Başkanımızın belediyeyi halkla birlikte yöneteceğinin en güzel resmidir bu.
Umarız hep böyle olur ve halkın istek ve beklentileri doğrultusunda Kırşehir güzel hizmet ve yatırımları alır.

***

ANLAYANA…

Namık Kemal’in “Ah yıktık şu vatanın her yerini” diye başlar. Uzunca bir mersiyedir, her kıtanın dörtlüğünden son iki mısraı Namık Kemal Midilli’de sürgünken yazmıştır.
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançeri
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara mederini”
Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için Sivas’tan Ankara’ya gelirken Kırşehir’de kendisini coşkuyla karşılayan gençlere bu beyiti değiştirerek okudu:
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini”
Yani “Yoğ imiş” kelimesi değiştirilmiş umut verilmiştir.
“Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diyerek
Bunu İsmet Paşa da Meclis kürsüsünden tekrarlamıştır:
Yani kara bahtlı vatana müjde var, varsın düşman hançerini dayasın, “yoğ imiş” değil, bulunur kara bahtlı annesini kurtaracak biri.
***
Namık Kemal sürgündür, Midilli adasına maaşı verilmektedir, çoluk çocuğu yanındadır, “Namık Kemal”, Midilli’den sonra Sakız’a gönderilir, orada vefat eder ve orada gömülür, yakınlarının isteği üzerine cenaze mezardan alınır, vapurla Bolayır’a nakledilir.
Namık Kemal’in vasiyeti de kendisine yakışır bir biçimdeydi:
“Ölürsem görmeden millette ümit ettiğim feyzi (ilerleyişi)
Yazılsın seng-i kabrime (mezar taşıma) vatan mahzun, ben mahzun!”
***
Birkaç yerde rastladık, okuduk, bir fıkra...
Mehmet Nuri Yıldırım’ın “Tarihimizin Güler Yüzü” adlı kitabında da var.
Mevlana, müritleriyle dolaşırken birkaç köpek birbiriyle oynaşıp duruyorlarmış...
Müritlerden biri “ne güzel değil mi, kardeşlik!” demiş.
Mevlana gülmüş!
“Ortalarına bir kemik at da kardeşliklerini gör!”

***

Biraz da gülelim!

Polis çevirmesi

Bir Karadenizliyi polis çevirir:
“-Hız limitini aştınız beyefendi. Ehliyet, ruhsat alabilir miyim?”
“- Ne ehliyetü hemşerüm bu araba çalintu. Ehliyetüm falan da yok. gerçü pi torpidoya bakayum belki silahın altında vardür bişeyler.
“- Silah.... “
“-Yav bagajda ikü tene ceset var da!”
Polis hemen ekip çağırır. Amirine anlatır her şeyi. Amir gelince Karadenizli hemen ehliyetini, ruhsatını çıkarır, torpidoyu, bagajı gösterir. Hiçbir şey yok.
Amir polise sorar;
“- O kadar şey dedin, ortalıkta hiçbir şey yok?”
Ordan bizim Karadenizli atlar:
"Şimdu bu size hız yaptu falan da demiştur."

***

Sevdiğim bir söz

“Aldırma söylenenlere varsın görenler seni bir ot sansın. Sen gül ol da uğruna ötmeyen bülbül utansın.” Mevlana