Önceki yazımı okumayanlar için bugünkü yazıma alıntı yaparak başlamak istiyorum.

  Yazımın başlığını Lozan antlaşması zafer mi, hezimet mi  diye yazabilirdim. Ancak milletçe olumlu veya olumsuz  çok tepki gören bu  zafer ve hezimet sözcüklerini bilerek yazmadım. Çünkü, vatandaşlarımızın  büyük çoğunluğu tarafından, Lozan antlaşmasının  bir hafta veya bir ay gibi  kısa bir  zamanda  imzalandığı sanılıyor. Ayrıca bu antlaşmayı sadece İsmet İnönü’nün tek başına ve kimseye danışmadan  imzaladığı propagandası yapılıyor.  5 yıl önce vefat eden feslinin Lozan antlaşması konusunda  hezimet ve keşke ‘Yunan kazansaydı’ söylemine inanan da, buna  çok kızan da var. Maalesef  bu feslinin söylemine devleti yönetenler de ‘ Birileri bize  Lozan’ı zafer diye yutturdular, Lozan’da masaya oturanlar, o anlaşmanın  haklarını vermediler, Lozan’da toprak kaybı olduğunu, 12 adanın alınmadığı gibi söylemlerle de fesli’nin çıkışına,  zaman zaman destek verdiler. Lise ve Üniversite’de  eğitim- öğretim gören Türk gençliğine Lozan Antlaşması konusunda yeterli bilgi verilmiyor. Ben şahsen Lozan Konferansı hakkındaki bilgileri yıllar sonra  kendi araştırmalarımla  öğrendim. Bugünkü  yazımda Hukukçu, Siyaset Bilimçisi ve Diplomat  Alev Çoşkun’un ‘Diplomat İnönü Lozan’ adlı 500 sayfalık kitabından Lozan’ın safhalarından  kısa alıntılar yaparak siz okuyucularımın bilgisine sunacağım.

  İsmet İnönü başkanlığındaki Lozan kurulu 5 Kasım 1922 Pazar günü, trenle Ankara garından hareket etti. Delege kurulunu uğurlayanlar başında  Mustafa Kemal vardı.

 Tren Ankara’dan İstanbul’a aksayarak gidebiliyordu. Çünkü tren yolları işgalci askeri birlikler tarafından yakılıp, yıkılmıştı. Bir süre sonra Karaköy adlı istasyonda trenden inildi. İstanbul  yönünde devam edildi. Bütün yol boyunca heyacanlı halk kitleleri tarafından karşılanıp yolcu edilen tren iki günde İstanbul sınırlarına girebildi.

  İsmet Paşa, 7 Kasım günü İstanbul’a varmıştı. Aynı gece, Mudanya Konferansı’nda tanışdığı,  sonra  da dost oldukları İngiliz Generali Harrington’la görüştü.

  Lozan Kurulu, 9 Kasım Perşembe günü, Doğu Ekspresi ile  öğle vakti Sirkeci istasyonundan halkın çoşkun alkışlarıyla hareket etti.

  Türk Kurulu daha  Lozan’a  varmadan, bütün dünyada Türk’ler hakkında sistematik olarak olumsuz yayınlar çıkmaya başladı. 10 Kasım tarihli İtalyan  Giornale di Roma “ Türkler Yınanistan’a karşı zafer kazandılar. Ancak şimdiki tutumlarına tolerans gösterilemez. İstanbul’daki barut fıçısının patlamasını önlemek için  birlik halinde güç kulanılması gerekir. 11 Kasım tarihli  New York Times “ Hattini bilmez Türk: Paris muhabirimizin bir cümlede çok güzel özetlediği gibi,  Türkler Yunanistan’ı yenmekle  dünyayı yendiklerini sanıyorlar” Diyordu.

  Türk Kurulu, 12 Kasım Pazar günü Lozan garında trenden indiğinde,  Barış Konferansının 20 Kasım tarihine  ertelendiği haberini aldı. Türk Heyeti kendilerine ayrılan otele yerleştiler. (Bu arada Ermeni çetelerinin ve Çerkez Etem adamlarının Lozan’a geldiği Türk Heyetine suikast yapacakları duyumu alındı. Gerekli tedbirlerin alınması için İsviçre hükümeti nezlinde harekete geçildi)

  Türk Heyetinin kimlerden oluştuğunu önceki yazımda belirtmiştim  Şimdi de Lozan Barış Konferansına katılacak yabancı heyette hangi ülkeler var, onu da yazalım. İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan heyetin asil üyeleri. Japonya, ABD. Romanya, Bosna Hersek gözlemci sıfatı ile Lozan Barış Konferansına katılıyorlardı Heyet Başkanlığını İngiltere dışişleri Bakanı Lord Curzon yapıyordu. İsmet İnönü Konferans başlamadan önce, Fransa ve İtalya Başbakanları ile görüştü. Fransa Başbakanı ile Kapitülasyanlar  konusu, İtalya Başbakanı ile de Ege Denizindeki 1912 yılında İtalya’nın el koyduğu 12 ada konusu konuşuldu. Bu ikili temaslardan elde ettiği bilgiler  çok değerliydi. İsmet  Paşa konferansa hazırlıklı giriyordu, bunun önemli maddelerinin  özeti şöyledir.

 1-Fransa ve İtalya, İstanbul, Boğazlar, Gelibolu ve Trakya’nın boşaltılması konusunda zorluk çıkarmayacaklardı ama kesin söz vermiyorlardı.

2-Azınlıklar konusunda Fransa Kimi çekinceler ileriye sürmekteydi.

3- Musul konusunda Fransızlar,bu  İngilizlerin konusudur. Sorunuzu anlarla çözünüz dyorlardı.

4- Trakya’daki Yunan sınırı konusunda İsmet Paşa “Karaağaç’ı bırakmayız” deyince Fransızlar tartışmaya girmek istemiyorlardı.

5- İtalya, daha önce çözümlendiği gerekçesiyle Ege  Denizi’ndeki “12 Ada” konusunun konferens gündemine gelmesini dahi  istemiyordu. Bu konuda taviz vermekten yana değildi.

6- Fransa, mali ve özellikle adaletle ilgili kapitülasyonlar konusunda  kesin direnç gösteriyordu.

7- Bu durumda Musul ve Kapitülasyonlar konuları  konferansın en önemli gündem maddeleri olacaktı. D. edecek