İktidarın önde gelen adamları, yöneticileri sık sık Cumhuriyete saldırmaya devam ediyorlar. En son, AKP Grup Başkan Vekili, ilahiyatçı Mahir Ünal, Kahramanmaraş Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

                ‘’Fransız Devrimi de MAO’nun Çin’deki Kültür devrimi de lügate dokunmamıştır. Ama bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçe'nin, düşünce üretebilmesi mümkün değildir!’’

                “Tahsil insanlık öğretmez, cehli giderir” derler ama bu adamın tahsili, cehlini de giderememiş. Böylesi adamlara “okumuş cahil” derler. Giderek zırcahil! 

Bir Türk Dili ve Edebiyatı hocası olarak bu cümleleri nasıl yorumlamalı diye düşünüyorum. Bir çıkış yolu bulamıyorum. Bir hukukçu olarak da anlamak mümkün değil.

Cumhuriyet’e gelindiğinde Türkiye’deki okur-yazar oranı yüzde 4 civarındaydı. Okuma-yazma bilenlerin çoğu, Rum, Ermeni, Yahudi kökenliydi. İstanbul, Trakya, Marmara civarındaki yurttaşlardı. O zaman yurttaş bile yoktu. Kul vardı. Köle vardı. Osmanlı Devleti Anadolu halkını, eğitimi bırakarak, sadece iki hususta hatırlıyordu:

1/ Asker almada, 2/ Vergide. Osmanlıca diye bir melez dili kullanıyordu. Bunun sözlüğü bile yoktu. Bulunmayan sözlük nasıl yok edilecekti!

Tanzimat yıllarında Şemsettin Sami, Kamus-ül Âlâm adında bir Osmanlıca sözlük oluşturmuştu. Bunun baskıları da daha çok Cumhuriyet döneminde yapılmıştı.

İlk Türkçe sözlük Ali Emiri Efendi tarafından Cumhuriyet döneminde yazılmıştır. Bunun ilk baskısını da İstanbul’daki Ali Emiri Efendi Kütüphanesi’nde (Fatih’te) bulabilirsiniz. (Ali Emiri,1857-1923)

                Türkçe’nin sözlük çalışmalarını doruğa çıkaran kurum, Türk Dil Kurumu’dur. 1932’de Atatürk tarafından kurulmuştur. Taramalar, derlemeler, türetmeler yoluyla dilimizin sözlüğünü 27 binden 150 bine çıkarmıştır.

                Osmanlı kendi tarihini bile yazmamıştı. Osmanlı tarihini bilimsel anlamda yazan Türk Tarih Kurumu’nun 1931’de kurulmasıyla bu alandaki muazzam çalışmalar hayata geçirilmiştir.

                Enver Ziya Karal, Mustafa Akdağ, Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Tahsin Bekir Balta, Hikmet Bayur, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, İsmail Hakkı Uzunçarşılı.. Osmanlı Devleti’nin tarihini, Cumhuriyet kültürüyle yazdılar. Mahir Ünal’ın, o fuarda gördüğü binlerce eser, Cumhuriyet’in dil devrimi-kültür devrimi, tarih devrimi ile yazıldı.

“Dil, alfabe, kültür setlerimiz” yıkılmadı. Bunlar Cumhuriyet’imizin altın yıllarında kuruldu. Temelleri atıldı, hayata geçti.

                Türk Milleti, Cumhuriyet devrimine gelinceye dek düşünmüyordu ki, “düşünce setleri yok edilsin” okumayan-yazmayan, eğitim almamış, alamamış toplumlar, düşünmesini zaten bilmezler.

Sen ne cahil adammışsın Mahir Ünal! Dil devrimi ile, Türkçe’ye, alfabe devrimi ile de Türk alfabesine döndük. Anlaşılması çok zor olan, karışık dil Osmanlıca’yı terk etmeseydik, yaratıcı bir kültür düzeyine ulaşamazdık.

“Fransız devrimi, Çin’deki Mao’nun kültür devrimi lügate dokunmadı” diyorsunuz. Bu bir hezeyandır. Dil ve tarihi bilmemektir.

Fransızlar başka dil konuşmuyorlardı, başka dille eğitim almıyorlardı ki, onun lügatini ortadan kaldırsınlar. Eğitim ve resmi dil, Fransızca idi. Çin halkı ve devleti Çince’den başka dil kullanmıyordu ki Mao onu değiştirsin, kaldırsın. Yüzyılların dili aynı dildi.

Ama ülkemiz öyle değildi. Tarih boyunca Türk Milleti ve devletleri Uygur-Göktürk-Arap-Kiril alfabelerini kullanmışlardı.

En son da okuması yazması kolay olan, kolay öğrenilen, bilim ve kültür dünyasına uygun düşen Latin-Türk alfabesini kullanmaya başladık. Bu alfabe ile dünya kültürlerini yakaladık. Hatta bazı alanlarda onları da geçtik. Bilim, fen, teknik ve teknolojide… Uygar dünya ile yarışır seviyeye geldik!

                Milletimizin adı Türktü, ama alfabemiz Arapçaydı. Onu da bilmiyorduk. Osmanlı 623 senede halkın yüzde dördünü okuttu. Türkiye Cumhuriyeti, doksan yılda tümünü okuttu. Herhalde Mahir Ünal, ilk-orta-lise-üniversite tahsil seviyemizi, sayımızı da bilmiyordur!

                Osmanlı tarihini de Cumhuriyet tarihini de iyi, ama çok çok iyi okumasını tavsiye ederim. Cehalet ile hiçbir iş başarılmaz!..

                ‘’Türkçe, düşünmeye engelmiş!’’

                Madem böyle idi de yüzbinlerce kitap Türkçe olarak nasıl yazıldı? 150 üniversitenin ilim dili Türkçe’dir. Senin bundan da mı haberin yoktur. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ‘’Türkçem benim, ses bayrağım’’ dizesini altın rozete yazdır ve yakana tak!

Türkçe ilim ve sanat dili olduğunu dünyaya Cumhuriyet Devrimi ile tescil ettirmiştir. Alman dilcisi Max Müller ‘’Türkçe’nin anlam zenginliğine hayranım’’ demektedir.