Haydi bakalım yazmaya başlayayım. Benden ne götürür, ne getirir bilmem
Bizim sitenin dış duvarına yapışık bir ciğerci açılmış. Doğrusunu isterseniz çok mutlu olmadım. Sitemizin yan tarafında ağaçlar ve çayırlar da var. Tabi ki çayırlar solmuş. Çoğu kurumuş. Burada dört, beş tane kedi vardı. Belediye bunlar için bir yuva, yiecek, içecek kaplar bırakmış. Birde bu yiyecek içecek kaplarını kontrol etmek , eksiklerini tamamlamak için bir kız görevlendirmişti. Bu geldiğimde baktım , kediler çoğalmış. Kediler, kedicikler mutlu mutlu sarmaş dolaş oynaşıyorlar. Çok hoşuma gitti. Durup seyrettim. Biraz sonra bir kedi önde diğerleri arkada ciğercinin arka kapısından girdiler içeri. Önlerine konan ciğerleri afiyetle yediler ve oyun alanlarına oynaşarak geri döndüler. Ben de çok mutlu oldum ciğercinin kokutmasına şikayet etmekten de vaz geçtim. Varsın onlar mutlu olsunlar.
İçimden geçenler çok üzücüydü. Bu gün evlerinde yanarak ölen beş cocuğa da bir sahip çıkan olabilseydi. Anne kağıt toplayıp çocuklarını geçindirmek derdinde, baba hapiste. Bu çocuklar beni kahrettiler. Yokluk denen illet çok acımasız. Bunu ancak yoksullar anlyabilir. Bir eli yağda bir eli balda olanlar nerden bilsin. Bizde bir deyim var. Onların tuzu kuru.
Aynı gün yine kadın cinayetleri. Sokak ortasında, evlerde karısını, çocuğunu öldürenlerin hesabı yok. Kadınsız bir aile olabilir mi? Yok mu bunlara dur diyebilecek bir baba yiğit. Ülkemde güzel haberler duymak kısmet olur mu acaba? Her gün kadın çocuk ölümleri tacizciler. Nereye gidiyoruz , yolculuk nereye ağalar. Gidiş kötü, gidiş ağır. Yok mu bu yükü hafifletecek bir baba yiğit.
Üikemin hali içinden çıkılır gbi değil. Yoksulluk bir yanda, katiller, tacizciler diğer yanda. Dokuz aylık, iki yaşında, üç altı yaşında tecavüz edilip öldürülen çocuklar. Yazık değil mi bu ülkeye, bu insanımıza. Evlerde yokluk, yoksuluk kavgaları, dışar da çatışmalar, sınırlarımız dışında savaşlar, insanlar tümüyle yolunu şaşırdı sanırım.
Düşünüyorum da bizim çocuklarımız ciğercinin kedileri kadar şanslı değiller . Canım arkadaşlarım bu gün şöyle yazmak istemiştim. Hayat o kadar kısa ki yetmiş beş yıl gözümüzü açıp kapatmadan geçti. Bütün güclüklere rağmen ömür çok kısa. Üzülmemek için elimizden geleni yapalım. Kalan ömrümüzü güzel geçirelim. İşte bak olmuyor , başkaları ağlarken biz gülemiyoruz.
Yine de ben hepimize sağlık ve olabildiği kadar huzur diliyorum. Saygıyla sevgiyle kalın canlar.