Kim mi bunlar? Yıllardır bu şehri gülüp eğlendiren, şehrin sadık ve aynı çehreye, onura ve namusa sahip insanları. Kırşehir Abdalları, Neşet Usta'nın varisleri.

Kim mi bunlar?
Yıllardır bu şehri gülüp eğlendiren, şehrin sadık ve aynı çehreye, onura ve namusa sahip insanları. Kırşehir Abdalları, Neşet Usta'nın varisleri..

Sizin umursamadıklarınız. Sizin yersiz, yurtsuz, vatansız bıraktıklarınız. Bağbaşı’nda, bağlarını bahçelerini parselledikleriniz. Sanatına kulak vermedikleriniz. Güzel yaz aylarında türkülerine, sazlarına, davullarına yasak vurduklarınız. Abdal olmalarının büyüklüğüne saygı duymadıklarınız. Şehrimin kara yağız oğlanları. Demleri, sohbetleri, çalıp söyledikleriyle hayatın vicdanına yürüyenlerimiz. Duygunun ve aşkın elçileri. Bana göre onlar gurur duyulasılarımız.
Gerçi siz, protokolleriniz de önünüze katıp onları; böbürlenir, kendinizi şımartır, övünç duyar, tavus kuşu gibi kabarırsınız; zurnaları, davullarıyla. Bu şehrin cilalı makam adamları olarak dönüp bir bakın durumlarına, perişanlıklarına, itilmişliklerine yoksa sayılışlarına. Birde, protokol yürüyüşlerinizde dönüp kendinize bakın, ne kadar siyasalsınız?
7 Haziran seçimlerini yaptık. Anlımızın akıyla çıktık ya hani, dizildi yine ardı ardına atlar filler, beyler, 1 Kasım için rey türküleri söyler.
Şahsen ben yoruldum bu oyunu izlemekten. Küçüklükten bu yana vekil olmuşlara, siyaset adamlarına karşı yetiştirildiğim terbiye ve saygımı da, yitireli inanın çok oldu. Olana bitene inanamıyorum zira.
Kendimi bildim bileli, tüm seçimlerde hep kronik adaylar tipi..
Doktor aday. '' Tabip sen elleme yaramı.”
Elleme, seninle bu ülke, bu halk iyileşmiyor işte. Ne kanadı tutuyor yaralı güvercinlerin, ne de kalbi atıyor barışın. Olmuyor. Hipokrat yeminiydi seninki, tipokrat bir sıfatla ne yazık ki kan değerleri yükselmiyor bu ülkenin. Bu kadar olmaz ve maalesef halkta kronik bir algı, ‘’adayların büyük bir çoğunluğu doktor.’’
Olmuyor. Halk şuuru yok sen de doktor, sanat şuuru, müdafaa şuuru, kurtuluş şuuru yok.
Bak, ülkemin haline üzülmekten ciğerlerim kan topladı, sen bu şehirde kal, yanı başımda, kurtar beni bu kederden.
Avukat Aday. '' Adalet mülkün temelidir '' dedi Atatürk. Maşallah hepinize, bu temeli kendi mülkünüzle ihya ettiniz. Seninle de olmuyor avukat, Mustafa Kemal'in bu yaldızlı, yol gösteren sloganına sahip çıktında mı, ülkede bozuldu terazisi adaletin? Hukuksuzluk, baskı, şahsa, guruba, çıkarlara dair yasalar çıkarma… Bu hukuksuzluklara karşı, mecliste ellerini havaya kaldırdın da mı kara bulutlar sürüklendi ülkeme? Olmuyor avukat, sen kal bu şehirde, hukuk dersine ve insan hakları üzerine bir kez daha çalış..
Çözüm önerim…
Bir siyasi partiden yukarı doğru, bu ülkenin durumuna en uygun politik hamle sistemi, bana göre şudur. Halkın içinden alarak siyasal yapılanma. Çiftçiden, işçiden, memurdan, kadından, esnaftan ama en namuslusundan halkın parçasını çıkarmak. Özellikle, Kırşehir için çok şanslı olduğumuz, sanatçısından siyasi sistemler kurmak gerek. Halkın iktidarını ve Türkiye'sini bu orantıyla oluşturmak daha mümkündür zira.
Düşünün, kazanabilecek 3 partiden 6 vekil adayımız var. Hepsi doktor, hepsi avukat. Bu yıllardır böyle oldu. Vebal yalnızca şimdilerin değil. Aslında kendilerinin de değil. Siyaseti iyi işleyemeyen parti önderlerinin ve akıl almaz yönetimlerinin, sonra durumu havale ettikleri genel merkez efendilerinin.
Bu kızgınlığım niye mi?
Bakın, ben bu ülkenin en şanslı vatandaşıyım. Zira Kırşehir'liyim. Neşet Usta'nın kalbiyim. Hani o aşkı, adaleti, yalanın çirkin bir şey olduğunu ve hayatı güzel söyleyen Neşet Usta'nın. O kuru kuruya sayıp sevdiğiniz ve andığınız. Giyinip ithal takımlarınızı, ipek kravatlarınızı kabri başında maneviyatını, manevi değeriniz çok yüksekmiş gibi, sanal sayfalarda kendinizi, onun kabriyle boy boy fotoğrafladığınız.
Oysa bu şehirde sanat ve sanatçı o kadar darbe almış ve haksızlığa uğramış ki, hala bir yerlere getirelim diyen yok. Liderin elinde zurna, ardında oynakları, kendi kendilerine bir siyaset alayı.
Oysa bu şehrin halinden en çok aç kalmışlar anlar. Şehrin duygusunu dile getirenler anlar. Yokluk ve yoksulluk görmüşler anlar. Halkın yarasını sarmışlar anlar. Halkını acısını türküleriyle çağıranlar anlar ki; bu durum Kırşehir siyasetinin topyekün yokluğudur. Neşet Usta hayatta olmasa bile varislerini temsilen bir tek sanat adamını; yüzleri, ağrıları, acıları gülsün diye, halkın gerçek temsilcileri bu şehri yönetsin diye, alıp bir tanesini ne milletvekilliğine, ne belediye meclis üyeliğine, ne il genele aday göstermezsiniz. Bakınız bir örnek: İzmir'de CHP'den roman halkını temsilen aday gösterilen Milletvekili adayı Sn. Purcu örneğine. Ne kadar halkçı ve siyasal bir tutum değil mi?
Böyle bir yoksunluğu sizlerden talep etmek ve yazmak, sizin için neyi doğrular bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir gerçek var ki; halkın kimliğini öne çıkarmak, emin olun, adam olmayı, adam kalmayı, adam siyaseti yapma gerçeğini doğrular. Bu da gösteriyor ki, siyaset ve tarih akılcı çıkışlarla adam kalmanın izini bırakır, geçip gittiğiniz ömrün ardından.