Dünya her durumda kendisinden önceki çağlardaki ilkelliğe yol alıyor. Çağdaş teknoloji, aydınlık yeni nesiller yaratmakta ve yaşatmakta yetersiz kalmaktadır. Bireysel ihtiraslar, intikamlar, kinler, öfkeler, alabildiğine kitlesel bir anlayışa ve yaşam biçimine dönüşmektedir. Birilerini boğazlamak için pusuda bekleyen avcı misali bir teyakkuz hali yaşanmaktadır. Hiçbir insani, ahlaki değer ve kuralın önemsenmediği, umursanmadığı ilkel bir çağ. İnsansızlığın ve ahlaksızlığın egemenliğindeki yasa dışı çağ diyorum.

“Bilinçlenene kadar asla isyan etmeyecekler ve isyan edene kadar da asla bilinçlenmeyecekler.” 

Güçsüz, korumasız, yalnız, kimsesiz bireyler otoritelerin yalanlarıyla yasa dışılığa ve ahlaksızlığa boyun eğmek zorunda bırakılırlar. Ahlak yolculuğumuz sürüyor ve süreceğe de benziyor. Mevzu derin, yaşamlarımızı doğrudan ve derinden ilgilendiriyor. Somut örneklerle ahlaksızlığın olağanlaştırılmasının ve yasallaştırılmasının izini sürmeyi sürdürelim.

Patlayan bombalar, savrulan cansız bedenler, sayıları sormuyorum artık. Sorma gereği de duymuyorum. Ne kıymeti var ki!... Sadece sayılara indirgenmiş bir şiddetten, ölüm saçan makinelerin kötülüğünden söz etmenin ne anlamı olabilir ki!...

Umutsuzca ve umarsızca parçalanan bedenlere, etrafa dağılan uzuvlara bakıyorum. Acımayla karışık bir iğretiyle… Uzaklar, uzaktakiler için haber değeri taşımayan, rutine dönüşen ölüm yanı başındakiler için kanıksanmış bir olaydı artık… Zaman ve yaşam alıştıra alıştıra olağana dönüştürdü her şeyi… Ahlak mı?... Hadi canım, gereksiz ve anlamsız sorular ve alamayacağım yanıtlarıyla beni de kendini de yorma…

Kitlesel kıyımların, imhaların, inkarların tuhaf bir şekilde hakka dönüştüğü bir yaşamda ve çağda ahlakı ve ahlaklı insanı boşuna arama ve sorgulama…

Sorgulamamızı ve ahlakın izinden yolculuğumuza devam edelim.

Kumar, otoritenin izni ölçüsünde yasal ve ahlaki, izinsiz olması halinde ise yasa dışı ve ahlak dışı… Piyango; otoritenin düzenlemesi ile yasal ve ahlaki bir boyut kazanırken, yasa dışı bahis cezalandırıcı ve ahlak dışılık olarak empoze edilir. Yoksulların; uyuşturucusu, zevk kaynağı, budalalığı ve zihinsel tükenişinin en önemli aracı olan piyango; otorite tarafından denetlendiği, yönlendirildiği, düzenlendiği ve sunulduğunda ahlaki mi oluyor ?...

Söyler misiniz; o çok yücelttiğiniz yasaların ve ahlakın objektifliği ve insani boyutu nerededir, lütfen izahatta bulunun bana, bulunun ki anlayabileyim bu ahlak dışılığı ve yasa dışılığı…

Otorite ve muktedir; bu türden yasa dışı ve ahlak dışı düzenlemeleri bireysel öfkenin toplumsal öfkeye dönüşmesini engellemek, bireysel kurtuluşun toplumsal kurtuluştan daha önemli ve gerekli olduğu düşüncesini zihinlere kazımak ve yaşam biçimine dönüştürmek için yapar. Her şey önce zihinde gerçekleşir. Zihinde gerçekleşemeyen hiçbir şey gerçeklikte gerçekleşemez. Dışımızdaki dünyada var olan veya varlığı iddia edilen, ancak zihnimizde gerçekleşmeyen hiçbir şeyin anlamı yoktur.  Zihinlere kazınan ve toplumsal ahlaka dönüştürülen bu ahlaksızlık yasaların koruması altında olağanlaştırılır.

Kural otorite tarafından konulduğundan sorgulama ve yargılama hakkınız bireysel olarak elinizden alınmıştır. Bireyin yaptığı en küçük kural dışı davranışı ahlaksızlık ve yasa dışılık olarak en ağır biçimde cezalandırılırken, otoritenin muktedirin en büyük yasa dışılığı ve ahlak dışılığı hukuki normlarla güvence altına alınmıştır. Çünkü hukuk artık ahlak dışılığın ve yasa dışılığın yalanlarının bekçisi olmuştur. Yalan söylüyorlar. Yalan söylediklerini biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. Ancak, ısrarla ve bilinçli olarak yalan söylüyorlar. Çünkü, yalan söylemenin gerekliliğini ve haklılığını zihinlere kazıyorlar. Kendi sefahatlerinin bizlerin sefaleti üzerine inşa edildiğini de biliyorlar. Onlar için bu durumun ahlaki bir sorumluluğu ve karşılığı da yok. Çünkü onlar otoritedir ve muktedirdir. Her türden ahlaksızlığı pazarlama hakları vardır. Siz ufak insanların, bireylerin yalan söyleme hakkı yoktur, ahlaksız olarak damgalanıp, yasa dışı olarak yargılanıp mahkûm olursunuz.

Küçük insanların, bireylerin; derin düşünceleri, sorgulayıcı ruh halleri olmadığından küçük sorunlarla boğuştuklarından büyük kötülüklerin nedenini sorma gereği duymazlar. Düşünmelerine gerek yok, düşünme kapasiteleri sınırlı olduğundan yerlerine başkaları düşünür. Kendi yerine düşünen ve karar verenlerin yalan söyleme ihtimalleri olmadığından koşulsuz itaat ederler.

Hayatın hiçbir zorluğunun ve açmazının sebebi kendisi olmadığından dertlenmesine de gerek yoktur. Varlığını da, yokluğunu da kimsenin umursamadığını bilmekle birlikte sadakatle itaat ettikleri için gözünü kırpmadan her tehlikeye atılmaya hazır bir canavardır. Aslında bir hiçken ve hiçliğini bile fark edemeyecek kadar bir hiçken başkalarının kaderinin belirlenmesinde her türden ahlak dışılığı sergilemekten çekinmez. Çünkü itaat ettiği otorite ahlak dışılığı ve yasa dışılığı o farkında değilken olağanlaştırmıştı.

SÖZÜN ÖZÜ: Nasıl olması gerektiğini anlayabilirim veya anlamaya çalışırım. Ancak neden olduğu sorusunun karşılığını bulamıyorum.