Hayatın geçmişinden bugüne uzanan ve geleceğe ışık tutan sözleri ve eylemleri beni derinden etkiler.Zamanın sınırsızlığı içerisindeki zamanın sınırlarını çizerken güzelle çirkin, iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki ayrımı ve rehberi ile bu öngörülerin ve bakışların bir kısmına arada yolculuklar yapacağız.

Yazar kurgular var eder. Ne bir ahlakçıdır, ne de bir yargıç. Olayların onu sürükleyeceği mekanlarda ve zamanlarda karşılaştıkları veya karşılaşacaklarını kendi değer yargılarının süzgecinden geçirip, kısıtlamalarla uğraşmaz. Uygulayacağı her oto sansür tükenmişliğine yol açar, yaratıcılığını tüketir. Sözcüklerin büyüsü içerisinde onları kirletmeden, kirlenmiş hayatları dürüstçe aktarır. Kurgusunun hayatla örtüşmesi veya karşıtı olmasıyla ilgilenmez.

“Düşüncenizi anlatmak özgürlüğü olmadı mı insanların özgürlüğü yok demektir. “İnsanı farklı kılan, ayırıcı özelliği düşünceleridir. Onu özgürce kullanamıyorsa diğer özgürlüklerinin varlığı anlamsızdır.

“Bir dili konuşmayı bırakan kişi eğer gerçekten bırakmışsa yani sadece kamusal hayatta değil, ama özel hayatında da o dili konuşmamaya başlamışsa o dilde düşünmeyi ve duygulanmayı da bırakır. Artık yeni dilde düşünmeye ve duygulanmaya başlamıştır.”

Suçluluk duygusu kadar çok az duygu vardır, insanı tüketen.

İnsanı bir ömür boyu vicdan yarasıyla yaşamak zorunda bırakmak ona verilebilecek en büyük cezadır.Yalan üçüncünün bulunduğu her ilişkide muhakkak vardır, bu kaçınılmazdır.İnsanın kendisine karşı dürüstlüğünü yitirmesi, yalana baş vurma ihtiyacı duymasıdır.En nefret ettiğim savunma biçimlerinden biride ; “ben hiç yalan söylemem, yalanı sevmem “banal, kendi içinde barındırdığı yalanıyla iğrenç…

Hakikat ile efsaneler arasındaki fark bir süre sonra anlaşılmaz hale gelebilir.Sonraki kuşaklarda okşayıcı etkiler , beğenme ve sahiplenme duyguları yaratmak için basit hakikatler efsaneye dönüştürülebilir.Bu durum hakikatin içeriğini yok etmemekle birlikte abartısından dolayı güvenirliğini sarsabilir.

Durumun acıtıcı halini belirtmek ve vurgulamak için değil, hakikati tekrar belirtmek için yazıyorum : “Yalan söylediklerini biliyoruz,yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz, ama hala yalan söylüyorlar.“

Dünyanın eski bir yasasıdır bu ;yazılı olmayan bir yasa; birinin fazladan bir şeye sahip olması , onun başka bir yönden eksiğinin olduğunu gösterir.

“Her kötülüğün iki tedavisi vardır; zaman ve sessizlik.”

“Tanrı ruhunu affetsin” diyen papaza karşılık olarak:

“Charlie Chaplin’in unutulmaz cevabı ; Neden olmasın ? Ne de olsa kendi malı. “

“Din savaşlarının mantıksal temeli , başka bir dine inanan insanların yok edilmesi ilkesine dayanıyordu. Ve yine din savaşlarını yapan insanlara göre Tanrı’nın dediği şey her zaman üstün gelir. “

“İyilik yapan mükafat beklediği an tefecidir.“

“Fakirden gasp eden Tanrı’ya ödünç verir.“

Ruhlarımız günahlarımızın utancıyla yaralı.

“Gözler yaşarmadıkça, gönüllerde gök kuşağı oluşmaz.“

Gençliğimi sakladım sana, savunmasız gönül yurdumu…

Bilgi sonsuzluktur. Ondan ne kadar çok yararlanırsak dünyayı o kadar az tüketiriz, az tükeniriz.

Dogmatik düşünce yanlışlarına doğruluk belgesi sağlar. Bilimsel düşünce ise, yanlışlarla savaşmayı amaçlar.

“Bir şeye karşı çıkmak için ileri sürülebilecek nedenler sınırsızdır; çünkü itirazcılar isterlerse bilginin bittiği yerde durma gereği hissetmeden, cehaletin muazzam olanaklarından sonuna kadar yararlanmaya devam edebilirler. “

Çünkü ; “cehaletin birçok türü vardır ve tümü de tehlikelidir.”