Yaklaşık iki haftadır ülkemizi yerle bir eden, yıkan, kırk binden fazla insanımızın ölümüne yüz binlerce inanımızın yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden olan depremin şokunu üzerimizden halen atamadık. Televizyon karşısında izlerken üzülüyoruz, televizyonu kapatıp izlemesek kendimizi suçlu hissedip vicdanen rahatsız oluyoruz.

On bir ilimizde yıkımlara, ölümlere, yaralanmalara neden olan depremde ülke olarak büyük bir yardımlaşma örneği sergiledik. Herkes elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştı. Depremin duyulmasının ardından yardım tırları deprem bölgelerine hareket ettiler. Türk Milleti yardım için resmen yarıştı. Hem de öylesine yarıştı ki yardım tırları trafiği tıkadı.

On bir ilimizde meydana gelen büyük depremlerden sonra deprem bölgesinden ülkemizin diğer illerine büyük bir göç dalgası başladı. Tabi bu illerden birisi de Kırşehir oldu.

Kırşehir’e yaklaşık on beş bine yakın depremzedeler geldi. Kırşehir insanı, Ahi Evran’ın deyimiyle kapısını, sofrasını, gönlünü açarak depremzedeleri bağrına bastı, evlerini açtı, elinden gelen her türlü yardımı yaptı. İnanın Kırşehir’de maddi olarak durumu çok iyi olmayan insanlar evlerine depremzedeleri aldılar. Boş evlerini depremzedelere tahsis eden hemşerilerimiz oldu. Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediye Başkanlığı, Sivil Toplum Kuruluşları ve tüm Siyasi Partiler ellerini taşın altına koydular. Aldığım bilgilere göre şu an için Kırşehir’de açıkta kalan depremzedeler bulunmamaktadır.

Kırşehir İnsanı, bağrından çıkan gönül, sevgi ve hoş görü insanı Yunus Emre’nin;

Biz gelmedik kavga için.

Bizim işimiz sevgi için.

Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldik.

mısralarında belirttiği gibi sevgisini göstererek dost evleri kurarak, gönüller yaparak kendisine yakışanı yapmış, yapmaya devam etmektedir.

Ancak Türk Milleti olarak bu depremlerden  nasıl bir ders çıkaracağız bilemiyorum. Çünkü millet olarak şu ana kadar başımıza gelen hiçbir acı olaylardan ders çıkarmadık. Kafamıza göre takıldık, kendi bildiğimiz yapmaya devam ettik. Okumuş, okumamış, herkes her işten anladı. Liyakate, ilime, bilime önem vermedik. Geçmişte inşaatlarda marangozluk yapanlar, kalıpçılar, demir ustaları, sıvacılar, boyacılar, su tesisatçıları gibi inşaat sektöründe çalışanlar müteahhitlik yapmaya başladı.

Kimse bunlara dur demedi. Bunlar yetmediği gibi insanlar branşı olmayan görevlere getirildiler. Gerekli denetimler yapılmadı, herkes istediği gibi at oynattı.

Denetleme yapılması gereken makamlarda oturanlar müteahhitlere göz yumarak görevlerini yapmadılar.

Aslında sigara paketlerinin üstünde “ÖLDÜRÜR” cümlesinin yazdığı gibi  müteahhitlerin inşaat yaparken astıkları “SATILIK LÜKS DAİRELER“ levhalarına “DEPREMDE ÖLDÜRÜR” cümlesini de yazmak gerekir.

Devletin herhangi bir kurumunda inşaat ve yatırımlarla ilgili birime atanan bir müdür bu göreve gelmeden önce hayatını kıt, kanaat sürdürüyorsa, kirada oturuyor ve arabası yoksa yine bu müdür ilgili göreve geldikten sonra lüks arabalara binip, ikamet ettiği şehirde daireler, deniz kenarlarında yazlıklar, villalar almaya başladıysa depremde yıkılan binaların neden yıkıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bu durum gösteriyor ki binaların depreme uygun yapılmamasında sadece müteahhitlerin suçu yok bunları denetlemeyenlerin, göz yumanların ve maddi olarak servetine servet katanlarında suçu var. Suçlu olan herkes kanun önüne çıkartılarak en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Türk Milleti olarak bu depremlerden ders çıkarmak ve bir daha böylesine acı ve üzücü günler yaşamamak için rant uğruna, birileri bir, iki daire fazla alacak veya müteahhitler bir, iki daire fazla yaparak para kazanacaklar diye yüksek katlı binalara izin verilmemeli, yapılacak tüm binaların denetimleri yapılmalıdır.

Siyasetin cilvesiyle belediye encümeni olan, çoğunluğu liyakatsiz, bilgisiz insanlar aynı zaman da Jeoloji Mühendisleri olan yer bilimcilerinin, inşaat mühendislerinin, mimar mühendislerinin yerine karar vererek kat artışı kararını almamalıdırlar.

Ayrıca siyasiler oy uğruna bir dönem daha iktidara gelmek için sürekli “AF YASASI” çıkarmaktan vazgeçmelidirler. “AF YASALARI”da Türkiye’nin kanayan yarası olup, devletin her türlü yasalarına uyan, ödemelerini zamanında yapan ahlaklı, dürüst, şerefli, vatansever insanları aptal yerine koyarken, nasıl olsa seçimler sırasında “AF ÇIKAR” düşüncesiyle hareket eden sözde insan geçinen uyanık tayfalarının beklentilerine göre yasa çıkarmak devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.

Siz kimin parasını affediyorsunuz ve hangi hakla “AF YASASI“ çıkarıyorsunuz, acaba kendinizin veya babanızın parasını mı affediyorsunuz, Türkiye’ de vatansever, ahlaklı, dürüst insan olmak suç mu? dersek biz de mi suç işlemiş oluruz.

Ülke olarak artık “AF YASALARINDAN“ vazgeçmemiz ve depreme uygun bina yapmayanların, imarsız ve kaçak bina yapanların, binaları denetlemeyen makamlarda bulunanların, devlete olan ödemelerini zamanında yapmayanların, insan canına kıyanların, çocuklara tecavüz edenlerin, hırsızların, kapkaççıların, devleti soyanların, talancıların suç işlersem devlet yakama yapışır, beni cezaevine atar bir daha çıkamam bilincinde olmaları sağlanmalıdır.

Kısaca suçun ve hukuksuzluğun nedeni ne olursa olsun suç işleyerek cezaevine girenlere ağır şartlar uygulanmalı ve bir daha çıkarılmamalıdır.

Yasalar ve adalet zengin ve güçlünün elinde olmamalıdır.

Ne yazarsam yazayım bunların yapılmayacağını, bir süre sonra acıların ve depremlerin unutulacağını yine birilerinin rant ve para için insanların canıyla oynamaya devam edeceklerini, siyasilerin oy ve iktidar hırsı uğruna “AF YASALARI” çıkarmaya devam edeceklerini biliyorum. Çünkü bu Türkiye’nin kaderidir. Bizden başka hiçbir ülkede rant ve para uğruna insan canı ucuz değildir. Bu nedenle Türkiye rant mı, insan hayatı mı? Acilen  karar vermelidir.

İnşallah depremlerden ders alır ve “AF YASALARINDAN VAZGEÇERİZ.”

NOT: İlimize depremzedeler gelmeye devam etmektedirler. Ev, Eşya, giyim, gıda, odun, kömür, yorgan, battaniye, yatak ve çeşitli ev eşyaları konusunda  yardımcı olmak isteyenler Kırşehir Valiliğine, Kırşehir Belediye Başkanlığına, Kırşehir Kızılay Başkanlığına, Kırşehir  AFAD Müdürlüğüne veya 0 544 593 87 40 nolu benim telefonuma ulaşabilirler.