Dünya kurulduğundan beri bir kesim her zaman lanetlenerek uğursuzluk getiren, ucube olarak görülen, dışlanmış ve yok edilmiş olan engelliler, kimi zaman lanetli oldukları düşünülerek lanetin üzerlerinden gideceği inancıyla acımasızca yakılardı.

Hiçbir günahı olmayan, sadece takdiri ilahinin kendilerine biçtiği bir bedenin içine girerek hayatını sürdürmek durumunda olan, kader kurbanı olmuş diyebileceğimiz bu kesim yüzyıllarca hor görüldü, özellikle şimdilerde medeniyetten dem vuran Avrupa ve Amerika kıtasında.

Taki ne zamana kadar; dünya halkları toplum olmaya başlayıp, insan haklarına önem verene kadar. Felsefi olarak bu kesimde demokrasi ölçülerinde kendisine düşen payı almaya başladı örgütlü bir şekilde dernekleşmeye başlayana kadar.

Örgütsel hareket bazen kitleleri yanlış yolla sevk ettiği varsayılsa da engelli haklarını aramakta güçlük çeken ve yalnızlaştırılan kesim açısından seslerini duyurmaları bakımından önemsenmesi gereken bir durum. Böyle durumlarda insan haklarının önemsenmesiyle beraber her türlü yasal hakka sahip olan bu kesim, kamusal alanlarda hatırlanarak yeni düzenlenme içine giren ülkeyi yönetenler, o kesiminde oy kullanmaya, işe girmeye, evlenmeye bununla beraber saygınlığa hakkı olduğunu yüzyıllar sonra da olsa anladığını fark ediyoruz ne yazık ki.

1993 yılında atılan adımlar AK Parti döneminde daha fazla engelli dostlarımıza yönelik içe siner çalışmalara imza atıldı. İki binli yılların başından itibaren, ülkemizde daha çok istihdamı sağlanan bu kesim, daha çok saygı gören ve saygıyı hak eden taraf oldu çıkarılan kanunlarla beraber.

15.09.2017 yılında beynime giden bir damarın bana oynadığı oyun neticesinde yaşadığım travma neticesinde yaşadığım hayata kısa bir süre ara verdikten sonra önceleri isyan ederek bir an önce Allah’tan canımı almasını ve sevdiklerimle sorun yaşamadan, benden bıktıklarına şahit olmadan bir an evvel ölme isteğini yaşadıktan kısa bir süre sonra bir dostumun da aynı sıkıntıyı yaşaması ve bu ruhsal bunalımı atlatmanın tek bir yolunun olduğunu ve bu yolunda “Sorunu kafada fazla büyütmeden bitirmek olduğunu” söylemesiyle beynimde adeta bir ışık patlaması yaşadım.

Eşimin, kızımın ve oğlumun o an bana gösterdikleri ilgi alaka sayesinde bugün sizlere engelliliğin bir utanç olmadığını ve kendimizi dünyadan soyutlamamamız gerektiğini daha net bir şekilde ifade etme olanağı buldum. Kendilerine teşekkür ederim bir kez daha. Eğer siz kafada bu işi bitirerek doğal normal yaşantınızı sürdürmeye karar verirseniz, dostlarınız ve toplumda size saygı çerçevesinde yakınlık duyacaklardır. İsyan etmeniz sadece size zarar verir ve insanları sizden uzaklaştırır.

Bugün kendime çizdiğim yeni yolun sebebi ailem, çevrem ve benimle ilgilenen doktorlarımızın halimi anlamış olmaları. Kitap ve köşe yazısı yazıyorum. Peki, art niyetli insanlar yok mu? Haliyle iyilerin olduğu bir dünyada kötülük yapmaya hazır deyuslar da olacak. Bunları bertaraf etmenin tek bir yolu var! Muhatap almadan yaşamınızı sürdürmeniz.

Bugün devletimizin 1993 yılından beri sahiplenerek her alanda eksikliklerini görmeden kimseye bağlı yaşamadan başları dik, diledikleri gibi yaşamayı, gezmeyi, evlenmeyi, engelli ehliyeti alarak araç almalarının önü açıldı ve kendilerine uygun bir şekilde dizayn edilerek kullanmalarının önü açıldı.

Ben iyi hatırlıyorum ki bir zamanlar engelli vatandaşların araba kullanırken trafik polislerince yakalanması neticesinde büyük cezalara maruz kalırlardı. Araçlarına el konulurdu. Sebebi kanunlardan doğan boşluklar yüzünden vatandaşlık haklarının kısıtlanmasıdır. Halbuki bugün baktığınızda, yüzde 90 üzeri rapor alanlar için aile fertlerine kolaylık tanınarak araç alımlarında büyük indirimler yapılarak engellilerin mağdur edilmesi önlenmektedir.

Yüzde 90 altı engellilik raporları olanlar içinse araçlarda tertibat uygulamasına gidilerek kimseye ihtiyaç duymadan kullanmaları sağlanıyor. Ehliyete ek olarak aile bireylerinden iki kişinin engelli vatandaşlar araçlarını sürmekte zorlandığı anda yardımcı olsun diye bir kolaylık tanınarak onun haricindeki aile bireylerine de bu haktan yararlanması sağlanmış durumda.

Yatalak olan engelli kardeşlerimiz içinse yine devletimiz belli bir bakım parasını aileden veya dışarıdan tutulan yardımcıya verilmesi için bütçeden kendilerine pay ayrılmış durumda. Bu vesileyle engelli ve yaşlılar kendilerini mağdur edilmiş biçare insan olarak görmesinin önüne geçilerek acınır duruma düştükleri veya insanların kendilerine acımalarının önüne geçilmekte.

Ayrıca engelli asansörleri engelli bakım üniteleri ve yerel yönetimler dahil olmak üzere engelli nakil araçları sorgusuz sualsiz kendilerine verilerek hizmetten yoksun bırakılmamaktadır. Otobüs ve Metrolarda “her ne kadar saygısızlık yapanlar olsada” kimseden yer istemeye veya ayakta kalmaya maruz kalmadan rahat bir yolculuk yapsınlar diye yer ayarlaması yapılmış durumda. Rehabilitasyon merkezleri ülke çapında genişletilerek açılmış durumda ve isteyen her engelli istediği rehabilitasyon merkezinde evinden araçla alınarak veya yatılı bir şekilde tedavi görmeleri sağlanmakta.

Geldik bu kadar şeyi neden yazdığıma! Ahilik Haftası dolayısıyla Kırşehir’deydim; Kırşehir halkının teveccühüyle karşılaştığımı söylemesem olmaz sanırım. Değerli Kırşehir halkının kitabıma olan ilgisi beni çok mutlu etti, bu vesileyle bu yazım aracılığıyla kendilerine bir kez de sizin huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum.

Çok güzel bir organizasyon olmuş, ilgililer her şeyin yolunda gitmesi için yoğun çaba sarf etmişler belli oluyordu. Meydan denilen yerin ortasına organizasyon firması tarafından çadırlar kurulmuş isimler yazılmış herkes Ahilik bilinciyle kendilerine gösterilen çadırlarda stant kurmuştu. Yazarlar olarak bize gösterilen stantta bizde kitaplarımızı Kırşehir halkının huzurunda kendimize ait kitaplarımızın tanıtımını göstermeye gayret ettik.

Kırşehir Belediyesi tarafından meydan denilen yerin güzel bir hale getirilmesi açıkçası beni çok mutlu etti. Engelliler unutulmamış engelliler için tuvalet yapılmış asansör konmuş olduğunu gördüğümde bir an kendimi evimde hissettim. Yalnııız! Beni şaşkınlığa uğratan bir handikapla karşılaştıktan sonra tüm mutluluğum fıs diye söndü. Çünkü engelli tuvaletine

ulaşmak çok zordu. Yerin altında iki kez dönerek inmek gerekiyordu. Bu da yardım almadan mümkün değil. Asansör koymuşlar asansörün varlığı yokluğu belli değil, çünkü çalışmıyordu. Yani bozuktu! Engelli tuvaleti ise sanki sırf dostlar sevinsinler diye göstermelik yapılmış gibiydi. Bakın engelliler düşünülerek yapılmış densin diye yapılmıştı sanki.

İçeride tuvalet kâğıdından tutun elleri yıkamak için sabun gibi dezenfektan malzemeleri yoktu. Bunları koyacak ne sabun kutusu ne de peçeteleri koyacak peçetelik vardı.

Bilmiyorum Sayın Başkan bunlardan haberdar mı? Belediye Temizlik Müdürlüğü bunlardan haberdar mı? Makam odalarından çıkıp şehir içinde denetim yapıyorlar mı? Eksikleri tespit etmekte ne kadar ileriye çıkmış durumda. Bunlar benim için bir soru işareti. Umarım bilinçli bir yönetim anlayışı sergilerler ve bu tespitlerimi dikkate alırlar.

Sağlıcakla kalın, kendinize iyi bakın. Engellerin çok olmadığı bir ortamda yaşayın emi!

Not: Bu yazıyı yazdığım gün Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümüydü bu vesileyle, Cumhuriyet Bayramınızı tüm içtenliğimle kutlarım.