Keşke: Yaşantımızda sık kullanılan kelimelerden birisi olarak karşımıza çıkar. Hem sosyal medyada, hem de gündelik yaşantıda kullanılır.
    Ne olurdu ? Özlem ve pişmanlık gibi sözcükler... Keşkenin içerisinde vardır.
    Bir araba alırsınız. Keyfinize diyecek yok. Gün gelir bir tarafından ufacık bir arıza  meydana gelir, KEŞKE almasaydım diye dövünürsünüz.
    “Keşke hırpalandıkça etrafına güzel kokularsaçan bir fesleğen olsaydım ! “
    Kalemin yazdığını silersin de, kaderin yazdığını asla!
    Evinize bir yatak odası takımı alırsınız. Her kafadan bir ses. Bilen kişi çoktur. Horantadan birisi çıkar KEŞKE almasaydın! Hevesle aldığınız ve ölçüsüz para harcadığınız bu malzemelerin hiç bir kıymeti kalmaz. Ortaya bir kuşku girmiştir.
    “Yanlış insanlarla asla doğru yolda yürüyemezsin.. Bir gün ya elini, ya umutlarını, ya da hayallerini yolda bırakır.”
    Başlar keşkeler... Niçin böyle insanlarla yola çıkıp kendimi harcadım diye. Pişmanlığınız fayda vermez. İyi komşular, iyi arkadaşlar edinirsiniz. Gün gelir işi gereği sizlerden ayrılmak zorunda kalırlar. Başlarsınız Keşke gitmeselerdi diye.
    Hz. Mevlana der ki ;
    “Hiç bir şey göründüğü gibi değildir.
    Bugün hayat veren su, yarın sizi boğabilir.”
    Şimdi keşkeler başlar. O suyu içmeseydim. Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş diye dövünür durursunuz. Bu da keşkenin diğer bir tarafı.
    “Yanlış kişinin gitmesine izin vermezseniz,
    Doğru kişiyi asla bulamazsınız.”
    Başlarsınız tekerinizin önüne taş koyan kişiyi uzaklaştırmadığınız için keşkelere... Pişmanlıklara
    Kiracısınız. Ayaklarınıza sular inerek bir ev bulursunuz. İlk görünüşte tam sizin istediğiniz yer ve mevkiidedir. Taşındıktan sonra komşuların birbirleri ile itişip kakıştıklarını ve uzayıp giden ve bir türlü sonuçlanmayan sokak kavgalarını görürsünüz. Bu işe keşke dememek mümkün mü ?
    Erkek çocuğunuzu evlendirirsiniz. Takılar gırla gider. O takıların bir gün size davacı geleceğini hesap edemezsiniz. Çünkü takılan ziynet eşyalarının karşılığını tekrar siz ödeyeceksiniz. Bir zamanlar bir çeyrek altın yedi lira iken, şimdi üç bin lira !
    Ödünç yiyen kesesinden yer...Haydi ödeyin o altını. Zorla da olsa kanırarak, bağırtarak, baş yarıp kol kırarak o altını sizden alırlar.Başınız iki elinizin arasında pişmanlıklarınız ve keşkeleriniz sizi kurtarmaz. Ödersiniz....
    “Pişman olacaksan vazgeçmeyeceksin.
    Vazgeçtiysen, pişman olmayacaksın..”
    Bu keşkelerniye ?  İnsanlarla mesafeli olmak iyidir. Gereksiz pişmanlıklar yaşamaz ve pişmanlık duyarak keşke demezsiniz.
    İnsanları asla kırmayın. Üzmeyin. Dönüşü olmayan ayrılıklar var. Keşke demek kırgınlığı ortadan kaldırmaz.
    “Destursuz bağa gireni sopayla kovalarlar.” Hakkı olmayan bir şeyi sorulmadan alınmak isterse cezasız kalmaz.”
    Son pişmanlık fayda vermeyeceği için içinizden geçen keşkelerin bir faydası olmayacaktır.
    Tertemiz, pırıl pırıl, vicdanlı bir insan olarak gezerken, ne idüğü belirsiz kişilerin peşine takılıp bir paralık olmak keşkelerle, pişmanlıklarla geçiştirilemez.
    Nerede olursa olsun, insan ağzına ayar çekmelidir. Konuştuğu sözleri süzerek söylemelidir. Üfürme haberler yayıp insanlar korkutulmamalıdır. Sonra “Keşke söylemeseydim!” demek bir fayda sağlamayacaktır.
    “Acılar insanı değiştirir. Eğer bir insanın değişmesini istemiyorsanız kırmayın.”
    İşte o zaman keşke demeyeceksiniz....