Kırşehir’de hayatın zorlukları gün geçtikçe ağırlaşırken kimse kimseye “sen öte git!” diyemez oldu. Allah esirgesin, insanlar pimi çekilmiş el bombasına dönmüş, her an patlayacak durumdalar… İşte şimdi ayıtla pirincin taşını, karakol, savcılık, mahkeme uğraş dur.

Kırşehir’de hayatın zorlukları gün geçtikçe ağırlaşırken kimse kimseye “sen öte git!” diyemez oldu.
Allah esirgesin, insanlar pimi çekilmiş el bombasına dönmüş, her an patlayacak durumdalar…
İşte şimdi ayıtla pirincin taşını, karakol, savcılık, mahkeme uğraş dur.
İnsanlar ısınmış su gibi buhar olacak durumda. Bunun nedenlerini sizler benden daha iyi bilirsiniz. Bazen düşündüğümde inanın başkalarını bilmem ama benim başıma ağrılar giriyor.
Her dönem birileri birilerini suçluyor dinlediğiniz haber kanallarında şehirlerin göbeğinde patlayan bombalar, şehitler, cinayetler…
Her şey olumsuz!..
Bakıyoruz herkes birilerinin cebinde. Cebi bırakın, devletin kasasına elini daldırmış desem az olur, kepçe ile götürmüş.
Ülkemde bir dönem ve halâ devam eden adını bile söylemek istemediğim onlarca komplo teorileri yaşanıyor. Sonuç mahkeme, hapishane… Aradan geçen yıllar, aylar bir de bakmışsınız “olayın tamamı komplo” denilip, ardından beraat…
Ya bu nasıl bir iştir, nasıl bir dönem?
“Merhaba!” diyemediğin insanlar bir de bakmışsın, bugün herkesle sarmaş dolaş. Dün yanında olanlar bugün suçlu!
Ey hayat isyanım var.
Ben bütün bu yaşananlara, bu olumsuzluklara insanlığın bitirilmesine hayatın zorlaştırılmasına, çocuklara tecavüz edilmesine tırışkadan, iflaslara hak edilmeden adını bile söyleyemediğiniz vatandaştan tahsilât yapılan paralara, devlet adına yapılan istihdamla çalıştırılırken maaşla çalıştırdığın işçinin bile zorlandığı işe devletin sigortasını bile yatırmadan işyerlerinde çalıştırılan işçilere yaptırılmasına her taraf dişli sıyırmış kurallar, kanunlar her şey yok olmuş görünürde.
Büyük olanlar aslında küçücük bir nokta dahi değillermiş onu anlıyorsun, ama iş işten geçmiş oluyor çoktan…
İşte nokta dahi olamamış insanların adam gibi çalışıp vatandaşına milletine hizmet götürmesi gerekirken, “bana ne!” demesi…
İşi çözen insanlara da “aman ha konuşma, sus otur! Sana ne! Sonra çok büyük cezalandırılırsın! Makam sahibi olanların işine karışırsan senin için iyi olmaz!” denilmesi gibi neler oluyor, neler…
Her gün onlarca ŞEHİT veriyoruz, ağlıyoruz… Kanımız akmıyor acıdan, kederden, gamdan…
Niye hainlere, şerefsizlere bu kadar göz yumuldu?
Devlet neredeydi?
Onlarca şehit mi verilmesi gerekiyordu?
Kadınlar dul, çocuklar yetim, öksüz mü kalması gerekiyordu?
Ağlıyorum, sıkılıyorum, bazen dostlarımı kırıyorum, konuşamıyorum, anlatamıyorum.
Dün Ergenekon, Balyoz, Sarı Işık, bugün kocaman bir hiç!
Neden bu vatan evlatları zan altında bırakıldı? Neden onurlu şerefli insanlar ayaklar altına alındı?
Dün onlar, bugün bir başkası… Ne yapmışlar?
Dün içeri atılanlara, onlar komplo kurmuşlar, bugün onlar yardım yataklık yaparak hainlik yapmış ya, yarın “yanlış yapmışız, özür dileriz” denilirse, kim sorumlu olacak, nerede hukuk, nerede adalet?
Avrupa ağzını açmış bizi vatanımızı küçük düşürmek için uğraş verirken, bizler neden bunlara alet oluyoruz?
Terör denen lanet olası bela her gün onlarca askerimizi polisimizi şehit ederken, bizler neden magazin haberleri ile vakit geçiriyoruz?
Aman insanlar ölmesin derken, vatanımızın koruyucusu askerimizi, polisimizi lanet olası pusuya düşürerek şehit olmalarına neden engel olamıyoruz?
Bu millet vatanına, milletine hizmet eden güvenlik güçlerine yapılan saldırılara neden istihbarat vermez? Bunların susması devletinin yanında olmaması, kimin suçu?
Neden insanlar vatanına, milletine hainlik yapmayı, devletine silah çekmeyi, kendisine mubah sayar hale anlamış değilim.
Gelmiş parlamentoda onlarca adaletsizliği, kanunsuzluğu çözmesi gerekenler birbirlerine hakaretler yağdırıyor!
İnsanlar mutsuz, insanlar hayatından bezmiş durumda. Kim kimi götürecek onun hesabını yaparken, bilim sanayi teknoloji ile yetişmesi gereken neslimizin giyim kuşam derdinde. Cebinde olması gereken para ve eğlence düşüncesi ile hayatını sürdürmek üzere yetişiyor. Konuşmanın, düşünmenin, olumsuzluklarla dolu konuşmanın yanlış olduğu bir hayatı yaşamak .
Kırşehir’de şöyle bir çıkın sokağa. Gençlerin, hatta çocukların ellerinde son model cep telefonu, giyim, kuşam o biçim. Çoğu ülkesinde, vatanında olup bitenlerden bir haber.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlik böyle olmamalı. Çalışan, üreten, kendini yenileyen, teknolojiyi kullanan gençlik istiyoruz.
Allah yâr ve yardımcımız olsun.