Ormanlarımız yanıyor, çevre kirliliği, dereler, denizler, topraklar, ağaçlar, doğadaki hayvanlar, ekosistem göz göre göre duman ediliyor.

Küresel iklim değişiklikleri nedeniyle yaz mevsimindeki ortalama sıcaklıkların artması, ormanları daha kuru ve yanmaya daha eğilimli hâle getiriyor. Artan ısı, içerisindeki suyu buharlaştırarak toprağı kurutuyor. Bu da hem bitki örtüsünün tutuşmasını hem de yangınların yayılmasını kolaylaştırıyor. Dolayısıyla ortalama sıcaklıklar arttıkça yangınların ortaya çıkma sıklığının ve yangınlardan etkilenen alanların büyüklüğünün artmasına sebep oluyor

Bu sebeple;

Yerel yönetimleri  bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyor ve  Dr. Öğr. Üyesi Ulvi Erhan Erol'un; KİMSENİN ALDIRIŞ ETMEDİĞİ, SIĞIR KUYRUĞU HARİKASI konulu teklifini olduğu gibi örnek olması açısından ilgili ve yetkili kurumlara duyuru amaçlı paylaşmak istedim.

                   *

Süleyman Demirel Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ulvi Erhan Erol, çevre peyzajı çalışmalarında havadaki kötü gazları tutma özelliğine sahip sığırkuyruğu (verbascum) bitkisinin tercih edilmesi teklifinde bulundu.

Bu bitkinin Avrupa'daki alışveriş merkezlerinde 3-4 Avroya satıldığını belirten Erol, "Sığırkuyruğu, atmosferimizi ve oksijenimizi koruyan, trafiğin yoğun bulunduğu yerlerde egzoz gazlarını tutan, kendi kendine yetişen bir bitkidir. Koyu yeşil ve sarı yaprakları bulunan bu bitki, çok sıcak alanlarda sıcaklığı tutar ve kurak alanlarda suya ihtiyaç duymadan yetişir." dedi. Erol, sığırkuyruğunun peyzaj özelliğinin olduğunu, gelecek nesiller için korunması gerektiğini vurguladı.

İNSANLAR VE TABİAT İÇİN SAVAŞIYOR

Bitkinin sarı çiçeklerinin ilkbahardan itibaren dikkat çekici olduğuna, biyolojik çeşitlilik açısından önemli olduğuna işaret eden Erol, şunları kaydetti:

"Sığırkuyruğunu kent içlerinde yol boyunca kullanırsak, egzoz gazları ve diğer ağır gazları yapraklarında tutar. Kökleriyle toprağı temizler ve daha verimli hale gelmesini sağlar. İnsanlar ve tabiat için savaşan bir bitkidir.

Peyzaj için kullandığımız mevsimlik bitkiler yerine sığırkuyruğunu tercih etmeliyiz. Restore etme kabiliyetine sahip. Bu bitkiler su istemezler, sadece yağmur sularıyla idare ederler. Budama, gübreleme, çapalama istemezler. Böylece hem toprağı koruma altına almış hem de trafiğe yakın alanlarda egzoz gazlarındaki ağır materyallerden korunmuş oluruz. Peyzajda bu bitkiyi kullanırsak ülke ekonomisine de katkıda bulunmuş olacağız. Sığırkuyruğu bitkisini ekonomimize kazandırmalıyız."

Erol, egzoz gazlarından temizleyici özelliğine sahip bitkinin, bütün park sistemlerinde kullanılmasının sağlık açısından önemli olduğunu sözlerine ekledi.

                    *

Dolayısıyla toprağa düşen her damla suya sahip çıkmalıyız ve hem bireysel hem toplum  hem de kurumsal olarak bu gibi acil çağrılara daha duyarlı olmak zorundayız.