Şans ve kısmeti anlamak ve gelecekte olacakları bilmek maksadıyla; kahve telvesi bazı taşlarla ve oyun kâğıtları gibi malzemelerle kendine has anlamlar çıkartmaya fal denir. Son zamanlarda Kırşehir’de falcılık ve bakıcılık yaygın bir şekilde bazı uyanık insanların geçim kaynağı olmuş durumunda.

Şans ve kısmeti anlamak ve gelecekte olacakları bilmek maksadıyla; kahve telvesi bazı taşlarla ve oyun kâğıtları gibi malzemelerle kendine has anlamlar çıkartmaya fal denir.
Son zamanlarda Kırşehir’de falcılık ve bakıcılık yaygın bir şekilde bazı uyanık insanların geçim kaynağı olmuş durumunda.
Ümitsizliğe kapılmış insanların duygularını suiistimal eden kimselerin faaliyetlerine engel olacak bir kurum yok mu?
Yasaların bu gibi faaliyetlere karşı bir yaptırımı yok mu?
İslam dininin dejenere edilmesinin ve tartışılma durumuna kadar getirilmesine bu gibi faaliyetlerin hiç mi rolü yo?
Bazı din hocası ve imam kisvesi adı altında uyanık ve kurnaz insanların, gerek duygu sömürüsü, gerek çıkar sağlamak maksadıyla insanların bazen hayatlarında bile olumsuz gelişmelere vesile olmak, dinin kabulleneceği bir durum değildir.
Dünyaca İslam âleminin bilim adamı gösterilen Yaşar Nuri Öztürk hocanın konuşmaları ve yayınlarının önünün kesilmesi ve sosyete hocası olarak lanse edilen kimsenin bilgisine ve ilmine saygı göstermeyen kimselerin, acaba tekerine çomak sokulduğunun inancındandır.
Kırşehir Emniyeti’nin biraz da bu konu üstüne eğilmesini, toplum olarak herkes istiyor.
Kırşehir Emniyet Müdürlüğü’nün hiç bu konularda bir çalışma var mı? Böyle insanların dini duygularını kullanan sahtekârlarla ilgili işlem yaptığını duydunuz mu?
Meydanı böyle boş bularak, sırf insanların inancını kullanarak para kazananlara kim dur diyecek? Kırşehir Emniyeti bu konuda artık bir şeyler yapması ve bu din bezirganlarına karşı bir şeyler yapması gerektiğinin zamanı gelmiş, geçiyor bile…
Cin çıkarmak, ruh çağırmak gaipten bilmek gelecekten haberdar olmak, büyü yapmak gibi yetenekler, Peygamberlere bile verilmemiştir. Kültürel bir gelenek olarak tanıtılan faaliyetleri icra eden kimselerin kapılarında, oylarımızla seçip meclise gönderdiğimiz bazı vekillerinde sıraya girdiklerini ve falcı şahısların elini, eteğini öpen insanlar gördük.
İnsanlar hastalıkları için değişik bitkilerde şifa aramıştır. Yapılan arkeolojik kazılarda çıkan deliller bu araştırmaların bin yıllarca yapıldığını gösteriyor. Zamanımızda da bazı ilaçların bitkilerde yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bir kısmında başarı elde edilmiştir. Fakat bu yüzde yüz diyemeyiz.
Bir çok ilacın tedavide yardımcı olduğu şüphesiz gerçektir. Bünye zaten aldığı gıdalarla kendisini tedavi edecek değişik vitaminleri alır, dışarıdan verilen ilaçlar bir nevi takviye niteliğindedir. Tıp böyle söylüyor, tıp söylüyorsa doğruluk derecesi mutlaka fazladır.
Zamanımızda yıllarca önce başlayan araştırmaların neticesi henüz alınmış değildir. Bazı araştırmaların çok uzun sürdüğünü ve hatta yüz yıllar alabileceğini söylüyor laborantlar. Bazı şarlatanlar insanların zaaflarından ve ümitsizliğinden istifade ederek, nasıl dolandırıldıklarını defalarca şahit olmuşuzdur.
Son teknoloji harikası TV kanallarına kapağı atan bazı uyanıklar, ellerine aldıkları bir kavanozda ne sırlar ve her derde deva olduğunu söyleyerek, çaresiz kalmış insanları dolandırmaya alenen devam ediyor.
Düşüne biliyor musunuz, uyduda dünyanın yarısının izlediği kanallarda masanın başına oturmuş, bir de hekim gömleği giymiş, yanına da hemşire ayağında bir kadın almış basıyor yaygarayı. Tedavi etmediği hastalık yok!
Bunları denetleyen kontrol eden kimse yok mu?
Adam on kilo balı beş liraya satıyor, “bu nasıl oluyor?” diyen yok.
Balı kimin yaptığı belli değil, arı bu balı görse herhalde intihar ederdi hasedinden. (Bu şahıs hazine arazisini pazarlarken polis tarafında yakalandı)
İnsanlar neden hemcinslerini kandırmaya çalışır acaba?
Belki imkânsızlıklar insanların daha kolay para kazanma yolları aramaya itiyor olmalı.
Adam kekik satar veya ıhlamur satar gider dağda ormanda ot çiçek toplar, yani bir zaman ve emek sarf eder, bunun sahtekârlığı olmaz hatta bazılarını da tebrik etmek lazım.
Peki, dua satana, yani muska satana ne demeli?
Haydi alana ne demeli?
Madem bu ayetler Kuran’da yazılıyor al bir Kur’an bul derdine şifa.
Adam koymuş masanın üstüne değişik üç köseli bir sürü muska her derde deva! Avazı çıktığı kadar bağırıyor. Borçtan kurtulmak mı istiyorsun “bilmem şu ayeti al kurtul!” Çalışıp terlemeye ne gerek var! Yap milyonlarca borç, al on iki liraya bir muska, daya sırtını cami duvarına, yap keyfini!
Eh buna da inanan vardır. Eğer bu muskayla borçtan kurtulmak ümidine kapılanlar varsa vay halimize.
Kadın telefon ediyor, “Hocam ben Peygamberi rüyamda görmek istiyorum, ne yapmak lazım?”
Hocanın hazır ayeti var hemen al ve uykuya yat!
Yine bir telefon “hocam benim çocuğum uyumuyor!” Hocanın ona da bir cevabı var, “şu ayeti veriyorum, yanında da promosyon olarak yedek bir ayet daha gönderiyorum hayırlı olsun.”
Gözlerimizin önünde cereyan eden konuşmalar bunlar.
Hani bir RTÜK’ümüz vardı bunları duymuyor mu?
Hani din yorumcuları, yoksa onların önümü kesilecek kaygısı yatıyor, neden çıkıp da iki kelime edemiyorlar, çıkarlarımı kesişiyor?
Adam dergâh kurmuş, müritlerini salmış piyasaya şu tarihte muz yalama seansı var özel davetiye dağıtıyor. Bu nasıl dindir, bu nasıl İslamlıktır,hiç mi duyan ve halkı uyandıran yok!
Bir mehdi çıkmış doğrumu değil mi, etrafına hayli melek yapılı huri kızları toplamış, hani eğlenceli de olmuyor değil yani! Kimseye de pek zararı da yok, zaman zaman bende seyrediyorum ve streste atmıyor değilim. Yararlı yayınlarda yok değil. Ara sıra Ankara’nın bağlarını topluca okuyup oynuyorlar, hem kendileri, hem de seyredenleri eğlendiriyorlar. Bazen de tebrik etmemek elden değil, hiç olmazsa gözlerin ve gönüllerin pasını alıyor.
Gecelerimizi aydınlatan kediciklerde teşekkür borcumuzu unutmayalım. Ya öbürlerine ne demeli!
İnsanların daha iyi yaşam ve imkânlar aramasının, bazı arayışlara başvurması kadar doğal başka bir şey düşünülemez. Fakat bu zaaflardan yararlanmak isteyenlerde haliyle olacaktır. Fakat bu insanları, sahtekârlardan korumak sosyal hukuk devletine düşer, yasalar ve kanunlarla dolandırıcılara karşı mücadele etmek, her dindarın ve din adamlarının görevi olması lazımken, devletinde önlem alması gerekmez mi.
Eğer gerçekten dualarla her problem halloluyorsa bunu hükümet satsın, hem getirisi güzel hem de güvenilir ve garantili elden temin eder ihtiyacı olan.
Haydi, hayırlısı, nelere kaldık?
Tanrım insanlara acı, herkesin aklının ipini kendi eline ver, ipinin başkasının eline verilen akıldan hayır gelmez.