Sahamızda oynadığımız Uşakspor maçından 3-0 galip ayrılarak ilk galibiyetimizi almış, şeytanın bacağını kırmıştık. Kırdım ama şeytanın kemikleri sağlam çıktı ve çok çabuk kaynadı.

Bu maçtan sonra oynadığımız 2 maçta kolay gibi görünüyordu ama evdeki hesap çarsıya uymadı.

Alt sıralarda olan iki takımdan Balıkesirspor’a 1-0 yenildik. Bu deplasman maçıydı ve “olabilir” dedik ama peşinden sahamızda oynadığımız lig sonuncusu Pazarspor’un elinden zor kurtulduk. 2-1 yenik durumdayken uzatma dakikalarında bulduğumuz golle ancak beraberliği kurtarabildik.

İşte bu sonuç bizim adımıza çok talihsiz oldu.

Bu maçtan sonra seyirciler yönetim ve teknik kadroyu istifaya davet etmişler. Bununla ilgili Başkan Çağatay Han Torun’un açıklamalarını okudum. Teknik ekip ve sporcularla yaptıkları toplantıda çok ciddi anlamda onları uyarmışlar. Açıklamaların tamamına, alınacak önlemler konusunda söylediklerinin hepsine katılıyorum. Ancak teknik direktör konusunda biraz kafam karışık. Bu arkadaş Sinan’ın yardımcısıydı. Kendisini tanımıyorum. Ama daha önce bu konuda bir deneyimi olduğunu zannetmiyorum. Sinan’dan sonra onunla yola devam etmek ne kadar doğru ve akılcı bilemiyorum.

Yapılan transferlere gelince;

İyidir kötüdür bilemem ama yapılan olumsuz eleştirilere katılmıyorum. Hangi yönetim yaptığı transferleri “kötü olsun” diye yapar ki. Çok iyi sporcular alabilmek için önce cebin dolu olacak. Kulübün maddi durumu çok iyi de, iyi sporcular almadılar mı?

Elbette onlarda iyi olmasını isterler ama bu işler parasız yürümüyor. Ancak şunu da belirteyim. Daha önce söylediğim konu, transfer politikamızı iyi belirlememiz gerekir.

Bir sezon sonraki alacağımız sporcuları belirlemek için izleme ekibini kurmamız şart. İkincisi yine tekrar olacak ama olmazsa olamaz bir konu benim için. Altyapı, altyapı, altyapı…

Öyle akademi liglerine filan katılmak değildir altyapı. Bunu burada anlatmam uzun sürer. Bizim geleceğimiz kendi öz çocuklarımızda. Ben 2 yıldır yapmaya çalıştığım bu konuda yönetimlerde bir destek bulamadım. Bu zaman zarfında gerçekten geleceğimizi oluşturabilecek potansiyelde. Çocuklarımızın odluğunu gördüm. Yurtdışında olduğumdan şu anda altyapı çalışmaları var mı, varsa ne aşamada bilemiyorum.

Son olarak sunu belirteyim. Hemen isyan edip, yönetime, Teknik ekibe ve sporculara cephe almayalım. Kenetlenirsek, bir olursak bu isin üstesinden gelebiliriz.

***

Kırşehir’de Futbol Hakemliği

Geçmişte yıllarca bu işin içinde bulundum. Profesyonel liglerde hakemlik, gözlemcilik, İl Hakem Kurulu Başkanlığı yaptım. Hakemlikte en üst düzeyde olabilmek olanağını yakaladım. Ancak ilimize hizmet etmek düşüncesiyle çağrıldığım Ankara’ya gitmediğim için bu şansı kaçırdım. Bunu hakem camiası iyi bilir. Bunları kendimi övmek için anlatmıyorum. O zaman ki durumun iyi olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak bazı yanlış giden konulardan dolayı yukarıda bahsettiğim konuları bir kalemde silip attım.

O dönemlerde profesyonel liglerdeki hakemlik konumumuz çok iyiydi. Atletik sınavlar, eğitim ve kritik çalışmaları her hafta yapılırdı. Son yıllarda bu konularda neler yapılıyor, hakemlerimizin durum nedir, klasmanlarda kaç hakemimiz var? Onları eğitecek yol, gösterecek konumda kimler var bilemiyorum. Çünkü ben yıllar önce elimi çektim. Gerçekten merak ettiğim için ve eski hakemlerimizden Kemalettin Bozdağ’ın kendi ilinde yaptığı çalışmaları takip ettiğim için bu konuyu kaleme aldım.

Umarım çok daha iyi durumdadırlar. Ama ben öyle bir ışık göremiyorum. Yanılmayı çok istiyorum.

***

Ben bunları kaleme aldığımda Fethiyespor maçı oynanmamıştı. Bu maçı da merakla bekliyordum ve telefonla takip ediyordum. 2-1 öne geçtiğimizi görünce umutlanmıştım. Ancak bu kez uzatmalarda yediğimiz golle yine boynumuz bükük kaldı. Beraberlik bile bu deplasmanda çok iyi olacaktı. Ancak bir kez daha canınız sağ olsun demek durumundayız.

Bir an önce düze çıktığımız günleri yakalamak umuduyla diğer maçlara odaklanalım.

***

3600 Sorunu

Bu konuyu daha yazmıştım ama tekrar belirtmek istedim. Yıllardan beri kanayan bir yara. Secim önceleri hep kesin söz verilir ama bir türlü hayata geçirilemez bu konu.

En son Meclis tatile girmeden yine ağzımıza bir kaşık bal çaldılar ve konuyu Ekim ayında çözeceklerine dair söz verdiler.

Ekim ayinin ortalarına geldik ama bu konu Meclis’te hiç gündeme gelmedi. Daha Ekim bitmedi dediğinizi duyuyor gibiyim. Ama biz yılların geride kaldığını da çok iyi biliyoruz.

Demek istediğim, bizimle alay etmeyin veriyorsanız verin ya da gündemden bu konuyu kaldıralım. Biz de rahatlayalım siz de sayın ballı maaşlı milletvekilleri. Sevgiyle kalın.