28 Kasım 2024 sabahı Kırşehir’in Tabiat Parkı’ndaki gözetleme kulesinde sabaha karşı intihar eden Karahıdırlı Resim Öğretmeni Ömer Şahin sadece Kırşehir’de değil ülke genelinde de gündem oldu.

“Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır.” Diyen Ömer’i tanıdığım için bu yazıyı ağlayarak yazdığımı belirtmek isterim. Çünkü o, yaşaması, yaşatılması, çok iyi avantajlara sahip olması gereken değerli ve yetenekli, sanat kabiliyeti olan bir gencimizdi.

 O, aslında eşimin arkadaşı, köylüsü idi ve onunla ilk kez üniversite zamanında karşılaşmıştım. Onu varoluşsal roman türlerindeki baş karakterlere benzetmiştim. Hayatı sorgularken her türlü dayatmaya derinden karşı çıktığını hissetmiştim. Geometrik şekillerle yaptığı bir resminde “kübizim akımını” uyguladığını dile getirmiştim. O da anlaşılmış olmanın heyecanı ile ilk kez resmindeki akımın birinin anladığını söylemişti. Ben de ona: “ edebiyat okuyan herkes bu akımın geometrik şekilleri esas aldığını, akımın ilk kez resimde ortaya çıktığını bilir.” demiştim ve Ömer de bana şöyle cevap vermişti: “ Hayır, o öyle değil, okuduğu halde bilmeyen bir sürü insan var.”Sonra, “farkında olunmamak, anlaşılmamak” ile ilgili can sıkıcı bir konu hayattaki gerçekliğin acı bir noktasına değindiğinden susmuştuk. Şimdi bu konunun( anlaşılmak) ne kadar önemli olduğunu derinden hissediyorum. Ayrıca sanata yetenekli olan insanların hayatın acı gerçeklerinin bir sonucu olarak kendini yeteneği ile olması gerektiği gibi ifade edemeyişini çok iyi anlıyorum. Çünkü Ömer, arkadaşımız Ömer de ülkemizdeki pek çok genç gibi sistemin ayıp ettiği, yazık ettiği çok değerli insanlarındandır. Yaptığı resimlerdeki metaforlar bunun en büyük kanıtıdır. Sadece yaptığı resimlerden hareketle alanı konusunda ve alanı dışında geniş bir bilgi ve kültürel birikime sahiptir. Bu öyle bir derecededir ki sistemin sınavla içine dahil ettiklerine kıyasla ileri seviyededir.

 Ömer hakkındaki ilk izlenimim varoluşsal tavır içindedir.( Bu dünya dayatmalı sistemlerinden dolayı özgürlüğe yer bırakmaz. Kendini gerçekleştirme noktasında özgürlüğü elinden alınan birey ister istemez mutlu olamadığı için bu dünyadan kopuşa gider. Dünya ona göre absürt ve anlamsız bir hal alır.) Ocak 2023’te “Kişinin yaptığı hiçbir hareket sonuçsuz kalmayacak ve kişinin yazgısının belirlenmesinde bir neden oluşturacaktır. Hiçbir neden herhangi bir sonuç yaratmadan yok olup gitmez.” Yazısı ile sosyal medyasında paylaştığı, pek çok din ve inançtan alıntılar yaptığı resim bu karakterinin ve tavrının en dikkate değer örneklerindendir. Ömer bu resimle dünyayı eleştirirken gezegenler içinde “en fotojenik, kusursuz” diye bilinen, en görünür olan “Satürn” gezenine özlem duyar. Resmin sol üst köşesinde görünürlük bilgisinden hareketle bu gezegen görünür. Aynı zamanda halkaları ortada yer alan insan, melek, ölüm meleği karışımı olan tasvirin başlığının yakaları Satürn’ün halkaları ile yansıma, benzerlik halindedir. Tasvirin önündeki kitabın boş olması hayatın boş ve anlamsız olduğunun altını çizer ve bu tasvir Şira Yıldızı üzerinde oturur. Bir nevi Şira sistemi kendi istedikleri düzeni oluşturmaya çalışanları, özgürce var olmaya çalışan insanları mutsuzluğa itenleri temsil eder. Tesbih Müslümanlığı, tesbihin imamesi ise haç şeklinde olduğundan Hristiyanlığı temsil eder. Tasvirdeki karakterin alnında, epifiz bezinde yanan mum motifi vardır. Bu düşünmeyi ve aklı aynı zamanda insanların düşünmesi gerektiği dileğini temsil eder. Düşünen tarafta göz açıldığıyla kalmaz göz yere düşer. Düşünmeyen, düşünmenin yansımadığı taraf ise uyuma halindedir. Arka fonda güneş ve onun önünde kelebek kanatlı fil kulağı görür gibi oluruz. Zannediyorum burada fil Ömer’in sevdiği bir hayvandır. Çünkü fil hafızası güçlü, vefalı bir hayvandır. Kulakları birbirinin tersi ve kapandığını düşündüğümüzde birbirine denk gelecek benek ya da kara delik diyebileceğimiz toplamda on noktadan oluşur. Ben bu noktaların da Satürn gezegeni uydularına gönderme yaptığını düşünmekteyim. Çünkü bilim adamları Titus uydusunun bilgi konusunda çok şey sakladığını düşünmektedirler. O noktaların Titus, Cassalini uyduları olma ihtimali yüksektir. Ayrıca Cassalini teleskopu Satürn gezegenini keşfetme noktasında soğuk gezegen Satürn’ e ölüm yolculuğu yapmıştır. Sanki Ömer burada Satürn’e ulaşmaya çalışan Cassalini gibidir. Tasvirin boyun kısmını belirgin ve halkalar halinde çizmesi kendini maalesef ipten yaptığı halka ile hayattan koparması ile örtüşmektedir.

Watsap profilinde yazan “temet nosce” İtalyanca’da “ kendini tanı” demektir. Matrix adlı filmde kahinin kapısında yazmaktadır. Yani Ömer bu filmden etkilenmiştir. Sisteme olan farkındalığı ile bu filmi özdeşleştirmiştir. Neden- sonuç ilişkisi içinde kast ettiği hareket olan ölüm ile bu sistemden çıkmak istemiştir.

 Ben ise bu resmine ölümünden sonra denk gelmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Ömer arkadaşım gibi gençleri hayattan koparan sistemin acı ve acımasız gerçeklerini kınıyorum. Çok ama çok üzgünüm. Başta anne ve babasına, Karahıdır Köyü’ne ve ülkemizdeki hakkı yenen, anlaşılmayan gençlere ne diyeceğimi bilemiyorum.

Ömer’i anlıyorum. İntihar olayı babaannemden dolayı üzerimde derin bir iz bıraktığından ayrıca daha derinden hissettiğimi ve üzüldüğümü hissediyorum. Hareketi katlanılır derecede olmasa da saygı duymak ve anlamak gerektiğini düşünüyorum. Kast ettiği sonuçların bir ucundan tutmayı kendime bir yağmur damlası etkisinde de olsa görev sayıyorum. Elimden geldiğince ve imkanım oldukça Ömer için önemli olan metafor ve anlatımları ben de yazılarımda kullanmaya çalışarak onu yaşatmaya çalışacağım.

Mükemmel huzur ve mutluluk Ömer ile birlikte olsun. Geride bıraktığı resimlerle çok yaşasın.