Beş teğmen hakkında ordudan atılma kararı çıktı. Çünkü teğmenler resmi tören sonrası kendi aralarında geleneksel kılıç çattılar. Şu yemini ettiler:

“ Ant içeriz ki; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır.

Bizler Türk İstikbalinin evlatlarıyız! Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz!

Ne Mutlu Türk’üm diyene!”

 Ardından “ Hep birlikte Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” Diye haykırdılar. Bunun sonucu olarak da ordudan atıldılar.

 Şaşırdık mı? Hayır. Türkiye Cumhuriyeti tarihi maalesef bu tarz hakiki gerçekliği ile ters düşen  kararlara alışkındır. Hakimiyeti eline geçirenler ideolojileri, korkuları, belki de kendilerinden istenilenlerden dolayı bu ülkede sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacak köklü değerlere “iktidar sürelerince” yok sayma, etkisizleştirme yolana gidebilirler. Çoğu zaman da gitmişlerdir. İktidar süreleri biter bitmez de unutulurlar. Bu ülkede unutulmayacak, sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacak tek isim Mustafa Kemal Atatürk ve onun en büyük mirası olan Cumhuriyet’tir.

Çanakkale’de destan yazan Atatürk’tür. Ülkesini çağdaş anlamda yaptığı devrimler ve inkılaplarla ileriye taşıyan Atatürk’tür. Okullarda şu anki Türkiye yüzyılında temizlik görevlisinden tasarruf yapılmışken Atatürk eğitim sistemini eğitimin babası olarak bilinen “john Dewey’e  düzenlettirendir. Bir ülkenin kalkınabilmesi için kadının sisteme dahil olmasının dünyada yolunu ilk açandır. Zamanın halifeleri ülkesindeki yerel vatandaşlardan bazılarını camiye sokmaz iken, Tanrı ile kulu arasına girerken Atatürk hor görülen tüm yerel vatandaşlarına getirdiği Cumhuriyet rejimi ile “camiye de girebilirsin, imam da olabilirsin hatta cumhurbaşkanı da olabilirsin diyendir.  Atatürk yerel vatandaşına değer veren ilk devlet lideridir. Dini kullanarak ceplerini dolduranların da ülkeyi dini kullanarak kötü duruma düşürenlerin karşısındadır. Oturunca ayağı yere değen kız çocuklarını evlendiren zihniyetin karşısındadır.

  Yani bu ve bunlar gibi çok fazla sebep Atatürk dışındakilerin Atatürk gibi anılmasının da örnek alınmasını da imkansızlaştırır. Bu gün yediden yetmişe ve kitleler halinde hiçbir devlet lideri Atatürk gibi anılmaz. Düzenli olarak ne ölümleri hatırlanır ne de kendileri. Ayrıca bu karar dolaylı olarak teğmenlerle beraber Atatürk’ü seven halkı Atatürk’ü sevdikleri için suçlamaktır. Atatürk’ü seven halkı korkutmayı amaçlamaktadır. Halk dediğin ise sistemin en önemli parçasıdır. Dünyadaki bütün halklar hükümetlerinden büyüktür. Hükümetler ise halklarına hizmet etsinler diye sistemin başına getirilir. Hiçbir halk olmazsa olmaz değerleri yok sayılsın diye, adaletsiz kararlar verilsin diye demokrasi gücünü kullanmamıştır.

 Atatürk, dünyanın örnek aldığı, saygı duyduğu liderdir. Bu vatan uğruna ölenlere de şehitler denir. Bu vatan şehitlerle doludur. Şehitleri ile bağımsız olmuştur. Bu sebeple bağımsızlığı da Cumhuriyet rejimi de kutsaldır. Laikliği ile dini korur. Dini kullanmaya çalışanları önlemeye çalışır. Şehitlerle dolu olduğundan bütündür. Bölünemez. Halkı teğmenleri gibi Atatürk’ü sever ve bu suça ortaktır ( Atatürk’e bağlılık ve onun askeri olmak bu karara göre suç olduğundan) fakat ses çıkarmaz. Zamanın liderini unutmak için zamanının liderinin vaktini tamamlamasını bekler çünkü halk olarak kendisinin oy vererek lider yaptığından büyük olduğunu bilir. Olgunlukla karşılar daima. Diğer taraftan bu büyüklüğü halkına zaten Atatürk vermiştir. Halk şaşırır içinden ya da dışından: “ Teğmenler Bağımsızlığı, bölünmezliği, namusu, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyamaya ant içmişler. Atatürk’e de bağlılar.  Allah Allah hayır olsun, bu suç mu şimdi? “Üstelik son darbe girişimini de Atatürk’ü seven ve örnek alanlar söylemişlerdi.  Bu söyleyenler de son darbe girişimi yapanlar tarafından “Ergenekon Davası “ adı altında ordudan atılmışlardı. Gördük ki darbe girişiminin malum lideri de İncil’den parçalar ile gömüldü.

Bir doktorun Hipokrat yemini vardır, Türk askerinin de kılıçlı yemini… Öyle bir kılıçlı yemin geleneği ki bir çok halk hikayesinde bile vardır. Tuhaf olan aslında diyanet işleri başkanının kılıçla verdiği pozlardır.

 Tekrar edelim şimdi: “ Laik Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün izinden ayrılmasın. Bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü ile sonsuza dek yaşasın.”

 Halk: “Ey Hakim Bey, halkı olarak Atatürk’ü seviyoruz. İlelebet bu sevme ve ona bağlılık suçunu sonsuzluğa gururla taşıyacağımızdan şüpheniz olmasın.”