OLAYLAR ve GERÇEKLER Türk milliyetçilik hareketinde Kırşehir önemli bir yere sahiptir 3 Mayıs “Türkçülük Günü”, “Türkçülük Bayramı”, “Türkçüler Günü”, “Türkçüler Bayramı” adlarıyla kutlanagelmiştir. Cumhuriyet dönemi milliyetçilik mücadelesinin önde gelen isimlerinden, ülkücü gençliğin “Bozkurtların Ölümü”, “Bozkurtlar Diriliyor” adlı eserlerini okuyarak bilinçlendiği Nihal Atsız ile kader mahkûmlarının şarkısı olan “Aldırma gönül, aldırma” şiirinin de sahibi öykücü, şair, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali arasındaki hakaret dâvasında Atsız taraftarlarının alanlara çıktığı günün yıldönümü olarak kutlanır; ancak ne zaman “gün”, ya da “bayram” olduğu belli değildir.

OLAYLAR ve GERÇEKLER

Türk milliyetçilik hareketinde Kırşehir önemli bir yere sahiptir

3 Mayıs “Türkçülük Günü”, “Türkçülük Bayramı”, “Türkçüler Günü”, “Türkçüler Bayramı” adlarıyla kutlanagelmiştir. Cumhuriyet dönemi milliyetçilik mücadelesinin önde gelen isimlerinden, ülkücü gençliğin “Bozkurtların Ölümü”, “Bozkurtlar Diriliyor” adlı eserlerini okuyarak bilinçlendiği Nihal Atsız ile kader mahkûmlarının şarkısı olan “Aldırma gönül, aldırma” şiirinin de sahibi öykücü, şair, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali arasındaki hakaret dâvasında Atsız taraftarlarının alanlara çıktığı günün yıldönümü olarak kutlanır; ancak ne zaman “gün”, ya da “bayram” olduğu belli değildir.
Türk milliyetçilik hareketinde, özellikle siyasal milliyetçilik tarihinde Kırşehir ve Kırşehirliler önemli roller oynamış ve kilometre taşları olmuştur.
1946-1950 döneminde CHP'den Kırşehir milletvekilliği yapan, eğitim, toplumbilim, pedagoji, sanat gibi birçok dalda çok yönlü düşünce adamı ve yazar, Cumhuriyet tarihimizin ilk rektörü, Mucur'un Baltacıoğulları ailesinden İbrahim Ethem Bey'in oğlu Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu'na bir konferansı sırasında komünistlerin yaptıkları küstahça hareketler Türk milliyetçilerini şahlandırmıştı.
Türkçülük tarihinin Ziya Gökalp ve Dr. Rıza Nur'dan sonra en güçlü temsilcisi olan Nihal Atsız çıkardığı “Orhun” dergisinde komünistlerin küstahlıklarını ele alarak Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na hitaben yazdığı açık mektuplarla milliyetçilik bayrağını açmış, onun 3 Mayıs 1944 olaylarına ve “Irkçılık-Turancılık Dâvası”na yol açan bu hareketi sonunda Alparslan Türkeş sahneye çıkmıştır.
Bundan onaltı yıl sonra kader Alparslan Türkeş'i bir askerî ihtilâl hareketinde kendisi gibi kurmay subay olan bir Kırşehirli ile yan yana getirmiştir.
Kırşehir'i il olduktan otuz yıl sonra siyasî hınçla lâğvederek ilçe haline getiren Demokrat Parti iktidarına karşı 27 Mayıs 1960 ihtilâlinde Mucurlu Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı İstanbul'da ihtilâli gerçekleştirir ve onun bizzat kaleme aldığı ilk bildiri kısa dalga İstanbul Radyosu'ndan İstanbullulara duyurulurken Ankara'da da Kurmay Albay Alparslan Türkeş uzun dalga Ankara Radyosu'ndan Türk Milletine ihtilâlcilerin ilk bildirisini okumuştur.
1955 yılından başlayarak 27 Mayıs darbesini hazırlayan ordu içindeki gizli "Atatürkçüler Cemiyeti" örgütünün üyesi olan ve bu örgütün İstanbul ayağında görev alan Orhan Erkanlı
ihtilâlden sonra Millî Birlik Komitesi'nin genel sekreterliğine getirilmiş, 1961'de Demokrat Parti iktidarının ve yandaşlarının yargılandığı Yassıada Mahkemeleri'nin kurulmasında ve çalıştırılmasında etkin rol oynamıştır.

MİLLİYETÇİ HAREKET'İN ATASI BÖLÜKBAŞI'DIR

27 Mayıs ihtilâlinden altı ay sonra kader onlara yine aynı oyunu oynamış, iki asker arkadaş ihtilâlcilerin oluşturduğu Millî Birlik Komitesi'nin parçalanmasıyla emekliye sevkedilip tasfiye edilen ondört subay arasında Meksika ve Hindistan'a sürgün edilmişlerdir.
Alparslan Türkeş ve Orhan Erkanlı birkaç yıl sonra yurda dönerek aynı zamanda siyasete atılmışlar, Orhan Erkanlı'nın Cumhuriyet Halk Partisi'nde yer almasına karşı Alparslan Türkeş de Orhan Erkanlı'nın hemşehrisi Osman Bölükbaşı'nın kurduğu ve genel başkanı olduğu, tabanını Kırşehirlilerin oluşturduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne girmiştir.
Tuğrul Türkeş'in terkedip Adalet ve Kalkınma Partisi'ne girdikten sonra “babamın partisi” diye söz ettiği Milliyetçi Hareket Partisi aslında kurucusu ve ilk genel başkanı Osman Bölükbaşı'nın şahsında onun uğruna ilçeliğe düşürülerek cezalandırılan Kırşehirlilerin partisi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'dir, yani Tuğrul Türkeş'in babasının partisi değildir.
Alparslan Türkeş “Dokuz Işık” diye nitelendirdiği ilkeler çerçevesinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ni adını değiştirip yeniden örgütleyerek milliyetçiliği Türk siyasî tarihine sokmuş, böylece Osman Bölükbaşı'nın partisinin temelleri üzerinde ilk milliyetçi parti vücut bulmuştur.
Kaderin yine bir cilvesi olarak Alparslan Türkeş 1995 yılı Mart ayının sonunda MHP'nin güdümündeki Kırşehir Belediyesi'ni ziyaret etmesinden birkaç gün önce 28 Mart 2005 günü Orhan Erkanlı hayata veda etmiş, iki ihtilâlcinin arkadaşlığı ahirete intikal etmişti.
Türk milliyetçilerinin “Dokuz Işık” doktrininden sonra milliyetçilik felsefesi olarak benimsediği “Türk-İslâm Felsefesi” de yine Kırşehirli olan büyük sosyolog Prof. Dr. Erol Güngör tarafından ortaya konulmuştur.
12 Eylûl darbesinden önce Erol Güngör başyazarlığını yaptığı gazetelerde ve dergilerde kaleme aldığı makaleler ve çıkardığı kitaplarla milliyetçilik hareketinin siyasî yelpazede yerleşip kökleşmesi ve gelişmesi açısından önemli rol oynamıştır.
Görüldüğü gibi İsmail Hakkı Baltacıoğlu ile başlayan süreçte Orhan Erkanlı, Osman Bölükbaşı, Erol Güngör kilometre taşları olmuşlar, milliyetçilik hareketi bu Kırşehirlilerin omuzlarında günümüze ulaşmıştır.

TÜRKEŞ MHP'NİN FELSEFESİNİ ANLATIYOR

Alparslan Türkeş MHP'nin felsefesini 27. kuruluş yıldönümünde şöyle özetlemişti:
“MP köleliğe, uşaklığa, Türkiye'yi başkalarının kölesi ve sömürgesi durumuna getirmek isteyen komünizm gibi yabancı ideolojilere düşmandır.
“MHP Türk milliyetçiliğini kendi siyasî felsefesinin esası kabul etmiştir. Türk milliyetçiliği Türk Milletini meydana getiren bütün kişilerin haklarını korumak ve onların şerefli insanlar olarak yaşamasını sağlamak gayesini güder. Türk milliyetçiliği Türkler'in ne kendi aralarında birbirleri tarafından haklarının çiğnenmesine ve sömürülmesine razı olur, ne de yabancıların sömürmelerine ve tutsak etmelerine göz yumabilir. MHP büyük Türkiye'yi en kısa zamanda, en kısa yoldan her engeli aşarak kurmak isteyenlerin partisidir.
“MHP vicdanı kara politikacıların entrika ve fesatlarına karşı korkusuz mücadele eden bir partidir. Gerek komünistler ve azınlık ırkçıları tarafından ve gerekse bunları koruyan ve iş birliği yapan siyasetçiler tarafından yöneltilen iftiralardan endişesi yoktur. Kızıl faşistlerin maskelerini her zaman düşüreceğiz.”
MHP düşmanlığı hakkında da Alparslan Türkeş şunları söylemişti:
“Türk Milletinin zararına olan her şeyin hakkından gelmeye, Türk Milletinin yararına olan her icraatı ortaya koymaya Türk milliyetçileri muktedirdir. Bu gerçeği gören iç ve dış düşmanlar bilmelidir ki milliyetçi hareketin iktidar olduğu bir Türkiye büyük devlet olacak, lider ülke olacaktır.”

“BIRAKIN KOMÜNİSTLERİ, ABD BİLE MHP'YE DÜŞMANDIR”

“İşte, MHP düşmanlığının ardında bu gerçek vardır. Bunun için milletimizin iç ve dış düşmanları MHP düşmanlığını birinci görev kabul etmektedirler. Artık ikinci Ergenekon'un demir dağlarını eritmeye başladık. Az gelişmişliği, adaletsizliği, fukaralığı, ekonomik bağlılığı, kültürel erozyonu, bağımsızlığımıza ve hürriyetlerimize kasteden düşmanların oyunlarını, birçok kimseye aşılamaz gibi görünen dağları eriterek kurtuluş yolunu açıyoruz. Nasıl Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş Velî'lerin, Hacı Bayram'ların iman ve birlik ateşi 13. yüzyılın dağlarını eritip büyük bir medeniyetin ateşini yakmışsa şimdi de MHP bayrağı altında onları örnek almış milyonlarca Türk milliyetçisi milletimizin aydınlık istikbali uğruna, hak, adalet, kalkınma, demokrasi uğruna bu günkü dağları eritmeye başlamışlardır.
“MHP milliyetçiliği, ahlâk ve maneviyatçılığı esas alan ülkücülükle yola çıkan, ilim ve tekniği hayata uygulayan bir siyasî anlayışın iktidarı olacaktır.”
MHP'ye düşman olanlar sadece Moskova'nın uşağı olan yerli komünistler değildi. Bırakınız artık tarihe karışmış olan Moskova komünistlerini bir tarafa, Amerikalılar bile MHP'ye düşmandırlar.

ABD'Lİ ALBAY: “MHP İKTİDAR OLURSA ABD YOK OLUR”

1977 seçimleri sonrasında Yeşilköy'den bir uçak ABD'ye uçmaya hazırlanıyordu. Uçakta Amerika'da tahsil görmüş bir profesörümüz ile bir ABD'li albay yan yana oturuyorlardı. Profesör sordu:
“- Albayım, bildiğim kadarı ile ABD komünizme karşıdır. Fakat siz bir gazete okuyorsunuz. Bu gazeteye Türkiye'de (Cumhuriyet gazetesini kastederek) 'Bâbıâli'nin Pravda'sı denildiğini bilmiyor musunuz?” (O günlerde Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin resmî organı olan “Pravda” dünyanın en büyük, en çok basılan günlük gazetelerinden biriydi. 1991'de Komünist Parti'nin kapanmasından hemen sonra eski çalışanları tarafından aynı adla tekrar kuruldu. Bugün Rusya'da “Pravda” adıyla iki ayrı gazete yayınlanmaktadır. Biri özel bir medya kuruluşuna bağlı olarak yayın yapıyor, diğeri Rusya Federasyonu Komünist Partisi'nin resmî yayın organıdır).
ABD'li albay gazeteyi bırakarak şöyle konuştu:
“- Türkiye'de komünizm bizim için bir tehlike değildir. Fakat Türk milliyetçileri 1977 seçimlerinde bir milyona yakın oy alırlar. Bu 1981'de iki, 1985'te üç milyon demektir. Böylece ya bir iktidarın kuyruğuna tutunurlar, ya da tek başlarına iktidar olurlar. İşte o zaman Türkiye'de ABD yok demektir. Bizim için en büyük tehlike Türk milliyetçileridir.”
Gerçekten Amerikalı albayın dediği çıkmış, Türk milliyetçileri siyasî arenada büyük bir güç haline gelmiştir. Ancak bu gün MHP'nin başına çöreklenen ve giderek partiyi küçültme, ülkücüleri sindirme politikası güden ekip ne yazık ki Amerika'nın ekmeğine yağ sürecek bir tutum içindedir.

BAHÇELİ'NİN HATALARINDAN KIRŞEHİR DE PAYINI ALDI

Onca yenilgiye rağmen MHP'nin başından gitmemekte direnen Devlet Bahçeli milliyetçilerin ayağına gelen cumhurbaşkanlığı ve üç defa başbakanlık fırsatını elinin tersiyle itmiştir. Kırşehirli Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu'nun da bakan olarak görev aldığı 57'nci koalisyon hükûmetinin ortağı iken kendi başına aldığı kararla hükûmetten ayrılarak ülkenin erken seçime gitmesine neden olmuş, sonunda AKP'ye iktidar yolunu açmıştır. 80 milletvekilliği kazandığı 7 Haziran 2015 seçimi sonrası anlaşılmaz tutumuyla yeni hükûmet kurulmasına yanaşmamış ve yeniden seçim yapılmasına yol açmıştır. Beş ay sonra yapılan 1 Kasım seçimlerinde ise büyük bir hezimete uğrarken milletvekilliklerinin yarısını, bu arada Kırşehir'de kazandığı bir milletvekilliğini de kaybederek 40 milletvekiliyle HDP'nin yarısı kadar milletvekili çıkarabilmiştir.
MHP'nin çekirdek kadrosundan eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in bir röportajda Devlet Bahçeli için söyledikleri düşündürücüdür:
“Devlet Bahçeli'nin sözlerinde ve davranışlarında mantık ölçüsü kaybolmuştur. Bahçeli MHP diye bir kurum bırakmadı. Âdeta MHP'yi yok etmeye çalışıyor. Bu partinin efsanevî kurucusu Alparslan Türkeş MYK'dan karar çıkarmak için akla karayı seçerdi. Şimdi öyle bir şey yok; ne MYK, ne Başkanlık Divanı, ne Merkez Disiplin Kurulu... Parti idaresi hiçbir işlevini yapamıyor, tek adam Bahçeli...”
“Türkçülük Günü”nde çizmeye çalıştığımız acı tablo karşısında milliyetçilerin düşünme zamanı çoktan gelmiştir. MHP yazısız konuşmayı bile beceremeyen bir kişinin eline kalmış, “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen iktidarın uydusu olmuştur. Siyasette böyle bir zihniyetin temsil ettiği Türk milliyetçiliği yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Osman Bölükbaşı kritik zamanlarda hiçbir şey yapamayanlar için “Basiretleri bağlanmış” derdi. Adnan Menderes'i de yaptığı hatalar için aynı şeyi söyleyerek uyarmış, fakat dinletememişti. Milliyetçilerin de basiretleri bağlanmışsa her şey nafile, artık yapacak bir şey kalmamış demektir akıntıya kapılıp gitmekten başka... Türk milliyetçiliği de elimizden giderse Amerika'nın uydusu olacağımız günler geldi demektir. Allah o günleri göstermesin.

ZAMAN TÜNELİ
60 YIL ÖNCE KIRŞEHİR
Hazırlayan: DURSUN YASTIMAN
Kaynak: KIRŞEHİR SESİ Gazetesi

Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı Cumhuriyetçi Millet Partisi'ne hizmet etmeyen memurların vazifelerine son veriyor

Cumhuriyetçi Millet Partisi'nin müfrit elemanlarının vazife aldığı şehrimiz Çiftçi Mallarını Koruma idaresinin bütün işlerinde partizan bir zihniyet hâkim bulunmakta ve bu partiye mensup olmayan vatandaşlara çeşitli baskı yapılmaktadır.
Bu meyanda bekçilik ve saire gibi vazifelere Cumhuriyetçi Millet Partisi'nde fiilen hizmet etmiş ve resmî vazifeleri sırasında da bu partiye hizmet edecek şahıslar tercih olunmakta ve bitaraf şekilde hizmet eden elemanların vazifelerine son verilmektedir.
Birkaç gün önce hiçbir sebep olmadığı halde Nizamettin ve Ali isimli iki bekçinin vazifelerine son verilmiştir. Çiftçi Mallarını Koruma Başkanı bu bekçilere “Siz Demokrat Partilisiniz. İki ay vazifede tuttum, bundan sonra tutamam” diyerek hakikî sebebi açıklamıştır.
Milletin alın teri ile kazandığı paralardan maaş alan memurları Cumhuriyetçi Millet Partisi'ne hizmet ettirmek isteyen ve vazifelerini tarafsız bir şekilde yapan memurları Demokrat Partili diye vazifeden atan Çiftçi Mallarını Koruma teşkilâtı Cumhuriyetçi Millet Partisi'nin “tarafsız idare”sine yeni bir misal teşkil etmektedir.

Hayvan yetiştirmek üzere yeni bir şirket kuruldu
Şehrimizde 50 hissedarın iştirak ettiği “Etlik ve Sütlük Hayvan Yetiştirme Şirketi” isimli bir şirket kurulmuştur. Beher hissedar şirkete 1000 lira ile iştirak etmektedir.
Müteşebbisler ilk toplantılarını yaparak idare heyetini seçmişlerdir. 50.000 lira sermaye ile işe başlayacak olan şirket fennî şekilde etlik ve sütlük hayvan besleyerek şehrimizde hayvancılığın inkişafına çalışacaktır.
Yeni teşebbüsün muvaffak olmasını diler, müteşebbislerini tebrik ederiz.

Nüfus kâtipliğine Şakir Yönlü tâyin edildi
Belediye seçimleri sırasında seçim kurulunda kullandığı oydan dolayı kendisine husumet besleyen ve “Belediye elimize geçtiği takdirde sana yapacağımızı biliriz” şeklinde daha önceden husumetlerini izhar eden Cumhuriyetçi Millet Partili Belediye Meclisi tarafından hiçbir sebep gösterilmeden kadrosu lâğvedilerek vazifesine son verilen ve kalabalık bir ailenin reisi olması hasebiyle üç-dört aydan beri sefil ve perişan olan Belediye eski tahsilât kâtibi Şakir Yönlü'nün inhilâl eden Nüfus kâtipliğine tâyin edildiğini haber aldık.
Malûm partizanların gadrine uğrayan Şakir Yönlü'ye geçmiş olsun der, yeni vazifesinde başarılar dileriz.
Komiser Fehmi Çağlayan vazifeye başladı
Şehrimiz Emniyet Komiserliği'ne tâyin olunan Fehmi Çağlayan vazifesine başlamıştır.
Sayın Fehmi Çağlayan'a hoş geldiniz der, muvaffakiyetler dileriz.

PTT Müdürlüğü'nde yeni bir nakil
Şehrimiz PTT Müdürlüğü muhaberat memurlarından Hüsnü Ünal'ın Yozgat PTT Müdürlüğü Başmemurluğu'na naklen tâyin olunduğunu memnuniyetle haber aldık.
Sayın hemşehrimizi terfiinden dolayı tebrik eder, muvaffakiyetler dileriz.

Bu köşedeki haber, yazı ve ilânlar 5-19 Mayıs - 2 Haziran 1956 tarihli gazetelerden alınmıştır.

KIRŞEHİR SESİ ● Haftalık Siyasî Gazete ● Fiatı: 10 Kuruş ● Sahibi: R. Esensoy ● Yazı İşlerini İdare Eden: Avukat Vahit Esensoy ● İdare Yeri: Atatürk Caddesi No. 68/2 - Kırşehir ● Basıldığı Yer: Kırşehir Basımevi