Eğitim sistemi en zor idare edilen ve çok dikkat ve temkinli davranılması gereken, toplum yaşamını A’dan Z’ye kadar ilgilendiren bir kurum. Ulusun bekası iyi eğitim alan gençlere bağlı.

Eğitim sistemi en zor idare edilen ve çok dikkat ve temkinli davranılması gereken, toplum yaşamını A’dan Z’ye kadar ilgilendiren bir kurum. Ulusun bekası iyi eğitim alan gençlere bağlı. Kırşehir’de geçtiğimiz günlerde yaşanılan ve kamuoyunun bilgisi olan taciz olaylarının eğitim kurumlarında yaşanır hale gelmesi eğitim sistemini de olumsuz etkiliyor.
Ne günler yaşıyoruz hayret!
Çocuklarımızı okula eğitim görsün, okuyup adam olsun diyoruz, şu yaşananlara bakıyoruz, endişelenmemek mümkün mü?
Her zaman suiistimallere açık ve cinsel tacizlerin olabileceği yerlerdir okullar. 'Neden böyle’ diye düşünenlerimiz vardır, herkes belli yaşlarda bu sistemin içinden geçerek geldi. Ben de ilkokuldan sonra altı senelik eğitimimi yatılı olarak gördüm. O zaman da karma sınıflarda kızlarla ders görürdük, o çağlarda bizler de aşklar ve maceralar yaşadık, hatta hocalar arasında bazı gönül ilişkilerine şahit olmuşuzdur. Gençliğin en ateşli zamanları okul çağlarıdır, ergenliğin zirveye tırmanması, heyecan ve merakın en ateşli zamanı, her türlü suçu gözünü kırpmadan işleme yaşları vesaire falan…
Erkek çocukların kadın hocalarına, kız çocukların erkek hocalarına âşık olduğunu hepimiz görmüşüzdür. Bunu normal karşılamak elbette mümkün değildir. Esasında karma okullarda eğitimcilerin psikolojik olarak hazır olması ve ara ara psikolojik destek alması lazım. Zaten bozuk ve verimsiz olan eğitim sisteminin, Karaman’da olan olaylara benzer çirkinliklerin olageldiği ve bundan sonra da olacağını herkes bilir. Hatta eğitimciler arasında da bazı gönül ilişkilerinin talebeler arasında referans olarak kabul görür olması gayet normal.
Son yıllarda özel dershanelerin ve özel eğitim veren okulların kontrolü hayli zor ve hatta imkânsız olduğu gibi kalite bakımından da tartışmaya açık bir durum. Gereksiz bilgiler talebeleri bıkkınlığa ittiği gibi aynı zamanda özel dershanelerde ders alma mecburiyeti aileleri ekonomik bakımından da zora sokuyor. Yeğenim olan bir hocadan dinledim, talebenin annesi okula kadar, hatta dershaneye girerek, ‘benim çocuğuma düşük not veremezsin, senin aylığını ben veriyorum’ diye tehdit ettiğini anlattı. Böyle bir eğitim sistemiyle yetiştirilen talebelerden nasıl bir verim beklenir yorum sizlerin.
Esasında en büyük sorun, her iktidara gelen hükümetin hedef aldığı ilk kurumun eğitim sistemi olması. Diğer ülkelerde de sorunlar vardır, fakat Türkiye gibi büyümeye ihtiyacı olan ve buna mecbur olan bir ülkenin, istikrarlı bir program izlemesi gerekir. Kalitesiz eğitim alan ve bilgisiz gençliği caddelere bırakmak her yönüyle ülkeyi etkileyecek olayların doğuşu olabilir. Her tahsilin sonunda devlet kapısına yaslanma bekleyişinden vazgeçirme yolları aranmalıdır. İktidardaki partinin devlet dairelerinde yandaşlara kadro kontenjanı, elbette rüşvet ve dayı arayışına iterken, toplum disiplini de büyük yaralar alır. Kalabalık sınıflarda her yıl artan talebe yoğunluğu, artan nüfus oranına göre daha fazla okul açma ihtiyacı doğurur. Nüfus planlamasında pek de başarılı olamayan ülkenin en üst yetkilisi çıkıp her konuşmasında illa ‘üç çocuk yapın’ derse bize de ‘daha önce hayata atılanlar nerede’ diye sorma hakkı doğar.
Yeni teknolojiye ayak uyduramayan eğitimciler, yeni teknolojik gelişmeleri takip edemezse talebeye nasıl ders aktaracağı soru işareti değil mi? Sınavlara giren örgencilerin başarı oranının % 15’i geçememesi verilen eğitimin aynası değil mi? Esasında öğrencileri, meslek eğitimi ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar başarı grafiği göz önünde tutularak geleceğe ve yeteneklerine göre yönlendirmek en sağlıklı olanıdır. Eğitimini tamamlayan elemanların istihdam sorununu çözmek devlete düşer. Kademeli olarak emekliye ayrılacak kimselerin yerine ayrılmadan, o görevi üstlenecek elemanın hazır olması gerekir. Böyle bir düzenleme ile suiistimallerin az da olsa önüne geçilebilir. Yoksa babalar oturduğu evi satarak oğlu veya kızı için koyacak aracı aramaya başlar.
Halk arasında konuşulan rüşvet olayları dudak uçuklatacak seviyede. Herkes duyuyor da yetkililer bir türlü duyamıyor. Gerçi duysa ne yapacak, o da ayrı bir konu!