KIRŞEHİRLİ BİR MÜTEFEKKİR:

Prof. Dr. EROL GÜNGÖR’ÜN HAYATINDAN KESİTLER*

Dr. Öğr. Üyesi Erol ÜLGEN*

Erol Güngör, 25 Kasım 1938 tarihinde, zengin bir kültür mirasına sahip olan Selçuklu’nun uç şehri[1] Kırşehir’de Kayaşeyhi Mahallesi, Değirmen Sokak’taki 4 numaralı evde doğar.[2] Bağbaşı Mahallesi’nde ikâmet eden Hacıhafızoğulları adı ile bilinen bir aileye mensuptur.[3] Dedesi, Kırşehir’de “Kapıcı, Cacabey ve Ahi Evran Cami”lerinde imamlık yapmış olan Hafız Osman Hamdi Efendi’dir.[4] Babası Kırşehir Adliyesi’nde zabıt kâtipliği yapan Abdullah Sabri, annesi ise ev hanımı Zeliha Gülşen Hanım’dır.[5] Hidayet, Dirayet ve Aysel adlı üç kardeşi vardır. Göngör, ilkokulu 1949 yılında evlerinin yakınında olan Kırşehir Yeşilyurt İlkokulu’nda, ortaokulu da 1952 yılında Kırşehir Kale Ortaokulu’nda tamamlar. Okul yıllarında dedesinden Kur’an-ı Kerim’i okumanın yanı sıra Osmanlı Türkçesini de hem okuma hem de yazma olarak öğrenmeye başlar.[6] Kırşehir Kalesi’nde yeni açılan Kırşehir Lisesi’ne kaydını yaptırır ve 1955-1956 eğitim-öğretim yılında ilk mezunlarını veren bu lisenin edebiyat kolundan pekiyi derece ile mezun olur.[7] Lise yıllarında da Osmanlı Türkçesini ilerletmek için komşularından Mehmet Lütfi İkiz’den dersler alır. Dedesi Osman Hamdi Efendi ve Mehmet Lütfi İkiz’den aldığı dersler ve devam ettiği “Halkevi Kitapsarayı”nda ve “Kapıcı Camii karşısında “Hâkim Nami Bey’in Konağı” diye bilinen üç katlı ahşap evin en üst katındaki Türk Milliyetçiler Derneği’nin Kütüphanesi’nde”[8] okuduğu kitaplarla düşünce iklimi de şekillenmeye başlar. Hatta bu yıllarda Ocak, Toprak, Türk Yurdu gibi Türkçü-Milliyetçi dergilerde fikrî yazıları yayınlanır.[9] 1956-1957 eğitim-öğretim yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girer. Öğrenciliğinin ilk zamanlarında Aksaray’daki Kırşehir talebe/öğrenci yurdunda kalır.[10] Nihal Atsız’ın oğlu Yağmur Atsız, Hukuk Fakültesi’nde sınıf arkadaşıdır. Arkadaşı vasıtası ile daha önce yazılarından etkilendiği, aynı zamanda sevgi ve saygı beslediği Nihal Atsız ve Atsız’ın yakın çevresindeki Türkçü-Milliyetçilerle tanışır. Küllük[11] ve mektep hüviyetindeki Marmara Kıraathanesi’nin müdavimlerinden akademisyen ve fikir adamlarının sohbetlerine katılmaya başlar.[12] İkinci sınıfa geçtiği sırada duruşu, bilgi birikimi ve güzel yazısı ile Fethi Gemuhluoğlu’nun dikkatini çeker. Gemuhluoğlu, hiç vakit geçirmeden Güngör’ü Prof. Dr. Mümtaz Turhan ile tanıştırır. Bu tanışma Güngör’ün, Prof. Dr. Mümtaz Turhan’a bağlanmasına, halefi olmasına ve daha sonra akademik sahada yer almasına sebep olur.[13] Güngör, 25 Ekim 1957 tarihinde merhum Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın tavsiye ve teşviki ile Hukuk Fakültesi ikinci sınıftan ayrılarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’ne 1662 sayı ile öğrenci olarak kayıt yaptırır. Göngör’ün Aksaray’daki öğrenci yurdunda kaldığını ve maddi durumunun iyi olmadığını öğrenen Hocası Mümtaz Turhan, Edebiyat Fakültesi’nin Bahçıvan kadrosunda memur olarak işe başlamasını sağlar.[14] Güngör’ün ailesi de Kırşehir’den İstanbul’a taşınır. Aile, önce Beyazıt Soğanağa Mahallesi’nde kiracı olarak ikâmet eder, sonra da Beşiktaş semtindeki kira evine taşınır.[15]  Fakültedeki öğrenciliği sırasında alçak gönüllü, sessiz, sakin görünümlü Güngör’ün bilgi birikimi ve çalışkanlığı arkadaşları ve akademik çevrede kısa sürede fark edilir. Son sınıfa geldiğinde bölümün misafir hocalarından Prof. Homer B. Reed’in Laboratuvar asistanlığını yapar ve onun verdiği dersleri Türkçeye tercüme eder.[16] Güngör, 27 Mayıs ihtilâlcilerinin Kırşehir’e atadığı despot vali ile mücadele edenlere destek vermek amacıyla Kırşehir Postası adlı yerel gazetede “Hizmet ve Zulüm” başlıklı bir makale yayınlar.[17] 30 Haziran 1961’de Tecrübî Psikoloji esas sertifikası ile adı geçen bölümde hazırladığı “Kültür Temaslarının Atütler[18]

Üzerindeki Tesiri” adlı bitirme tezini başarıyla savunur ve pekiyi derece ile mezun olur.[19] 31 Ağustos 1961’de Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji Kürsüsü başkanı Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın yanında asistan adayı olarak göreve, aynı zamanda da doktora çalışmasına başlar. 29 Eylül 1962’de de asaleti tasdik olur ve asistan kadrosuna atanır.[20] 30 Mart 1965’te “Kelâmi (Verbal) Yapılarda Estetik Organizasyon”, “Sözlü Materyalde Estetik Yapının Araştırılması” adlı tezi ile doktor unvanını alır.[21] 30 Nisan 1965 tarihinde Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na Prof. Dr. Mümtaz Turhan tarafından yazılan bir yazıda Güngör’ün “Sosyal Normların Psikolojisi” başlıklı doçentlik tezine başladığı bilgisi verilir. 1 Aralık 1966 tarihinden itibaren Tecrübî Psikoloji Kürsüsü’ndeki görevine Asistan Dr. olarak devam eder. 01 Eylül 1966-31 Ağustos 1968[22] tarihleri arasında, Amerika’da Colorado Üniversitesi’nin tanınmış bilim adamlarından Sosyal Psikolog Prof. Dr. Kenneth R. Hammond’un daveti ve aldığı burs ile adı geçen üniversitenin Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde Sosyal Psikoloji alanında laboratuvar çalışmaları yapar.[23] Hastalığı sırasında yakından ilgilendiği ve çok kıymet verdiği hocası Prof. Dr. Mümtaz Turhan, 1969 yılının ilk gününde vefat eder.[24] Güngör, 1968-1969 eğitim-öğretim yılında Prof. Dr. Beğlan Toğrol’un nezaretinde Tecrübî Psikoloji Kürsüsü’nde Sosyal Psikoloji alanında dersler verir ve seminerleri yürütür.[25] Güngör, Amerika’da iken Hacıhafız ailesi, hatıraları geride bırakarak Kırşehir Kayabaşı Mahallesi girişindeki Kayadeğirmeni yanında bulunan iki katlı kerpiç evlerini satar[26], Fatih semtinden bir ev alır ve Beşiktaş’taki kira evinden yeni alınan eve taşınırlar. Güngör, evleninceye kadar ailesiyle birlikte bu evde oturur.[27] Güngör, “Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Dilin Rolüne Dair Mukayeseli Bir Araştırma”[28] başlıklı doçentlik tezini hazırlar ve doçentlik sınavına girebilmek için 31 Mart 1969 tarihinde Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na bir dilekçe verir.[29] Güngör, 16 Mayıs 1969 tarihinde Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde girdiği yabancı dil sınavını pekiyi derece ile geçer. 25 Ekim 1969’da Prof. Dr. Beğlan Toğrol’un başkanlığında, Prof. Dr. Alexandre Vexliard, Prof. Dr. Nezahat Arkun, Prof. Dr. Nurettin Şazi Kösemihal ve Prof. Dr. İsmail Tunalı’nın katılımı ile gerçekleştirilen toplantıda, Raportör Prof. Dr. A. Vexliard tarafından hazırlanan müşterek rapor okunur, tartışılır. Neticede adayın tezinin, doçentlik tezi olarak kabulüne imkân bulunmadığına oy birliği ile karar verilir. Güngör, ilk kez girdiği doçentlik sınavında başarısız olur.  01 Ekim 1969[30] tarihinde Tuzla Piyade Yedek Subay Okulu’nda askerlik hizmetine başlar. Askerlik hizmetine devam ettiği sırada izin alır ve 17 Kasım 1970 Salı günü “Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü”[31] başlıklı tezini jüri huzurunda savunur ve doçent olmaya hak kazanır. 21 Kasım 1970’te Edebiyat Fakültesi’nde Prof. Dr. Alexandre Vexliard’ın başkanlığında Prof. Dr. Nezahat Arkun, Prof. Dr. Beğlan Toğrol, Prof. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu ve Prof. Dr. İsmail Tunalı’dan oluşan doçentlik jüri üyelerinin önünde ve dinleyicilerin huzurunda “Tutum Değişmesine Karşı Direnmede Rol Oynayan Ferdî Faktörler” konusunda hazırlamış olduğu deneme dersini başarıyla vererek Üniversite doçentliği payesini de kazanır. Kendisine 26 Kasım 1970 tarihinde gönderilen ve Fakülte Dekanı Prof. Dr. Sırrı Erinç imzalı yazıda, “Tecrübî Psikoloji” bilim kolu için Üniversite doçenti unvanı ve yetkisi verildiği bildirilir. Erol Güngör, 25 Aralık 1970 tarihinde Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji Kürsüsü’ne hitaben yazdığı dilekçede Kürsüde açık bulunan doçentlik kadrosuna atanma isteğini belirtir. Güngör, askerlik hizmetini 2 Nisan 1971[32]’de Selimiye 1. Ordu Karargâh Genel Sekreterliği’nde Piyade Asteğmen olarak tamamlar[33] ve üniversitedeki görevine döner. 31 Mart 1971’de adı geçen kürsüye doçent olarak atanır. Askerlik yaptığı sırada odasında yapılan aramada zarf içinde bir tabanca ve sekiz mermi bulunur. 6136 sayılı kanuna muhalefetten mahkemelik olur. İstanbul 6. Ceza Hakimliği 25 Haziran 1971’de Rektörlükten, Rektörlük de Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’ndan, Dekanlık ise Bölüm Başkanlığı’ndan bu konuda görüş ister. Güngör, savunmasında çalışma odasının bulunduğu koridordaki odaları açan yedi anahtar olduğunu, belirtilen zarfı kimin koyduğunu bilmediğini söyler. Bölüm başkanı Prof. Dr. Beğlan Toğral da ilgililere verdiği ifadede, Erol Güngör’ün kendisini tamamen akademik kariyere adamış bir bilim adamı olduğunu belirtir.

Erol Güngör, 25-28 Kasım 1975 tarihleri arasında İtalya-Siena’da Avrupa Konseyi Okul Dışı Eğitim ve Kültürel Gelişme Komitesi tarafından düzenlenen “Yetişkinler Eğitimi Personelinin Gelecekteki Görevleri İçin Yetiştirilmeleri” konulu sempozyuma Millî Eğitim Bakanlığı adına katılır.[34] 1973 yılının başlarında İstanbul Fetih Cemiyeti’nde Nihat Sami Banarlı’nın yardımcısı olarak çalışan Sivaslı Taşçıoğulları ailesinden Şeyma Taşçıoğlu ile nişanlanır. 22 Şubat 1973 gecesi kalbinden rahatsızlanır ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Enstitüsü’ne kaldırılır. Bir süre yoğun bakımda kalır. Tedavisi tamamlanan Güngör’e 15 Mart 1973’te iki ay istirahat raporu verilir ve taburcu edilir. 19 Temmuz 1973’te, Şeyma Hanım’la Beyoğlu Evlendirme Dairesi’nde kıyılan nikâhla dünya evine girer.[35] Güngör’e, 9 Ağustos 1973’te Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin İç Hastalıkları kısmında yapılan muayene sonucunda “enfarktüs” teşhisi konulur. 3-5 Aralık 1975 tarihlerinde Avrupa Konseyi Eğitim Komitesi’nin Strazburg’da düzenlediği “16-19 Yaş Grubunun Eğitimi” konusunda uzmanlar toplantısına Türk delegesi olarak katılır.[36] Güngör, çarpıntı ve nefes darlığı şikâyeti ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne müracaat eder. Yapılan tetkikler sonucunda “Koroner by-pass ve anevrizma” tanısı konur ve yurt dışında tedavi görmesi önerilir. Durum 26 Nisan 1976 tarihinde Londra Büyükelçiliği’ne şöyle bildirilir: “Sayın Bay Erol Güngör hakkında: Adı geçen hasta Mr. Donald Rose tarafından kardiyak katateri yapılmak üzere tarafıma havale edilmiş ve katater neticesinde koroner damar hastalığı ve sol ventrikül anevrizması olduğu tespit edilmiştir. Kendisinin 26 Haziran tarihinde ameliyat olmak üzere Londra’ya gelmesi kararlaştırılmıştır. 24 Haziran günü saat 15.00’te ‘The Harley Street Clinic’e yatırılacaktır.”[37] Sağlık Kurulu’nun raporuna istinaden ameliyat olmak için çalıştığı kurumdan15 gün izin alarak 22 Haziran 1976’da Londra’ya hareket eden Güngör, Londra’da Dr. Raphael Balcon tarafından muayene edilir ve istişareler sonucunda belirlenen tarihte adı geçen klinikte “Sol ventrikül anevrizma ektomisi ve koroner by-pass” ameliyatı olur.  Tedavisi tamamlanan Güngör, 7 Temmuz 1976’da taburcu edilir. 16 temmuza kadar da hastahane dışında kontrol altında tutulur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sağlık Kurulu, Güngör’ün 22 Temmuz 1976 tarihinden itibaren üç ay raporlu sayılmasına karar verir.[38] 1977 yılında babası kadar kendisine yakın hissettiği hocasının Turhan soyadını dünyaya gelen oğluna ad olarak verir.[39]

Erol Güngör, 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca 1 Eylül 1977-29 Şubat 1978 tarihleri arasında İngiltere-Londra, Cambridge, Hollanda-Amsterdam, Almanya-Frankfurt, Münih, Belçika-Brüksel, İsviçre-Cenevre ve Avusturya-Viyana’da bilimsel incelemelerde bulunur. 25 Ağustos 1978’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde verdiği “Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar” adlı teziyle Tecrübî Psikoloji Kürsüsü’nde sosyal psikoloji profesörlüğüne yükseltilir.[40] 1-30 Eylül 1978 tarihleri arasında Frankfurt ve Cenevre Üniversitelerinde alanı ile ilgili araştırmalar ve incelemelerde bulunur. Harp Akademileri’nin talebi ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün izniyle 1979-1980 eğitim-öğretim yılında Harp Akademileri’nde “Türkiye’de Sosyal Psikoloji ve Sosyal Plânlama” konularında ders vermek üzere görevlendirilir. 1-31 Ağustos 1980 tarihleri arasında Almanya ve İsviçre’de bilimsel çalışmalar yapar. 1-31 Ağustos 1981 tarihleri arasında Cenevre ve Frankfurt Üniversitelerinde yürütmekte olduğu Sosyal Değerler konusu ile ilgili kütüphanelerde araştırmalarda ve mesleği ile ilgili temaslarda bulunur.[41] Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın teklifi ve ısrarı[42] ile Devlet Başkanlığı’nın 25 Temmuz 1982 tarih ve 17762 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 82/ 20 sayılı kararıyla Selçuk Üniversitesi’ne rektör olarak tayin edilir. Görevine başlamak üzere 31 Temmuz 1982 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki görevinden ayrılır. 1 Ağustos 1982’de de yeni görevine “ümit dolu, şevk dolu, heyecan dolu[43]” bir şekilde başlar. Gazeteci, yazar ve liseden sınıf arkadaşı Dursun Yastıman, Erol Güngör’ün göreve başlamasıyla birlikte üniversiteye yaptığı katkılar ve faaliyetlerle halkın, Konya esnafının gönlünde nasıl taht kurduğundan şöyle söz eder: “Selçuk Üniversitesi'ni kâğıt üstünde bir kuruluş olmaktan çıkartmış, yepyeni, çalışan, işleyen bir müessese yapıvermişti kısa zamanda. Vakıf kurmuş, para temin etmiş, projeler, binalar, enstitüler birbirini kovalamaya başlamıştı. Kendisine duyulan sevgi artık derin bir saygı ve hayranlığı da beraberinde taşıyordu. Milletin sevgilisi, gözbebeği olmuştu. Ona kendi diliyle hitap etmesini, onun dertlerine ortak olmasını pek güzel beceriyordu. Konferans kürsüsünde, gündelik hayatın içinde, çarşıda, pazarda, her yerde halkla beraberdi. Cuma günleri onu camide gören Konya halkı “kendinden bir ilim adamı”nı saygı ile selâmlıyor, bağrına basıyordu. Vakarla taşıdığı beyaz rektör cübbesine bambaşka bir itibar ve mânâ kazandırmıştı. Onun dâhice dikkat, sabır ve çalışkanlığı dillere destandı…”[44]

Güngör, 22 Nisan 1983 Cuma günü bazı işlerini halletmek, dostlarını görmek ve özel arabasını Konya’ya götürmek üzere İstanbul’a gelir. Ertesi günü bir anma toplantısına katılır. Aynı günün akşamı ailecek bir dost ziyaretinde bulunurlar. Pazar sabahı erkenden Konya’ya gitmek üzere evden çıkıp aracının yanına geldiğinde kalp krizi geçirir, dizleri üzerine çöker ve yüzüstü düşer. Bir komşusu tarafından zaman kaybetmeden Şişli Etfal Hastanesi’nin acil servisine kaldırılır. Ancak bütün müdahalelere rağmen kurtarılamaz ve 24 Nisan 1983 tarihinde Rektörlüğünün sekizinci ayında, genç yaşta vefat eder.[45] 26 Nisan 1983 tarihinde salı günü “baharın İstanbul’u bütün tazeliğiyle kuşattığı güzel bir günde”[46] ve o güne kadar görülmemiş büyük bir kalabalık eşliğinde Beyazıt Camii’nde “tekbir sesleriyle”[47] kılınan cenaze namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir. İlim ve fikir adamı Güngör’ün vefatından sonra dostları, vefalı öğrencileri ve sevenleri onun hakkında ve eserleri üzerine çeşitli gazete ve dergilerde yazılar, şiirler yazar, anma toplantıları, sempozyumlar düzenler. Ayrıca kitap çalışmalarının yanı sıra üniversitelerde yüksek lisans ve doktora tezleri yapılır. Vefatı üzerine Prof. Dr. İsmail Yakıt şu mısralarda tarih düşer:

“Erol Güngör dostumuz yaşardı Hakla

O ki ilmiyle olmuştu yekta

Mücevher bir beyit tarih-i fevti

Mülâkî eyledi gufrân-ı Hakk’a

Makâmıdır anın cennet-i a’lâ (1983)”[48]

Çocukluğundan beri üstün bir zekâya, dürüst bir karaktere ve güven uyandıran, titiz ve çalışkan, ciddi, mütevazı, yerli ve millî, özü sözü doğru bir kişiliğe sahip olan Erol Güngör’ün şahsiyeti başta dedesi Osman Efendi olmak üzere dayıları ve aile çevresinde şekillenir. Onun bilgi birikiminin temeli, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında Kırşehir’in kültürel ortamı ve Ahi Evran Camisi’nin imamı olan dedesi Hafız Hacı Osman Efendi’nin evde bulunan dinî-destanî kitaplarını okuması ile oluşur. O, ortaokul ve lise yıllarında “Halkevi Kitapsarayı” ve “Türk Milliyetçiler Derneği Kütüphanesi”ne devam eder.[49] Ayrıca asker olan dayılarının kitaplarından da yararlanır ve okuduğu bu kitaplarla bilgisini artırır. Yakın dönem Türk düşünce tarihinde iz bırakan Güngör,[50] ilk milliyetçi fikirleri ve kuvvetli sayılabilecek dinî bilgiyi bu yıllarda tanıdığı ve komşuları olan Türk Ocaklı Mehmet Lütfi İkiz’den alır. İkiz’in, ona verdiği dersler sayesinde Osmanlı Türkçesi ve Arapçasını ilerletir.[51] Daha Kırşehir Lisesi’nde öğrenci iken Ziya Gökalp ve Hilmi Ziya Ülken’in eserlerinin yanı sıra bilhassa İslâm-Türk kültür tarihine ait eserleri okuyarak ilmî ve fikrî olarak beslenir.[52] İlhan Darendelioğlu’nun neşrettiği “Toprak” dergisini takip eder ve Türk milliyetçisi olarak safını belirler. Lisede iken Fransızca öğretmeni, şair İlhan (Birsen) Berk’ten etkilenir. Edebiyata merak sarar. Fransızcasını ilerletir. Yine lisedeki müzik öğretmeni Veysel Arseven’in etkisiyle batı musikisine merak sarar.[53] Liseyi tamamladığında artık o, Fransızca bilen, Osmanlı Türkçesi ile not tutabilen, Arapça ve Farsçaya aşina biridir.[54] Türk tarihi, Türk kültürü ve sosyal bilimlerin her alanında bilgi bakımından iyi bir hazırlığı olan Güngör, İstanbul’a öğrenci olarak geldiğinde kendisini devrin ilim, fikir ve sanat adamlarının tarih, edebiyat, sanat, felsefe sohbetleri yaptığı bir muhitin içinde bulur.[55] Güngör, 1957 yılında daha on dokuz yaşında iken İstanbul Milliyetçiler Derneği’nde konferanslar vermek üzere kaleme aldığı ve içeriğinde hiç değişiklik yapma gereği duymadan ve kendisinden çok şey öğrendiğini bildiğimiz manevî hocası Mehmet Lütfi İkiz’e “hürmetle ve minnetle” diye ithaf ettiği “Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri” adlı ilk eserini E. Kırşehirlioğlu imzası ile 1963 yılında yayınlar.[56] Türkçeyi iyi ve akıcı bir üslupla kullanan Güngör, bilim dünyasına adım attığı andan itibaren de Ziya Gökalp ve Mehmet İzzet’le başlayan ve Ziyaeddin Fahri, Hilmi Ziya ve halefi olduğu Mümtaz Turhan’la devam eden Türk sosyoloji mektebinde kendisini daha da geliştirir.[57] Başta Türk millî kültürü olmak üzere Müslüman Şark kültürünü ve kendi şahsî gayretleriyle Batı kültürünü asıl kaynaklarından okuyan ve öğrenen Güngör, bilginler nesli arasında yerini alır.[58]

Erol Güngör, ilmî hayatı boyunca, meslek edindiği psikoloji alanında ülkemizdeki Türkçe yayın eksikliğini gidermeye çalışır. Bunun için de kendi çabasıyla öğrendiği Fransızca ve İngilizcesi ile yabancı kaynaklardan çok başarılı çeviriler yapar. Halk edebiyatı ürünlerine de merakı olan Güngör, Toklumenli Âşık Said’in kayıp şiirlerini bulur ve güzel rik’a yazısıyla istinsah eder.[59] 1970 yılında Ahmet Kabaklı başkanlığında kurulan Edebiyat Cemiyeti’nin/ daha sonra Türk Edebiyatı Vakfı’nın birbirinden değerli kurucuları, sonrasında da bu vakfın hem yönetim kurulunda görev yapar hem de yayınlanan Türk Edebiyatı dergisinin yazarları arasında yerini alır.[60] Erol Güngör, 1971 yılı başlarında Adnan Ötüken’in kurduğu Kültür Müsteşarlığı’nın bünyesinde bulunan ve ülkemizin kültür meselelerinin konuşulduğu Kültür Komisyonu’nun en seçkin kırk üyesi arasına girer. Güngör, katıldığı Kültür Komisyonu toplantıları sırasında alınan “1000 Temel Eser” dizisinin yayın hayatına giriş kararının baş mimarlarından biri olur. Sol iktidara geldiğinde de adı geçen komisyonda millî ve yerli kültürün müdafaasını yapan Güngör, görevde kalmayı başarır ve Marksist istilanın kültürümüze saldırısını önlemeye çalışır.[61] O, Kültür Komisyonu üyesi iken Türk müziğinin de devlet himayesine alınmasını sağlar. Bu konuda Mehmet Budak şunları söyler: “Erol Bey, bu konuda kendisinden çok istifade ettiği rahmetli Ziya Gökalp’i de tenkit ederek, Türk müziğine devletin bakışının yanlışlığını ortaya koydu. Türk müziğinin devlet himayesine alınmasını, Türk çocuklarının Batı müziği yanında Türk müziğini de öğrenmesinin sağlanması için büyük gayret gösterdi. Bugün okullarımızda Türk müziği öğretiliyorsa, büyük şehirlerimizde devletin Klasik ve Halk müziği toplulukları varsa, Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası yanında Klasik Türk Musikisi Korosu varsa, üniversitelerimizde Türk Musikisi bölümleri açılmışsa, rahmetli Erol Ağabeyin gayret ve çabalarıyladır.”[62]

Erol Güngör’ün kültür hayatımıza en önemli tesiri 1980 sonrasında olur. O zamanki devlet büyükleri V. Beş Yıllık Plan’a hazırlık olmak üzere Devlet Planlama Teşkilâtı bünyesinde “Kültür Özel İhtisas Komisyonu” kurarlar. Bu komisyonda ülkemizin seçkin ilim ve fikir adamları arasında Erol Güngör de vardır. Bu komisyon çalışması iki yıla yakın sürer. Sonunda, Türk tarihinde bir daha emsaline az rastlanılacak bir “millî kültür” raporu hazırlanır. Raporu okuyanlar Erol Bey’in ağırlığını ve katkısını hissederler.[63] Güngör, Başbakanlık Planlama Teşkilâtı’nda, Millî Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli komisyonlarında da görev yapar.[64]

Güngör, Society For he Phsycological Study of Social Issues adlı bilimsel derneğin Türkiye’deki ilk üyelerinden biri olur. Psikoloji ve Tecrübî Psikoloji alanlarında yoğunlaşır. Uzun yıllar Kültür Bakanlığı Kültür Yayınları Komisyonu üyeliği, ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı’nda din ve ahlâk öğretimi müşavirliği de yapar. Liseler için ortak Ahlâk dersi kitapları yazar. Arapça ve Farsça’ya da vâkıf olan Güngör, İngilizceden ve Fransızcadan 10’dan fazla ilmî ve fikrî eseri tercüme eder. 1982 yılında Devlet Planlama Teşkilâtında Millî Kültür Özel İhtisas Komisyonu Üyeliğinde bulunur. Türkiye’de oluşan sosyal bilimlerin tarihçesini araştırır. Bu alanın gelişmesine engel olan başlıca sebepleri belirlemeye çalışır. O, yaptığı bilimsel ve fikrî çalışmalarıyla milliyetçi camiada köklü bir geleneğe sahip olan Türk milliyetçiliğinin son dönemdeki önemli bir temsilcisi olur.[65]

Türk tefekkür hayatına fikirleriyle yön veren Erol Güngör, Üniversitede verdiği derslerin ve metodik olarak inşa ettiği eserlerinin yanı sıra Türk kültürü, Türk tarihi, Türk dili, eğitim anlayışı, İslâmiyet, din, ahlâkî değerler ve Türk milliyetçiliği konuları üzerine düşüncelerini yansıtan çeşitli yazılar yazar. Nisan 1959 tarihinden itibaren kendi adının yanı sıra “kimi yazılarında dedesinin lâkabı olan “Hacıhâfızoğlu”[66], “E. Kırşehirlioğlu”, “Buğra”[67] gibi müstear isimler kullanarak “Türk Yurdu”[68], “Hisar”, “Diriliş”, “Türk Birliği”, Türk Edebiyatı”, “Töre”, “Millî Eğitim ve Kültür”, “Düşünen Adam”, “Toprak”, “Ülkücü Öğretmen”, “Ziya Gökalp”, “Millî Kültür”, “Doğuş”, “Çakıl”, “Konevi”, “Yeni Hamle”, “Tecrübî Psikoloji Çalışmaları Dergisi” gibi dergilerde, daha sonra “Kırşehir Postası”,“Yol”, “Ortadoğu”, “Yeni İstanbul”, “Hergün”, “Millet”, “Ayrıntılı Haber”, “Yeni Düşünce”, Yeni Sözcü gibi milliyetçi çizgideki gazetelerde tercüme ve fikrî yazılarını yayınlar.[69]

Değeri bilim dünyası tarafından bilinen ve vefatı ile sosyal psikoloji, Türk eğitim ve kültür tarihi bakımından büyük bir kayıp olan Güngör’ün kısa ömrüne sığdırdığı birbirinden kıymetli telif ve tercüme kitaplarının yanı sıra üç yüz civarında deneme, makale, kendisiyle yapılan mülâkat ve ansiklopedi maddesi bulunmaktadır. Daha önce Ötüken Yayınevi tarafından yayınlanan eserleri, son yıllarda, ailenin yönetiminde olan Yer-Su Yayınları tarafından yayınlanmaktadır.

Erol Güngör’ün Telif ve Tercüme Eserleri: E. Kırşehirlioğlu, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Bedir Yayınevi, İstanbul 1963.; Sosyal Psikoloji: Nazariye ve Problemler, “David  Krech ve Richard S. Crutchfield’den Tercüme”, Baha Matbaası, İstanbul 1965; Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1970.; 3. bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul 1980.;  Yirminci Asrın Mânâsı, “E. Kenneth Boulding’ten Tercüme”, MEB 1000 Temel Eser Serisi, İstanbul 1969.; 2. bs., MEB, İstanbul 1971.; İktisadî Gelişmenin Merhaleleri, “W. Whitman Rostow’dan Tercüme”, MEB, İstanbul 1970.; Sanayileşmenin Kültür Temelleri, “John U. Nef’ten Tercüme, MEB 1000 Temel Eser Serisi, İstanbul 1971.; [70] Batı Düşüncesinde Büyük Değişme, “Paul Hazard’dan Tercüme”, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1973.; Sınıf Mücadelesi, “Raymond Aron’dan Tercüme”, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1973.; Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1975.;  Psikoloji Dersleri, Millî Eğitim Bakanlığı, 1976.; Psikoloji Dersleri, (Haz: Erol Güngör-Prof. Dr. Sabri Özbaydar-Prof. Dr. Selma Özbaydar), 1976.; Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar, (Profesörlük takdim tezi).; Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Töre-Devlet Yayınevi, Ankara 1980.; İslâmın Bugünkü Meseleleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1981.; İslâm Tasavvufunun Meseleleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1982.; Dünden-Bugünden-Tarih-Kültür ve Milliyetçilik, Mayaş Yayınları, Ankara 1982.; Tarihte Türkler, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1988.;  Sosyal Meseleler ve Aydınlar (Hazırlayanlar: R. Güler-E. Kılınç), Ötüken Neşriyat, İstanbul 1993.; Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar, (Profesörlük takdim tezi), Hollanda Türk Akademisyenler Birliği Yayınları, Amsterdam 1993.; Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1995.; Güngör, ayrıca Emin Işık, Yaşar Erol, Ahmet Tekin, Sabri Özbaydar, Belma Özbaydar ve Ayhan Songar ile müşterek olarak ortaokul ve liseler için Ahlâk ve Psikoloji ders kitapları yazmıştır.; Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde İstanbul, Altınordu Yayınları, İstanbul 2018.; Doktora, Doçentlik, Profesörlük Tezleri, (Editör: Şeyma Güngör), Yer-Su Yayıncılık, İstanbul 2018.


* Bu makale, Ihlamur Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin Nisan 2023 sayısında yayınlanmıştır.

* Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected]/[email protected]  ORCID No: 0000-0002-5027-5542

[1] Hidayet Göngör, “Erol Güngör’ün Hayatı, İlmî ve Fikrî Şahsiyeti”, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Armağan, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları. No: 1, Konya 1998, s. 107.

[2] Beşir Ayvazoğlu, Erken Kayan Yıldız, Erol Güngör, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, İstanbul 2022, s. 27.

[3] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, Lotus Yayınları, Ankara 2007, s. 17.; Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu Sosyal-Kültürel-Siyasal-Ekonomik-Dinsel Açıdan, (6-9 Aralık 2010), Ankara 2010, s. 13.; Aytekin Ersal, Türkiye’de Ulus Devlet ve Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2012, s. 377.

[4] Beşir Ayvazoğlu, Erken Kayan Yıldız, Erol Güngör, s. 28.

[5] Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, TDVİA, c. 14, İstanbul 1996, s. 305.; Ersin Özarslan, a.g.e., s. 14.; Harun Yıldız, “Erol Güngör’ün Hayatı ve Eserleri”, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Armağan, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları. No: 1, Konya 1998, s. 15-16.

[6] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 30.

[7] “Lisemizin İlk Mezunları”, Kırşehir Sesi, 29 Eylül 1956, s. 2.; Dursun Yastıman, “Kale’deki Okulda Erol Güngör ile Altı Yıl…”, Kırşehir Çiğdem Gazetesi, 22 Nisan 2011. Aynı yazı, aynı gazetenin 11 Mayıs 2015 tarihli nüshasında tekrar yayınlanır.

[8] Dursun Yastıman, “Erol Güngör ile Altı Yıl…”, Kırşehir Çiğdem Gazetesi, 11 Mayıs 2015. https://www.kirsehircigdem.com/erol-gungor-ile-alti-yil (Erişim tarihi: 18 Şubat 2023)

[9] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 36-40, 56.

[10] B. Ayvazoğlu, a.g.e., s. 133.; Bir grup Kırşehir’li iş insanı Kırşehir Öğrenim Gençliğine Yardım Derneği adına 1965 yılında Fındıkzade’de bir öğrenci yurdu yaptırır. (E. Ü.)

[11] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 42-43, 49.

[12] Abdullah Uçman, “Erol Güngör Ağabey İçin”, Türk Edebiyatı, sayı: 116, Haziran 1983, s. 26.

[13] Aytekin Ersal, a.g.e., s. 379.

[14] Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.; Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 54.

[15] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 133.

[16] B. Ayvazoğlu, a.g.e., s. 55.

[17] “ZULÜM VE HİZMET, Kırşehir Postası’na yazı yazarken, daha doğrusu Kırşehirlilere hitap ederken bu garip memleketin ve onun garip insanlarının dertlerinden bahsetmemek elden gelmiyor. Niçin ağzımdan çıkan ilk söz, kalemimizden çıkan ilk kelime “dert” oluyor? Kırşehir’i görenler, onun çilesi içinde az çok yoğrulanlar bunu çok iyi hissederler.

Bu tecelli niçin değişmiyor, aziz okuyucularım? Şimdi Kırşehir derken gözlerimin önüne nüfusu ve coğrafyası ile mahdud bir kasaba değil, fakat büyük bir memleket geliyor. Çünkü onun da arkasında aynı kaderi yaşayan fakir topraklar, güneşin kavurduğu milyonlarca yanık yüzlü insan var. Ancak bu kaderin değişmesi Kırşehir’i de kurtaracak, onu dertlerine terk edilmiş bir garip diyar değil, özlenen bir ülke yapacaktır. Kırşehir, karşımıza Anadolu Türklüğünün bir rüknü, bir parçası olarak bütün kaderi ile bu coğrafya içine sıkışmış insanları, onların hayat dramını getiriyor.

Kırşehir’i bu büyük camianın bir remzi olarak ele alışıma belki kızanlar bulunacaktır. Onlar için kapı komşumuz Kayseri’nin mamur manzarası, Nevşehir’in takdire şayan inkişafı ve nihayet Ankara’nın büyük şansı her zaman gıpta edilecek, hatta nihaî emel sayılabilecek bir mazhariyettir. Gözlerimizi kamaştıran bu dış görünüş bizi her zaman aldatıyor. Biz bu mamurelerin içinde de yine farksız bir kaderi yaşıyoruz. Asırlarca evvel su çorak toprakları vatan yapan insanların torunları, en azından böyle bir miras hakkiyle sahip oldukları memleketi idare edecek, ona hâkim olacakken bu hak onlara çok görüldü. Memleketin mukadderatını ellerinde tutanlar, uzun yıllardan beri Anadolu’yu cepheye asker yetiştiren bir kışla gibi mütalâa etmiş, bu zavallı belde ise canına kadar her şeyini bir karşılık görmeksizin vermiştir. Verdiklerimizle aldıklarımız arasında bir muhasebe yapılırsa elimizde şu hazin tablodan başka bir şey kalmıyor. Yakın bir misal olarak, Kırşehir’de son elli sene içinde yetişen birkaç kıymetli insanın mağlup oluşundaki sebep ve onların karşısına çıkan zihniyetin ne olduğu üzerinde biraz derince düşünülürse hakikat daha iyi ortaya çıkacaktır.

Memlekete hizmet nasıl olur? İnsan ailesine hizmet eder, çünkü onlar karısıdır, çocuklarıdır, kendisini yetiştiren atalarıdır. İnsan doğduğu yere hizmet eder, çünkü hali hazır durumunu yine oraya borçludur. Hatta bu hizmeti yaparken borçlu olup olmadığını dahi düşünmeksizin çalışır. Sevgi ve vazife duygusu onun gayrişuuruna kadar nüfuz etmiştir. Ve nihayet vatanına hizmet eder. Üzerine giydiği elbiseden en büyük idealine kadar her şeyi bu memleketin malı, her şeyi bu memleketin insanlarıyla müşterektir. Konuştuğu dil, inandığı din, hasılı her şey bu müşterek hayatın bir mahsulüdür. Hayat ancak bu muhitte bir mana kazanır. Niçin siz şu kimse ile arkadaş olursunuz da bir başkasıyla geçinemezsiniz? Fikirleri, zevkleri, gayeleri sizinkilerinden ayrıdır ve siz bu ayrılık içinde birlikte yaşamanın, karşılıklı hizmetin icaplarını yerine getiremezsiniz.

Meseleyi biraz daha geniş olarak alalım. Acaba Türk milletine hizmet etmenin gerektirdiği şartlar nelerdir, bir insanı hangi şartlar altında bu topluluğun bir ferdi olarak sayabiliriz ki mensup olduğu camiaya hizmet etsin? Bunun asgarî şartı, şu toprakların çocuğu olmak, kendi rahat ve selâmetinin de ancak milletin refahı ile mümkün olacağını kabul etmektir. Gözü ve kafası bu toprağın ötesinde olanlardan hizmet bekleyemeyiz, aziz okuyucularım. Onlardan sevgi de bekleyemeyiz. Çünkü bizi tanımaz, tanımak istemezler. Bizim çektiğimiz çileyi onlar duymamıştır. Bizim fakirliğimiz onları alâkadar etmez. Çünkü her zaman karınlarını doyuracak ikinci bir vatan bulabilirler. Bizim namusumuza halel gelmesi onları üzmez, çünkü onlar bu ahlâkı tanımazlar. Bizim mukaddes bildiğimiz şeylere adi bir şekilde hücum edilince hiçbirinin kılı kıpırdamaz, belki bu taarruza iştirak ederler. Çünkü onlar için mukaddesat yoktur. Onların nazarında idare etmeye değil, daima ancak idare edilmeye lâyık bir milletiz. İcabında çoğu Türk olmadıklarını dahi çekinmeden söyler, itiraf ederler. Balkan komitacısı olmakla övünen bir gasıbın Kırşehir’i uğrattığı felâketleri sizler çok iyi bilirsiniz. Bu şekavet zihniyetine sahip olan yalnız o değildi, aziz okuyucularım. Bizi bizden olmayanların nasıl yıktığını görmek için başımızda esen fırtınanın geldiği yere iyi bakmaya mecburuz. Bu fırtınaya maruz kalan ne sadece biziz, ne sadece Kayserili veya Erzurumlu, fakat bütün bir Anadolu Türklüğüdür.” Erol Güngör, “Hizmet ve Zulüm”, Kırşehir Postası, yıl: 1, sayı: 35, 1 Nisan 1961, s. 1.; Dursun Yastıman, “Erol Güngör ile Altı Yıl…”, https://www.kirsehircigdem.com/erol-gungor-ile-alti-yil (Erişim tarihi: 18 Şubat 2023).

[18] “Atüt: Asya Tipi Üretim Tarzı.” (E. Ü.)

[19] Cafer Vayni, Türk Düşünce Hayatında Erol Güngör, Yediveren Yayınları, İstanbul 2021, s. 21.

[20] Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.

[21]  Ş. Göngör, a.g.m., s. 305.; “Kelami Sahada Estetik Yapı Organizasyonu” adlı çalışmasıyla Psikoloji doktoru unvanını aldı.”, Aytekin Ersal, a.g.e., s. 380.; “Kelami (Verbal) Yapılarda Estetik Organizasyon” adlı çalışmasıyla 1965 yılında sosyal psikoloji doktoru oldu.”, Harun Yıldız, “Erol Güngör’ün Hayatı ve Eserleri”, a.g.e., s. 18.

[22] İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasında bu tarih ile ilgili Dekan Prof. Dr. Afif Erzen imzalı Gümrük ve Tekel Bakanlığı’na yazdığı yazıda şu cümlelerin yer aldığı görülmektedir: “Fakültemiz Tecrübi Psikoloji Enstitüsü asistanlarından Dr. Erol Göngör ihtisas yapmak üzere 31 Ağustos 1966 tarihinden itibaren iki yıl müddetle ABD’ye gönderilmiştir. Ancak Enstitüdeki bazı öğretim üyelerinin izinli olarak çıkması ve bu arada da son öğrenci hareketleri dolayısıyla imtihanların Eylül başına alınmış olması Asist. Dr. Erol Güngör’ün en geç 21 Ağustos 1968 tarihinde yurda avdetinin gerektiği Enstitü Müdürlüğü’nce talep edilmiş ve bu isteğe uyarak Asist. Dr. Erol Güngör izninin hitamından on gün evvel yurda dönmüştür.”

[23] “Kırşehirli Bir İlim Adamı Amerika’ya Davet Edildi”, Yeni Kırşehir, yıl: 5, sayı: 1270, 13 Haziran 1967, s. 1.

[24] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 116-117.

[25] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, s. 30.; E. Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, a.g.e., s. 20.

[26] Dursun Yastıman, “Erol Güngör ile Altı Yıl…”, https://www.kirsehircigdem.com/erol-gungor-ile-alti-yil (Erişim tarihi: 18 Şubat 2023).

[27] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 110.

[28] Güngör, bu tezi askerliğini yaptığı yıllarda hazırlar. (E. Ü.)

[29] Dilekçesinde, hazırladığı on adet tezinin özetinin ve yabancı dilinin İngilizce, dilekçenin ekinde de imtihan harç makbuzu, doktora belgesi, lisans diploma suretinin olduğunu belirtir.

[30] Sınavla ilgili tarih, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasındaki 19 Şubat 1982 tarihinde elle düzenlenmiş nüfus cüzdan örneğinde 2. 10. 1969, yine özlük dosyasında daktilo ile düzenlenmiş hizmet çizelgesinde 16. 10. 1969 olarak belirtilmektedir. “Güngör, 15 Mart 1972 tarihinde Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’nın 31 Ocak 1972 ve 13 Mart 1972 tarihli yazılarına verdiği cevapta şunları yazar: 1969 Ekim ayının 16’sında askerlik görevimi yapmak üzere Fakültedeki görevimden ayrıldığım halde Nüfus hüviyet cüzdanının muvazzaflıkla ilgili sütunda askerliğe duhul tarihi olarak 2. 10. 1969 gösterilmesi üzerine 2-16 Ekim tarihleri arasında bana verilen aylığın tahsili istenmektedir. Her askerlik devresinde cari olan usul üzere yedek subay adayları 2 ekimde hazırlık emri alırlar ve ekim ayının ikinci haftasından sonra fiilen yedek subay okuluna katılırlar. 2 ekim tarihi askerlik hizmetinin başlangıcı olarak kabul edildiği için terhis evrakında bu tarih işlenir. Ben Fakültedeki görevimden 16 Ekim 1969 tarihinde ayrıldığım ve o gün fiilen yedek subay okuluna katıldığım için o tarihe kadar aldığım maaşa istihkak kesbetmiş bulunuyorum. Bu husus askerlik görevini yaptığım Tuzla Piyade Yd. Sb. Okulundan da öğrenilebilir.”

[31] Doçentlik tezinin daha önceki başlığı, “Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Dilin Rolüne Dair Mukayeseli Bir Araştırma”dır. (E. Ü.); “Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü” adlı çalışmasıyla 1970’te doçent olur.”   Ş. Göngör, a.g.m., s. 305.

[32] İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasında terhis tarihi 31. 03. 1971 olarak belirtilmektedir.

[33] İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasındaki bilgiye göre, 1. Ordu Komutanlığı’nın 25 Aralık 1970 tarihli Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’na yazdığı yazıda 31 Mart 1971 tarihinde terhis olacağı bildirilmektedir.

[34] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.

[35] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, s. 37.; E. Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 25.; Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 134-138.

[36] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.

[37] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.

[38] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.

[39] Harun Yıldız, “Erol Güngör’ün Hayatı ve Eserleri”, a.g.e., s. 19.; Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 117, 140.

[40] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.; Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.; Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 20.; Harun Yıldız, “Erol Güngör’ün Hayatı ve Eserleri”, a.g.e., s. 19.

[41] Bilgi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivi’nde bulunan özlük dosyasından alındı.

[42] Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 20.

[43] Dursun Yastıman, “Kale’deki Okulda Erol Güngör ile Altı Yıl…”, Kırşehir Çiğdem Gazetesi, 22 Nisan 2011.

[44] Dursun Yastıman, a.g.m., 22 Nisan 2011

[45] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, s. 38.; E. Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 26.; Beşir a.g.e., s. 180-181.

[46] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 21.

[47] B. Ayvazoğlu, a.g.e., s. 21.

[48] B. Ayvazoğlu, a.g.e., s. 196.

[49] Dursun Yastıman, “Kale’deki Okulda Erol Güngör ile Altı Yıl…”, Kırşehir Çiğdem Gazetesi, 22 Nisan 2011.

[50] D. Yastıman, a.g.m., 22 Nisan 2011.

[51] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, s. 23-24.; Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 14.; Aytekin Ersal, a.g.e., s. 378.

[52] Ersin Özarslan, Düşünce Ufuklarında Erol Güngör’ün Sanat, Edebiyat, Dil ve Tercüme Hakkında Görüşleri, s. 24.; Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 17.; Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.; Hidayet Göngör, “a.g.m., s. 109.

[53] Lütfi İkiz, Türk Ocağı’nın Ankara’daki merkezinde bir süre görev yaptıktan sonra Konya Yazma Eserler Kütüphanesi’nde uzun süre çalıştı, idarecilik yaptı. Dursun Yastıman, a.g.m., 22 Nisan 2011.; Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, s. 18.

[54] Aytekin Ersal, a.g.e., s. 378.

[55] Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.

[56] Dursun Yastıman, “Erol Güngör ile Altı Yıl…”, https://www.kirsehircigdem.com/erol-gungor-ile-alti-yil (Erişim tarihi: 18 Şubat 2023).; Tahsin Görgün, “Erol Güngör’ün İlmî ve Fikrî Gelişimi ve Düşüncesinin Ahlâkî Ciheti”, Kültür Ocağında Bir Mütefekkir, Kocav Yayınları, İstanbul 2009, s. 164.; Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 63.

[57] M. Orhan Okay, “Tanıdığım Yönleriyle Erol Güngör”, Kültür ve Edebiyatımızdan, Makaleler Denemeler Sohbetler, Akçağ Yayınları, Ankara 1991, s. 234.; Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.

[58] Birol Emil, “Erol Güngör ve Çevresi”, Kültür Ocağında Bir Mütefekkir, Kocav Yayınları, İstanbul 2009, s. 148.

[59] Beşir Ayvazoğlu, a.g.e., s. 32.; Erol Güngör, Âşık Said’e ait istinsah ettiği şiirleri sağlığında Yücel Hacaloğlu’na Kırşehirlilere yapacağı bir konuşmada yararlanması için verir. Güngör’ün vefatından sonra da Hacaloğlu, bu şiirleri, arkadaşı Kırşehirli yazar, araştırmacı, yayınevi sahibi Baki Yaşar Altınok’a verir. Âşık Said’e ait bu şiirler, yayına hazır şekilde Altınok’un arşivindedir. (E. Ü.)

[60] Erol Ülgen, “Prof. Dr. Erol Güngör’ün Türk Edebiyatı Dergisinde Yayımlanan Yazıları Üzerine Bir Değerlendirme”, Cumhuriyet Dönemi Millî Düşünce Sistematiğinde Erol Güngör Sempozyumu Bildiriler, (26-27 Nisan 2018 Kırşehir), (Editör: Dr. Maksut Yiğitbaş), Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları, Ankara 2018, s. 263-264.

[61] Mehmet Budak, “Rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör Bey’in Türk Kültür Hayatımıza Tesirleri”, Kırşehir Esnaf Kuruluşları Bülteni, yıl: V, sayı: 23-24, Mayıs-Haziran 1988, s. 23.

[62] M. Budak, a.g.m., s. 24.

[63] M. Budak, a.g.m., s. 24.

[64] Şeyma Göngör, “Güngör, Erol (1938-1983)”, s. 305.

[65] Aytekin Ersal, a.g.e., s. 382.

[66] Dursun Yastıman, “Erol Güngör ile Altı Yıl…”, https://www.kirsehircigdem.com/erol-gungor-ile-alti-yil (Erişim tarihi: 18 Şubat 2023). Yastıman, Güngör’ün “Hacıhâfızoğlu” mahlasını, kendisine imzalayarak verdiği “Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri” adlı eserde kullandığını söylemektedir (E. Ü.).

[67] Tahsin Yıldırım, Edebiyatımızda Müstear İsimler, Selis Kitaplar, İstanbul 2006, s. 174.

[68] Harun Yıldız, “Erol Güngör’ün Hayatı ve Eserleri”, a.g.e., s. 53.

[69] Ersin Özarslan, Prof. Dr. Erol Güngör’ün Anısına Türkiye’de Değişim Sempozyumu…, a.g.e., s. 27.; Aytekin Ersal, a.g.e., s. 382.; Tahsin Yazgan, Bozkırın Mefkûresi Erol Güngör, (Din ve Toplum Anlayışı), Altınordu Yayınları, Ankara 2018, s. 13-14.

[70] “Değerli Bilim Adamı Türk Fikir Hayatının Mümtaz Siması Prof. Dr. Erol Güngör Ebedî Âleme İrtihal Etti”, Yeni Haber, 27 Nisan 1983, s. 1.