Kırşehir 1 Kasım seçimlerinde iktidarın yanında yer aldı ve iki milletvekilini de AK Parti’ye verdi. Kırşehir'de 656 sandıkta 136 bin 28 seçmen oy kullandı.

Kırşehir 1 Kasım seçimlerinde iktidarın yanında yer aldı ve iki milletvekilini de AK Parti’ye verdi.
Kırşehir'de 656 sandıkta 136 bin 28 seçmen oy kullandı. 133 bin 827 oyun geçerli sayıldığı seçimde, AK Parti yüzde 50,72, MHP yüzde 24,07 ve CHP ise yüzde 17,87 oranında oy alınca AK Parti, 7 Haziran seçimlerinde kaybettiği 1 milletvekilliğini geri alarak, iki milletvekilini kazandı. AK Parti Kırşehir 1'inci sıra adayı Salih Çetinkaya ikinci defa milletvekili seçildi. AK Parti'den 22 ve 23'üncü dönemlerde milletvekilliği yapan Mikail Arslan da yeniden Meclis'e girmeyi başardı.
MHP'den 25'inci dönemde milletvekili seçilen ve Kırşehir'den 1'inci sıra adayı gösterilen Cemil Yıldırım Türk, bu defa TBMM'ye giremedi.
7 Haziran seçimlerinde AK Parti ve MHP, Kırşehir'deki iki milletvekilliğini paylaşmıştı. Kırşehir'de 7 Haziran seçimine göre 1 Kasım seçiminde AK Parti'nin oylarında yükseliş, CHP ve MHP oylarında ise düşüş yaşandı.
Kırşehir siyasi tarihinde Osman Bölükbaşı ve Memduh Erdemir’den sonra üçüncü kez milletvekili seçilen Mikâil Arslan tarihe geçti.
Kırşehir’de AK Parti neden kazandı, MHP ve CHP neden kaybetti sorusuna gelince…
AK Parti’de en önemli etken daha önce iki kez AK Parti’den Kırşehir milletvekili seçilen ve Kırşehir’e getirilen pek çok yatırım ve hizmetin altında Mikâil Arslan’ın imzasının bulunması.
Mikâil Arslan geçmiş dönemlerde Kırşehir ve ilçelerine yaptığı hizmetlerinin karşılığını gördü. 1 Kasım seçimlerinde Kırşehir için, Kaman için, Mucur ve diğer ilçelerimiz için hazırladığı projelerle Kırşehir seçmeninin karşısına çıktı. Bunları tek tek seçmene anlattı, hazırladığı kitapçıklarla kendini anlattı ve seçmen de “Yaparsa Mikâil Arslan yapar” dedi ve seçimde ona oy verdi. AK Parti’nin oylarının artışında Mikâil Arslan’ın aday gösterilmesi en büyük etken oldu bence...
Çünkü Kırşehir Mikâil Arslan’dan önceki milletvekillerini de gördü. Onların çalışmadığını anlayınca “Mikâil Arslan gitti, Kırşehir’e hizmet bitti” diyerek hep Mikâil Arslan’ı aradı, durdu…
Kırşehir’de her seçmen bunu böyle biliyordu, ama ne yazık ki 7 Haziran seçimlerinde AK Parti Genel Merkezi bunu duymadı, görmedi, inat etti, onu aday göstermedi.
Hatırlıyorum da 7 Haziran seçimleri öncesi Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci ile bir sohbetimizde bana seçimle ilgili görüşlerimi sormuş ve AK Parti ile MHP’nin birer milletvekili alacağını ve sonucun 1-1 olacağını söylemiştim.
Ben de ona “Başkanım siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?” dediğimde Bahçeci’nin verdiği cevap aynen şu olmuştu: “Ben Kırşehir’den 2-0 yapmak için formülü vermiş… Amaaa…”
Yani benim anladığım Yaşar Bahçeci de Kırşehir’den Mikâil Arslan’ın aday gösterilmesi halinde 2-0 alınacağını söylemiş, ama ne yazık ki bir takım insanlar geçmişte Mikâil Arslan hakkında olur olmaz dedikoduları yayarak kendilerini listeye aldırmayı başarmışlardı.
Ne olmuştu da 7 Haziran’da ne Yaşar Bahçeci’nin fikrini, ne de Kırşehirlilerin düşüncesini dikkate almayan AK Parti Genel Merkezi 1 Kasım seçimlerinde aday değişikliğine gitmişti?
Yani AK Parti Genel Merkezi yaptığı hatayı anlamış olmalı ki Mikâil Arslan’ı listeye koyarak Kırşehir’de 2-0 yapmayı başarmıştır.
Kırşehir’de Ak Parti 2-0 yapmışsa, bunun en büyük nedeni Mikâil Arslan ismidir. Tabi bu dönemde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “hayırcı” tutumu da MHP’deki oyların yeniden AK Parti’ye dönmesinde etken olmuştur.
Eğer Mikâil Arslan AK Parti listesinde aday gösterilmemiş olsaydı, MHP’den bu kadar AK Parti’ye oy kayışı olmaz ve Yıldırım Türk yeniden milletvekili seçilebilirdi. Çünkü AK Parti’ye giden oylardan bin 500’ü MHP’de kalabilir ve Yıldırım Türk yeniden seçilebilirdi. Ama dedim ya Mikâil Arslan MHP’den, CHP’den, HDP’den oy almayı başarınca AK Parti buradan 2-0 kazanmıştır.
AK Parti 7 Haziran seçimlerinde yüzde 39.84 oy oranı ve 54 bin 235 oyla bir milletvekili çıkarırken, 1 Kasım seçimlerinde bu oyunu 13 binden fazla arttırdı. Yüzde 10’dan fazla oyunu arttıran ve toplam oyunu 67 bin 797’ye çıkartan AK Parti bunun karşılığında iki milletvekilini Meclis’e göndermiş oldu.
MHP’nin Kırşehir’de 10 binin üzerinde oyu AK Parti’ye gitmiş. Bence en büyük neden Devlet Bahçeli. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran seçimleri akşamı başlayan “hayır” diyerek koalisyonlara kapıyı kapatması en önemli etken oldu. Bunun sonucunda da Kırşehirlilere sağlık alanında önemli hizmet ve katkılar sunan ve 7 Haziran’da MHP’nin oyunu arttırarak Milletvekili seçilen Prof. Dr. Yıldırım Türk seçilemedi, kaybetti.
7 Haziran’da yüzde 31.65 oy oranı ve 43 bin 79 oyla ikinci parti çıkan ve bir milletvekili kazanan MHP Pazar günkü seçimlerde 32 bin 496 oy topladı. Yani 10 bin 583 oyu AK Parti’ye kaptırdı.
Peki ya CHP Kırşehir’de neden kazanamadı? Neden kaybetti?
Bu konuda fazla yorum yapmaya gerek yok. Zaten CHP’nin kazanamayacağını Kırşehir’de herkes üç aşağı beş yukarı tahmin ediyordu. Dr. Osman Kök’le birlikte belki oy artışı sağlanacağı bekleniyordu. Ama bu da olmadı. Çünkü Osman Kök ve seçim ekibi demek ki iyi çalışamamış, seçmene gereği gibi ulaşamamış ve 7 Haziran seçimlerinde aldığı 26 bin 274 oyu bile koruyamayarak 23 bin 941’e indirmiş.
Bu konuda dost acı söyler, ama doğru söyler dermiş atalarımız.
Ben Dr. Osman Kök’ü 25 yıldır tanırım. Kendisi çok iyi bir insan, dost canlısı, hizmet yanlısı birisiydi. Seçimlerde aday adayı olduktan sonra biz bu konuda kendisini desteklemiş ve nasıl bir seçim çalışması yapması konusunda kendisine görüş ve düşüncelerimizi aktarmıştık. Ama o bizim bu görüş ve düşüncelerimizi dikkate almamış olacak ki kurduğu ekiple kaybetti.
Seçimin ertesi günü yani 2 Kasım Pazartesi sabahı kendisiyle karşılaştım. Oldukça morali bozuk olan Osman Kök, CHP önünde parti yöneticileriyle vedalaşıyordu. Ben de oturduğum yerden kalkarak kendisine geçmiş olsun dileklerimi sundum. Ama kendisinden “Rahatladınız mı?” diye söz duyunca bir seveni olarak üzüldüm, yıkıldım.
Sanki onun seçimlerde kaybetmesi için ben çalışmışım gibi, ben hüsrana uğratmışım gibi bana serzenişte bulunmasını da kabul etmedim, yadırgadım.
İnsanlar nedense suçu kendinde aramıyor, hep başkalarına malediyor.
Elbette bir aday girer seçime; kazanır, ya da kaybeder. Herkes kazanacak diye bir durum olmaz. Ben Kırşehir’de yaklaşık 40 yıldır gazetecilik yapıyorum. Kimler geldi, kimler geçti. Nice siyasetçi ve nice adaylarla karşılaştım. Kazananla da, kaybedenle de görüştüm. Ama bugüne kadar kaybeden hiçbir adaydan “rahatladınız mı?” diye bir söz duymadım.
Elbette Dr. Osman Kök’ü anlıyorum. Gönül umduğuna küser. Ama ben bu konuda kendisini bir dost olarak uyarmış ve önerilerimizi sunmuştum. Ama kendisi bu konuda bizim sözlerimizi, önerilerimizi, eleştirilerimizi dikkate alma gereği duymadı, kaybetti, suçu bizim gibi dostlarına atarak kendisini kurtarmaya çalışmasına da gerek yok sanırım.
Dr. Osman Kök, bırakın seçimde kazanmayı, 7 Haziran seçimlerinde Yılmaz Zengin’in topladığı oyları bile koruyamayıp, 26 bin 274’ten 23 bin 941’e düşürmüşse şapkasını önüne koyup iyi düşünmeli, iyi analiz etmeli. Sonra da çıkıp özeleştiri yapmalıdır.
Özetle 1 Kasım seçimlerinde Kırşehir’de AK Parti kazandı, MHP ve CHP kaybetti. Kazanan niye kazandı, nasıl kazandı bunu çok iyi değerlendirilmeli. MHP ve CHP neden kaybetti bu iki parti de halkın verdiği karara saygı duyup, “nerede, ne gibi hatalar yaptık diye oturup bir özeleştiri yapmalı. Yoksa CHP ve MHP bu mantıkla, bildiği gibi yapar ve yoluna devam ederse, bu millet te onlara “siz bildiğiniz yolda ilerlemeye devam edin, biz de bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz” ya da “durmak yol yola devam edin” diyecekler.
Ne diyelim 1 Kasım seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize ve Kırşehirimize hayırlar getirmesini diliyor, kazananları kutluyor, kaybedenlere geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

***

Boyu boyumda olsun!

Kırşehir’de bugünlerde bir kızımızın dilinde 1.80 hikâyesi var ki artık kabak tadı verdi!
Yatıyorlar 1.80, kalkıyorlar 1.80…
Merak ettim nedir bu 1.80 hikâyesi diye…
Soracağım tanısam bu kızcağıza “nedir bu 1.80?” diye ama tanımıyorum ki!
Günlerdir kimmiş bu kızımız diye merak ettik. Her gün kafamda 1.80 meselesini çözmek vardı.
Aylardır uğraştım, kafa yordum, tanıdıklarıma, eşime, dostuma sordum “bu 1.80 sorununu öğrenene bir ziyafet çekeceğim” diye haberler uçurdum.
Sonunda bir kuş haberi getirdi ve beni bu düşünceden kurtardı.
Meğerse bu kızımızın boyu 1.78’miş ve evleneceği kişinin de boyunun en az 1.80 olması gerekiyormuş. Yoksa inadı inat, yok da yok diyormuş!
Çünkü öyle çok kafaya takmış ki, gelen düğürçüleri elinin tersiye itip, efendice gerisin geriye yollayıveriyormuş.
Boyu kısa olanları “bacaksız!” diyerek geri çeviren kızımız, beğendiklerini yabancıya gitmesin diye boyu kısa olan arkadaşlarına yönlendiriveriyormuş!
“Boyu boyumda olacak, zararı yok benden üç-beş santim büyük olsa da olur” diye ayak diriyormuş.
“Ya kardeşim boy kavakta da var, ne yapacaksın boyu uzunu?” diyecek olanlara verdiği cevap “Abi ne yapayım boyu kısa olur, nokta ile virgül gibi olur, el ele tutuşursak herkes bize güler!” diye karşılık veriyormuş…
“Ya kardeşim boyunu ne yapacaksın, huyu güzel olsun, namuslu, şerefli, terbiyeli; ahlaklı olsun!” diye çıkışanlara da illaki 1.80’de ayak diremeye devam ediyormuş.
Kızımızı ben bilmiyorum, tanımıyorum. Ama de diyelim 1.80 boyunda olan genç erkeklere duyurulur.
Kızımızın kim olduğunu sorarsınız, arayan mevlasını da bulur, belasını da!...
***
Biraz da gülelim!

İntihar
Balıkçının biri deniz kenarında oturuyordu. Birden yanı başında yüzü sapsarı biri belirdi. Hayattan ümidini kesmiş gibi görünüyordu. Gitti kendisini denize attı.
Balıkçı hemen ardından denize dalıp genci çıkardı.
Adamın ilk sözü:
“Neden kurtardınız beni?” demek oldu.
"Ben intihar etmek istiyorum..."
Ve bu sözlerin ardından yine kendini denize attı. Balıkçı da ardından atladı ve adamı kıyıya çıkardı. Sonra üçüncü dalış ve kurtarış...
Bunun üzerine genç adam kıyıdan uzaklaştı, cebinden bir ip çıkardı, ilerdeki bir ağacın dalına dolayıp kendini astı. Fakat bu sefer balıkçı kılını bile kıpırdatmamıştı.
Bu olanları gören biri sordu:
“Anlayamadım... Az önce üç kez kurtardınız genci. Şimdi kımıldamadınız bile... Neden?”
“Adam sırılsıklam ıslanmıştı... Ben kendini kurutmak için ipe asıyor sanmıştım...”

Sevdiğim bir söz

“Dünya karşılaştığınız fırtınalarla ilgilenmiyor, gemiyi getirip getirmediğinize bakıyor.”
Raul Armesto