Birkaç haftadır yazılarımda Kırşehir’den ve Kırşehir’in sorunlarından uzak kaldım. Bazen ara vermek iyi oluyor. En azından bende derin bir nefes alıyorum. Ancak ne yalan söyleyeyim yazılarımda Kırşehir’in sorunlarını gündeme getirmediğim zamanlar kendimi suçlu hissediyor ve gazetecilik görevimi yerine getirmediğimi düşünüyorum. O nedenle hatırlatma amacıyla da olsa bugün bir şeyler yazmak istiyorum.

Aslında ara versem de, vermesem de değişen bir şey yok. Kırşehir’in sorunları aynen devam ediyor, çözülemiyor, çözülmesi için siyasetçilerin ve kaderin yüzüne gülmesini bekliyor ama şimdiye kadar ne siyasetçi ne bürokrasi ne de kader Kırşehir’in yüzünü güldürdü. Böyle giderse de gülmeyeceğe benziyor. Çünkü böyle gelmiş, böyle gidiyor.

Tabiri yerindeyse Kırşehir"Tek başına filmini" oynuyor. Neden mi?  

Kırşehir’de birilerinin keyfi yerinde de onun için. İster siyasi makamlarda olsun, ister bürokraside olsun, ister Sivil Toplum Kuruluşlarında olsun makamlarda oturanlar Kırşehir için ellerini taşın altına koymuyorlar, suya sabuna dokunmuyorlar. Çünkü keyifleri yerinde. Nasıl olsa makamlarda oturuyorlar, maaşlarını alıyorlar, protokol de en önde yer tutuyorlar, bulundukları makamları Kırşehir için kullanmasalar da kendileri için güzel kullanıyorlar. Onlar için sorun yok.

Hal böyle olunca Kırşehir içten içe, ruhsal bir bunalıma, bir daralmaya doğru gidiyor. 

Yeni hayaller, yeni ümitler, yeni adımlar, yeni yatırımlar birer birer uzaklaşıyor. 

Geleceğe dair önemli düşünceler tarihe karışıyor. 

Kısaca Kırşehir içten içe tükeniyor ve ısrarla kendine dokunacak elleri bekliyor.

Tüm bunlara rağmen Kırşehir’de birilerinin keyfi yerinde dersek yalan olmaz.

İktidar partisinden seçtiği milletvekili, il başkanı ve yöneticileri var mı, yok mu, nerelerdeler, ne iş yaparlar belli değil. Belli olan tek şey iktidarda oldukları için birileri onlara “Ağam veya paşam” diyerek el üflüyor. Onlarda bulundukları makamları kendileri için güzel kullanıyorlar ve Kırşehir’e faydalı işler yapmak yerine liderlerinin gözüne girmek için hareket ediyorlar.

Maalesef azda olsa ben dahil birileri gelişen, büyüyen, yatırımların yapıldığı yeni bir Kırşehir hayal ediyor ama Kırşehir başta kendi içinden seçtiği siyasetçilerden ve ülkeyi yönetenler destek göremiyor ve sonucunda her an ve her zaman kırılma üstüne kırılma yaşamaya devam ediyor.

Bir gerçek var ki Kırşehir, 1954 yılında Adnan Menderes tarafından “Bana oy vermiyor” diyerek ilçe yapılmasından ve ilçelerinin elinden alınmasından dolayı yediği ağır darbenin altından halen kalkamamıştır. Bu darbe adeta Kırşehir ve Kırşehir insanının üzerine tonlarca ağırlığında ölü toprağı sermiş ve Kırşehir bu ölü toprağını üzerinden atamıyor.

1954 yılında Kırşehir insanına vurulan bu ağır darbeden dolayı insanlarda bir bıkkınlık, bir bezginlik var. Üzerlerine bir karabasan oturmuş gibi ve bu olumsuz haller Kırşehir ve Kırşehir insanını esir almış durumda.

Kırşehir için büyük idealler ve geleceğinde etkin olması gereken büyük adımlar, rüya olmanın da ötesine, hayallerde bile yer edinemiyor. Çünkü Kırşehir insanı başta siyasetçiler olmak üzere hiç kimseye güvenmiyor.

Bazen birileri ortaya çıkarak hiç uyumadan gündüz gece demeden, Kırşehir için çalıştıklarını, hizmet getirdiklerini bir şeyler yaptığını,verdikleri sözleri yerine getirdiklerini söylüyorlar ama baktığınızda Kırşehir’de yatırım ve hizmet adına eski kamu binalarının ve okulların yıkılarak yenilerinin yapılmasından başka hizmet olarak bir şey göremiyorsunuz.

Hizmet derken burada Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara’ya seslenmek istiyorum. Hiç kimse yanlış anlamasın neden siyasilere, ilgili kurum müdürlerine değil doğrudan Sayın Valimize sesleniyorum. Çünkü gördüğüm, bildiğim ve tanıdığım kadarıyla o makamlarda bulunanların sorun çözebilecek kapasitede olmadıkları için Sayın Valimize sesleniyorum. 

Sayın Valim, acaba yıllar önce şehrin ortasında Hükümet Konağı olarak başlanan, sonra inşaatı durdurulan, daha sonra KYK’na devredilen, tekrar Hükümet Konağı yapılacağı söylenen, sonuçta yılladır ucube durumunda bekleyen ne olacağı belli olmayan inşaatın akıbeti nedir?

Ayrıca Organize Sanayi Bölgesi’nin Petlas Lastik Fabrikasını da içine alacak şekilde büyütülmesi çalışmaları ne durumda?

Bu konularda kamuoyunu bilgilendirir ve çözüme kavuşturursanız Kırşehir’in en büyük iki sorununu çözmüş olacaksınız.

Kırşehir’de herkes biliyor ki Kırşehir’e gelecek hızlı tren, askeri birlik, sanayi yatırımları, sahip olduğumuz jeotermal sıcak su kaynaklarını çok iyi kullanmak, tanıtımını etkili yapmak, otellerin ve yatak kapasitelerinin sayılarının arttırılmasını sağlamak, Cacabey, Ahi Evran, Yunus Emre, Ahmed-i Gülşehri, Süleyman Türkmani gibi diğer kültürel varlıklarımızı çok iyi tanıtarak yerli ve yabancı turistlerin getirilmesi sağlamak Kırşehir’in gelişmesine, göçün durmasına ve milletvekili sayısının yükselmesine sebep olacaktır.

Kırşehir yıllardır diriltilmeyi bekliyor.

Kırşehir olarak bir an önce her alanda canla başla atılım üstüne atılım yapacak yeni bir Kırşehir için, harekete geçmeyi bekliyoruz. Yeni bir hayale doğru, büyük düşlerin önden giden atlılarına yoldaş olarak, Kırşehir’i gelecek yüzyıla bağlamayı bekliyor. Kırşehir bekliyor da el emeği, göz nuru dökerek bunları yazıyorum ama olacağına inanıyor muyum? Keyifleri yerinde olan birileriyle, bu kafayla, bu anlayışla, makam sahiplerinin Kırşehir’i değil, kendilerini düşünmeleriyle, bu siyasi anlayışla olmayacağına inanmıyorum.

Maalesef Kırşehir, bir orta oyununa kurban ediliyor, geleceğe yönelip, gücünü yeni ümitlerle perçinlemesi gerekirken siyasilerin ve vasıfsız adımların kaprislerine kurban ediliyor. Ancak her şeye rağmen “umut fakirin ekmeğidir” diye yapılacak “her seçim acaba bu kez olur mu?” diyerek Kırşehir için bir umut ve ekmek kapısı olarak bekliyor ve her seçimden sonra da hayal kırıklığına uğruyor.

Neden mi?

Kırşehir’de birilerinin keyfi yerinde de onun için.