Hiçbir şey yolunda değil. Ülkenin istikrarı giderek düşüyor.

Hiçbir şey yolunda değil. Ülkenin istikrarı giderek düşüyor. Siyasal İslam dayatmalarıyla, refahı, uluslararası iyileşmeyi, ekonomik gücü, adaleti teminat olarak veren 13 yılın en güvenilir iktidarıyla bugün neredeyiz?

‘’Komşular ile sıfır sorun’’ söyleminin mimarı daha dün hiç aşağıda tutmadığı ülkeyi, bugün bütün komşu sınırlarla olan dış politika sorunu ile nasıl açıklayacak? Zira problem yaşamadığımız komşumuz yok.
Daha yakın zamanlarda Türkiye’yi saygı ve dostlukla izleyen ülkelerin neredeyse hepsi güvensizlik ve kuşkuyla bakıyor.
Türkiye AB üyeliği uzun süre yavaşlayan müzakereler nedeniyle ülkeyi son 13 yılda AB Üyeliğinden uzaklaştıran etken ve iktidar politikaları açıkça ortadır. Özgürlüklere, demokrasiye, düşünceye uygulanan baskı ve hukukun geriye düşürülmesi başlıca nedenleridir. Bu durum ülkenin karanlığa götürülmesinden ziyade yalnızlaştırıldığını da açıkça ortaya koymaktadır.
Bir çok kez vurguladığım gibi. Bundan 5 yıl önce ‘’her şey iyiye gidiyor.’’ Mutlu Ülke, ‘’Yeni Türkiye’’ tırmanışlarının yerini acaba BOP Projesinin yeni serüvencileri ve siyasi kurguları mı alıyor? Tarihten bu yana tabela partisi geçişlerini hepimiz çokça gördük.
Peki bütün bu olumsuzlukların geride bıraktığı enkazlara bakıldığında bize kalan nasıl bir coğrafya?
İlerleyen zamanda artık ayağa kaldırılması güç bir Türkiye.
Tökezletilen hukuk.
İçi boşaltılmış ekonomi.
Kalite düzeyi düşürülmüş eğitim.
Bozulmuş kültür.
Tarihsel değerlerde çöküş.
İnsan haklarının tabutlara çivilenişi.
Toplum ve bireylerde kişilik kayması.
Geleceği ipoteklenen halkın bankalarda ki geleceği.
Organiği bozulan tarım.
Çarkı durdurulan sanayi.
Hasat dönemlerine çivilenen batık çiftçi.
Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen vergi ağına düşmüş esnaf.
Bürokrasi de dengeler sorunu.
Kışkırtılmış gençlik.
Susturulmuş kadın.
Ayrışma ve kin.
Birbirini anlamak istemeyen ve duvarlar gibi öfkeyle yükselen ayrıştırılmış bir halk.
Böyle bir kuşatmada içinde toplumsal tırmanışı ve soylu bir duruşu ortaya koymanın, dernekler, vakıflar, federasyonlar ile dinamiklerin işleyişsizliği…
Yaşayabileceğimiz bir başka ülke yok.
Bilmeliyiz ki, Filistin ve Irak halkından daha beter ederler hepimizi.
Araştırın ve bakın, dış güçlerin kaskatı kesilmiş kan ve öfke kokan intikamlarının merceğindeyiz. Böyle giderse dünyada yurdunu yitirmişlerin cehennem ve çilelerine resmen adayız. Böyle giderse bu ülkenin bir tek dalıyla sermaye şahı olmuşlar bile insanlığını emperyalizmin dipçiklerinden alamayacaklar.
Kırşehir için, bu ülke için, bu halk için aydınlık gelecek bizlerin ellerinde. Biraz akıl başa, vicdan akla taşınırsa bunu anlayabiliriz.
Temennim, sevginizin, umudunuzun, barışınızın, ulusunuzun ve insanlığınızın ellerinizden alınmadığı bir ülke diliyorum.