Ülkenin birinde çok değil bundan üç beş yıl mı desem, beş altı ay mı desem yoksa yedi sekiz gün önce mi desem... Güzel sesli bir horoz yaşarmış. Bu horozun sesi o kadar güzelmiş ki dinleyen bir daha dinlemek istermiş. Ağzını her açışında tüm tavuklar, cücükler, “Acaba şimdi ne diyecek?”diye kulak kabartırlarmış.

Billur sesli horozun iki lafının biri de adaletmiş. "Adaletli olun! Adaletten ayrılmayın! Bakın ben ne kadar adaletliyim! Adalet olmadan olmaz!" der dururmuş.

Kümesteki tavuklar, horozun konuşmalarını büyülenmiş gibi dinlerlermiş. "Horoz çok haklı. Horoz dediğin böyle olur." der dururlarmış.

Horoz, adalet konusunda nutuk çeker dururmuş ama önlerine bir avuç yem atılınca tüm yemleri yemek için çırpınırmış. Kendi önündeki yemleri hemen yer, sonra da yanındakilerin önündeki yemleri yemek için uğraşırmış. Önüne geçen tavukları gagalar, onların buğdayını yemek için onları itip kakarmış.

"Hakkına razı ol horoz! Benim yemimi yeme!" diye itiraz eden olursa da o koca tırnaklarını gösterir, onları korkuturmuş. O da olmadı bağırır çağırır, ayakları ile toprağı eşeleyerek yemlerin üzerini kapatır, kendinden başkasının yemesine izin vermezmiş.

Kümeste, Güzel Sesli Horoz'dan başka horozlar da varmış. Ama onlar ne adalet adalet diye ötermiş ne de başkasının hakkını yermiş. Yeri geldi mi öter, yeri geldi mi susarlarmış. Güzel Sesli Horoz gibi tavukları büyülemez, önlerindekini de yemezlermiş.

Gel zaman git zaman kümese iki adam gelmiş. Bunlardan biri kümesin sahibiymiş. Yanındaki uzun boylu, dev gibi vücutlu adamı ise kimse tanımıyormuş. Kümesin sahibi eli ile tavukları göstermiş. "Buyur, hangisini beğeniyorsan al." demiş.

Akbaba bakışlı adam kümesin içindeki tavuklara dikkatli dikkatli bakmış. Sonra da Güzel Sesli Horoz'u işaret etmiş. "Şu horoz iyi beslenmiş. Baksana hindi gibi besili duruyor. Ben onu alayım." demiş.

Kümesin sahibi Güzel Sesli Horoz'u tutmuş ve adamın eline tutuşturmuş. Horoz: "Ne oluyor? Nereye gidiyorum?" diye çırpınarak kümesten uzaklaşmış.

Bir gün sonra kümesin dışına bırakılan tavuklar, karınlarını doyurmak için sağda solda gezerlerken tavuklardan birinin bas bas bağırdığını duymuşlar.

"Gelin! Buraya gelin! Çöplüğe gelin! Hemen gelin! Bakın burada ne var?"

Tavuklar merakla çöplüğe koşmuşlar. Koşmuşlar ama bir de ne görsünler! Çöplerin üzerinde Güzel Sesli Horoz'un kafası durmasın mı! Gözleri üzgün üzgün onlara bakıyor. Gagası bir şey söyleyecekmiş gibi açık duruyor. Etrafta o güzel tüyleri uçuşuyor. Güzel Sesli Horoz'un gövdesi ise yerle yeksan olmuş, ortalarda görünmüyormuş.

Kümesin en yaşlılarından olan Çil Tavuk, yerdeki kesik kafaya bakarak üzgün üzgün konuşmaya başlamış: "Akadaşlar! Siz siz olun, sakın açgözlü olmayın! Konuşmaya herkes konuşuyor ama asıl mesele uygulamada. Adalet konuşmakla olmaz! Uygulamakla olur. Hakkına razı olmayanın sonu da işte böyle olur." demiş.

O günden sonra kümesteki tavuklar, geveze horozlara inanmaz olmuşlar. Ne hak yemişler ne de haklarını yedirmişler...

Ya toprak ol

Ya da su

Sakın ateş olma