Sekiz aydır açıklanması beklenen öğretmen atamaları sonunda belli oldu. Binlerce öğretmen şu güzel bahar ayında kışı, boranı yaşadı. Yirmi beş, yirmi altı yaşına gelmiş gençlerimiz dövmeden beter oldu. Atama sıralamasına giren de giremeyenler de ağladı. Evet, hem de ne ağlama. Sadece yavrular mı ağladı, analar babalar da ağladı.

                Peki neydi bu insanların suçu? Öğretmen olmayı istemek mi? On altı, on yedi sene gecelerini gündüzlerine katıp çalışmak mıydı suçları? Staj yapmak, ödev hazırlamak, vize, final, bütünleme... Olmadı, kaldığı derslere bir daha bir daha çalışmak mıydı suçları? Eğitim Fakültesi'ni hakkıyla bitirmek miydi suçları?

                Hakkıyla bitirememişler demek ki bir de “mülakat da mülakat” diye tutturdular. Okuttuğunuz okula mı güvenmiyorsunuz, eğitimcilere mi? Nedir sıkıntı? Okula alırken koymadığınız şartları neden mezun edince koyuyorsunuz? % 50 etkili olacak mülakat nedir Allah aşkına? Siz hiç mi güvenmiyorsunuz okuttuğunuz mezun ettiğiniz öğretmenlerinize? Varsa bir ayıpları, günahları, suçları zaten atanmadan önce sicilleri sorgulanıyor, adli sicil kaydından geçemeyenler alınmıyor. Öyle değil mi?

                Karşılarında öğrenci olmadan, öğrencilerle göz teması kurmadan, onlara soru sormadan nasıl kırk dakika boyunca ders anlatacak ve  mülakatı geçecek bu yeni mezun gençler. Youtuber mi bunlar? Youtuberlar bile çektikleri videoları edit ediyor, beğenmedikleri yerleri kesiyor, bir daha çekiyorlar. Komisyonun karşısında hiç teklemeden üstelik de geleceğin buna bağlıyken, hayat memat meselesi iken hiç takılmadan, heyecandan, bayılmadan kırk dakika boyunca ders anlatacaksın, mümkün mü bu? İnsan heyecandan ölmez mi? Ve bunun adı da mülakat olacak öyle mi?

                Eylül'de, Ekim'de açıklanması gereken atama sayıları Mayıs'a kadar sarkıtıldı. Neden? Şunun şurasında 2024 KPSS sınavına iki ay gibi kısa bir süre kaldı. Atanacağım umuduyla kitap defter yüzü açmayan bu çocukların hali ne olacak? Ne ara ders çalışıp ne ara tekrar sınava hazırlanacaklar? Zaten psikolojileri bitmiş.

                "Ben yirmi altı yaşındayım," diye anlatmaya başladı İlköğretim Matematik Bölümü mezunu atanmayan bir öğretmen tanıdığım. "Sıralamam 300, evet, yanlış duymadınız. 14 binden fazla kişinin girdiği sınavda 300'üncü oldum. Herkes beni tebrik ediyordu. “Ooo, derece yapmışsın, hayırlı olsun, diyordu" ağlamaktan gözleri şişmiş, ölü balık gibi hayata boş boş bakıyordu genç kadın. "Biz daha ne yapalım? Bizim umutlarımız gitti, hayallerimiz gitti, hayatlarımız gitti." diyor. "174 kişi almak nedir ya! Şaka gibi. Ben önce sayıyı tam algılayamadım. Önünde bir var sandım. 1174 kişi olarak okudum. İlköğretim Matematik de şu ana kadar alımlar hiç binlerin altına düşmemiş. İki bin, üç bin alım yapılan bir bölüm bir anda nasıl 174'e düşer? Üstelik bu 174 kişinin girmesi de garanti değil. Daha ne yapsın bu insanlar? Eğitim Bilimleri, Genel Kültür-Genel Yetenek ve Alan olmak üzere üç oturumlu sınavdan böyle bir başarı elde ediyoruz. Daha ne yapalım Allah aşkına?" Gözlerindeki yaşlar çağlayan gibi akmaya başlıyor. "% 4'lük alım nedir ya hu? İki yıllık bir Sağlık bölümü mezunu sadece Genel Kültür-Genel Yetenek puanı ile üstelik de mülakatsız atanıyor. Onlar da bir öğretmen maaşına yakın maaş alıyor. Bir de bizim çektiğimize bakın." diyor. "Neden öğretmenlere bu cefa layık görüldü? Neydi suçları? Sakın kimse bana bütçeden bahsetmesin. Sağlık ne kadar önemliyse eğitim de o kadar önemli. Eğitim olmazsa sağlıkçı da yetiştiremezsin, meslek erbabı da. Eğitim olmazsa insan yetiştiremezsin insan."

                Bu mağduriyet nasıl giderilir bilmem. Ama milyonlarca insan aah, vaah çekiyor. Ağızlardan isyan cümleleri, beddualar çıkıyor. İnşallah 2023 KPSS puanı ile ek atama olur da bu büyük bir yanlıştan dönülür.

                Ya toprak ol

                Ya da su

                Sakın ateş olma