Kırşehir’le ilgili haber yazalım dedik bir eksiklik, olumsuz haber bulamadık. Peki, ne yazalım haydi beraber düşünerek yazmaya çalışalım.

Kırşehir’le ilgili haber yazalım dedik bir eksiklik, olumsuz haber bulamadık.
Peki, ne yazalım haydi beraber düşünerek yazmaya çalışalım.
Haber ya eleştiri olur veya methiye olur, yani yapılan işi takdir edersin bir nevi yağcılık ve yalakalık. Veya yapılan işin kötü tarafını yazarsın ki bu pek hoşa gitmeyen bir yazı olur ve rizikosu biraz fazladır.
Şimdi nerden başlasak ki?
Herkesin şikâyeti olan pazardan başlasak ne yazacağız?
Kaş göz arasında Pazar torbasına sağlam fiyatına atılan çürük meyve ve sebzeyi mi yazalım.
Ne yani adam hem sana yiyecek temin etsin hem de senin yiyeceğini mi düşünsün pisliğini mi temizlesin, yiyeceğin meyvenin sebzenin çürüğünü de bir zahmet sen at.
Market reyonlarında tarihi geçmiş veya bozulmuş gıdaları mı yazacaksın? Hemen cevap gelir arkasında ona da sen bak kardeşim her şeyi devlet mi yapsın, devletin görevi bir omu adamlar ince işlerle uğraşmaktan vakit ayıramıyorlar ki senin şahsi işlerine baksın. (Devlet dediği belediye, bunlarda belediyenin asıl görevlerinden bir ve de en önemlisi piyasayı denetlemek)
Yaya geçitlerine park eden arabalarımı yazsak hemen itiraz karşısında, esnaf iki yüz metrelik mesafede olan evinden yaya mı gelsin, tabi gelmesin kaldırımın önünü arabasıyla, yaya geçidini de satacağı mallarla kapatan sayın esnafın sohbet sandalyeleri ve ya yemek masalarının yolun ortasında yerini aldığını mı yazsak?
Lokantacıdan kepçeyi yersin veya duluğuna sumsuğu oturturlar. Adam tezgâhı kurmuş, belli bir fiyatla her problemi anında hallediyor, devlet memuru mu olmak istiyorsun hizmet bedeli ne kadarsa ödeyeceksin. Yetkiliye durumu iletirsin belgen var mı sorusuyla karşılaşırsın.
Sanki her şey belgeyle oluyormuş gibi. Bilen söylesin bakalım ne yazalım, hikâye yazsan okuyan yok. Halkın hayatı zaten hikâye.
Her gün kaza yapıp ölen yok olmasını da istemeyiz oda yok, kavga dövüş hiç yok soygun hırsızlık tarih olmuş, her şey güllük gülistanlık desek bu seferde adam kıllanıyor, yoksa olağan üstü bir durum mu var diye.
Herhangi bir toplumu, esnaf, bakkal veya ticaret odası gibi kuruluşların kapısını çalıyorsun, şu şu problemler var şehirde mülki amirine gidelim bir istişarede bulunalım belki bir çözüm yolu bulunur diyorsun.
Cevap seninle gidemeyiz örgüt kuruyor diye bizi içeri atarlar. Mantığı görüyor musunuz? Yahu Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor, at izi it izine karıştı, kimin eli kimin cebinde bunlar hakkında bir şeyler yazalım desek, yok olmaz her şeye burnunu sokma o işler senin isin değil itirazı geliyor.
Halkın kafasını karıştırma, sonra oralar Kırşehir’e uzak bizi ne ilgilendirir, sen şehir sınırları dışına çıkma. Peki, şehrin içinde kalalım, şehir içindeki yollara döşenen parke taşları insan sağlığını tehdit ediyor desek, ulan kelek elinde belgen var mı cevabı yapışır yüzüne.
Peki, arabaların aşındırdığı havada dolaşan çimento tozlarının görülmesi için belgeye ihtiyacı var mı?
Başka bir sorun daha var ki bunun olumsuz neticesi uzun zamanda meydana çıkar, taşlar arasına atılan kumlar, şamandırasız logarlardan kanallara akar ve doldurur temizlemesi hayli zordur kanallara tıkanan kumların.
Cesaretli ve meslek yemini etmiş bir hekimin veya bir sorumlunun çıkıp söylemesi gerekirken, bir kıçı kırık gazeteci yazıyor, ne haddine ise.
Kırşehir’de trafik felç, felç kardeşim felç. Bunu yazmaya ne gerek var görevli olup da gören yok mu, yok ki bir türlü düzelmiyor.
Altı sene içerisinde defalarca yetkili sandığım kişilerle görüştüm, hiç bir ücret almadan yardımcı olacağım dedim fakat nafile bizim komisyonumuz vardır her üç ayda toplanır, yer içer sohbet eder dağılırız dediler.
Nasıl çözülecek sorun, nasıl düzelsin şehir merkezi artık adım atılmaz duruma geldi. Yeni yasaya göre yeni yapılan binaların araba parkı yapılması zorunluluğu var, yokta ben mi var diyorum.
Yapılan binanın kotası yüksek tutuluyor, alta dört tane dükkân birisini belediyeye ceza yani rüşvet gerisini yapıcı kişinin cebine.
Peki, bu nedir hırsızlık mı yolsuzluk mu? Bunun adı nedir.
Yeni yapılan Ahi külliyesinin altına park yapılamaz mıydı, yapılmadıysa neden yapılmadı, yer mi çürüktü yer çürükse o kadar masraf neden yapıldı cevap yok.
Yapılacak her hangi bir ahilikle ilgili törene gelenler arabalarını cebine mi koyacak. Aynı zamanda bir gelir kaynağı olabilirdi, ama her nedense yapılamamış.
Bundan sonra stadyumun yerine yapılacak belediye binasının altına park yapılırsa inşallah unutulmaz hem şehrin park sorununa hem de Ahi etkinliklerine gelenlerin park yapacağı yer olmuş olur, haydi hayırlısı Sayın başkanın bunları göz önünde bulunduracağına halk inanıyor ve bekliyor.