Uygarlığın kapılarını açan, insanlığı dünyada olabilecek her türlü felaketten, büyük yıkımlardan, salgın hastalıklardan kurtaracak olan sadece ve sadece bilimsel eğitimdir.

Genellikle eğitim bireye istenilen davranışları kazandırmak olarak tanımlanır.  Eğitim sözcüğü Dil Devrimiyle birlikte 1930’lu yıllarda dilimize girmiştir. Dil Devrimini yapan o şahane kadrolar Türkçemize girmiş olan Arapça, Farsça ve başka dillerdeki kelimelere karşılık bulmak için izlenen yoldan ve yayımlanan eserlerden yararlanarak eğitim sözcüğünü eğit-, eğilmek köklerinden türetmişlerdir. Bu görüşün oluşmasında, yerleşmesinde bazı atasözlerinin anlamı ile eğitim kelimesi arasında sistematik açıdan bir yakınlık görmüşlerdir. Eğitimcinin görevi de bilgiyi gelecek kuşaklara aktarmak için yeni teknikler bulmak ve geliştirmektir. 

Eğitim, bireyleri yetenekli olduğu alanda yetiştirmek ve geliştirmektir. Yetenekleri keşfetmek eğitimcinin görevidir. Bireyler arasındaki yetenek farklılıklarının önemini ilk defa fark eden, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucularından ve özgürlük bildirgesini kaleme alan, insan hakları savunucusu, Thomas Jefferson şöyle der:

“Bizim zenginlik kaynağımız, bireyler arasındaki farklılıklara dayanır.”

Basit gibi görünen bu ilke, eğitimin temelini oluşturur. Her öğrencinin öğrenme kapasitesi farklıdır, bazıları çabuk öğrenir, bazıları zor öğrenir eğitimcinin, anne ve babanın bunu bilmesi çocuğun eğitimi için hayati önem taşır. İşte bu farkı görmek Amerika’yı dünyanın en büyük eğitim merkezi gücü yapmıştır.

Bireylerin toplum yaşayışlarında yerlerini alabilmeleri için, bilgi, beceri kazandırmaktır. Bireyin kişiliklerinin gelişmesine yardımcı olmak eğitimcinin temel amacıdır.

Kişinin hayatının başlangıcından sonuna kadar yaşam sürecinde öğrenmeye ve eğitilmeye ihtiyacı vardır. Çağın gereklerine göre, yaşamak ve yaşamını devam ettirmek için edinilen bilgi ve birikimlerini uygulamaya gereksinimi vardır. Aksine bir yaşam biçimi, bireylerin var olduğu toplumların dünyadaki medeniyet yarışından kopması ve diğer bireylerle rekabet edebilme faaliyetlerinden yoksun kalması sonucunu doğurur. Koşulların dünyada meydana getirdiği değişimin ve gelişimin sonucu bireylerin eğitim ve öğretimin nasıl olması gerektiğini belirler Cumhuriyetimizin kurucularının hayal ettiği, bilgi çağına henüz ulaşamadık. Eğitim bireyi güçsüz, cılız bir canlı olmaktan çıkarır doğanın en güçlü canlısı yapar. Eğitimsizlik ise, cehalet, sefalet ve yoksulluktur. Atatürk Kurtuluş savaşından sonra ‘kazandınız Paşam’ diyen gazeteci Ruşen Eşref ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na şu cevabı verir; ‘Asıl savaş şimdi başlıyor, o da cehaletle savaş.’ der.   Yüzyıl geçmesine rağmen bu savaşı kazanamadık.

Neden eğim sorusuna gelince; İnsanoğlu doğadaki diğer canlıların aksine çok sıska ve cılızdır, yıllar süren özenli bir bakıma muhtaçtır. Pek çok canlı doğar doğmaz hayat mücadelesini vermeye başlar, Ör. Pek çok hayvan yavrusu doğar doğmaz koşmaya başlar. Bir kuş birkaç haftada uçar. Ancak insan 1-2 yılda zor yürüyebilir, 7 yaşına kadar kendini besleyemez, 15 yaşına kadar hayatını kazanamaz, insanoğlu uzun yıllar süren itinalı bakıma muhtaçtır.

Tüm bunlara rağmen iyi eğitilmiş, nitelikli bir insan doğanın en güçlü canlısıdır,  iyi eğitilmiş işgücü karşısında hiçbir güç duramaz, bilimsel eğitim kalkınmanın da anahtarıdır.

Eğitim sistemimiz temel alanlarda fen ve matematikte başarılı olamıyor.

Bu sonuçlar ülkemizde eğitimin niteliğini ve kalitesini gösteriyor.

12 yıl boyunca matematik ağırlıklı eğitim gören bu gençler sınavlarda tek matematik sorusu dahi yapamıyor.

Oysa bu çocuklar 12 yıl boyunca matematik okuyorlar ve bir soru dahi yapamıyorlar. Bilimsel araştırmalara göre insan zekâsını en fazla geliştiren bilgi dalı matematiktir. 

Bizler öğrencilerimizi matematik okyanusuna girdiremiyor ve yüzdüremiyoruz. İşte bunun için çocuklarımızda hayal gücü, özgür ve bağımsız düşüncenin oluşması gerekir.

Böyle düşünemeyen çocuklar matematiğin karmaşık dünyasına giremiyor.

Matematik neden önemli?

Matematik insan zekâsını geliştiren en önemli aktivitedir.

Matematiği gerektiği gibi öğrenemeyen toplumlar da felsefe,  bilim ve sanat gelişmez.

İyi bir eğitim ve matematik eğitimi toplumun geleceği için sigortadır.

Matematik insan zihninin yeni sistemler, yeni modeller üretmesidir.

Matematik engin bir düş dünyası olduğu için gençlerin hayal gücünü geliştirir.

Özgür ve bağımsız düşünmenin alt yapısını oluşturur.

Hayatı anlayabilmek özgürce yorumlar yapabilmenin temelinde de iyi bir matematik eğitimi vardır.

Matematik insanı önyargılardan kurtarır, yaratıcı düşünmenin yollarını açar.

ABD’de yapılan bilimsel araştırmalar, matematiğin insan zekâsını geliştirdiğini bilimsel olarak kanıtlamıştır.

Bu nedenlerden ötürü bütün ülkeler matematik eğitimine özen gösterir ve önem verir.

Matematiğin bilimler üzerinde tartışılmaz bir hükümranlığı vardır. Matematik, zihinsel gelişimi sağlayan ulu pınardır.

Matematik, soyut, sistematik ve yaratıcı düşüncenin de anahtarıdır.

Çünkü evrenin kitabı sayılarla yazılmıştır. Analitik düşünmek, iki kere ikinin neden dört ettiğini değil de beş etmediğini anlayabilmektir. İşte bu ayrıştırma çocuğun içinde yaşadığı dünyayı farklı biçimde algılamasının da yolunu açacaktır.

Biz de sorun, matematik değil matematik kültürüdür. Matematik kültürünü alan çocuk, tüm diğer bilimleri de daha kolay öğrenir. Sayısalda başarılı olmanın yolu matematik kültüründen geçer. Karşılaştığı sorunları nasıl çözeceğini mantıklı şekilde çocuğuna anlatmayan anne-baba-öğretmen çocuğa matematik kültürünü de kazandıramaz.

Özgür ve yaratıcı düşüncenin kaynağı matematiktir. Otoriter tutumun egemen olduğu iklimde matematik kültürü gelişmez. Matematik kültürünün gelişmesi için çocuğun sevgiyle beslenen, özgür iklimde yetişmesi gerekir.

Öğrencilerimiz de matematik ve fen başarısı her geçen yıl biraz daha düşüyor.

Bu düşüş eğitimin kalitesinin de düştüğünü gösteriyor.

Eğitim toplumsal bir sorun, toplumun bütününü ilgilendiriyor. Çünkü toplumun gelişip kalkınması eğitime bağlıdır. Sorunlarımızı çözecek bireylerin bağımsız ve özgür düşünmesini sağlayacak olan da eğitimdir. Eğitim bir toplumun refah düzeyini belirleyen temel unsurdur. Beşeri sermaye milletlerin zenginlik kaynağıdır. Uygarlığın kapılarını açan da eğitimdir.

Bilim ve teknoloji üretimi sağlayan da iyi eğitilmiş, nitelikli işgücüdür. Eğitim bireye istenilen özellikleri kazandırmak, yeteneklerini ortaya çıkarmaktır. Eğitime yapılan yatırım geleceğimize yapılan yatırımdır.