Son zamanlarda akıllı bir deyimle kafalarımız iyice karışmaya başladı. Akıllı telefon, Akıllı araba, akıllı ev yani aklınıza ne gelirse her şeyin birde akillisi var.

İnsanların akıllısı ve yarım akıllısı ve bazen de benim gibi akılsızı var. Bilmem bana katılan olur mu? Ama pek çoğumuz üç aşağı beş yukarı kendi akil ağırlığını tahmin edebilir.

İnsanlar adam olarak doğar, eğitilir insan olur. Eğitilmeden doğada doğup yaşayan insanımsı yaratıkları, Amazonun ulaşılmayan ve Afrika'nın keşfedilmeyen bölgelerinde yaşayan toplumları artık biliyoruz.

İnsan Allahın yarattığı en akıllı varlıktır. Eleştirmek ve küçük görmek kimsenin hakkı ve haddi değildir. Fakat her seçim döneminde insanları adam olarak görmek ve seçimden sonra, gelecek seçime kadar unutulan insanlar, bir müddet sonra geçmişinde unutmaya başlar.

Toplum eğitim ve yoğrulması aileden başlar ve devlet kendi bekası için gitmeye devam eder. Bana göre toplum üç sınıf da toplanır:

1-Cahil toplum

2-Yarı cahil.

3-Akıllı insanlardır.

Cahil insanlar şahısları konuşur ve eleştirir.

Yarı cahil insanlar, olayları konuşur ve eleştirir.

Akıllı insanlar isini ve ticaretin detaylarını düşünür.

Bir milyar beş yüz milyonla Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olan Çin hükümeti, yeni yeni buluşlarıyla önce kendi vatandaşını ve ileride de dünyayı kontur altına almayı hedefliyor. İlk etapta kendi vatandaşlarını çocuk yaşta kontrol altına almayı ve çocukların eğitim süresinde, hayata atılıncaya kadar ne yaptığını ve günlük yaşamını takip ederek herkesi yeteneklerine göre yönlendirmeyi hedefliyor.

Çin atasözü olarak tarihe geçmiş İngiliz kralı ile Çin kralı arasında geçen çok sözler vardır, “Bize balık vermeyin, balık tutmayı öğretin” demesi tarihe geçmiş bir sözdür. Türkiye ne yapıyor, cambaza bak politikasıyla halka kırıntıda giriliyor.

Yerel seçimler sanki genel secimmiş gibi mitingler atılıyor. Halk cambaza baka baka  cambazlığı öğrenip öğrenmediğini bir sonraki secimde gösterecek, acaba ne düşünüyor merak konusu.

Seçimden sonra sıkıntının daha çok  artacağı söyleniyor, inşallah öyle olmaz. Adaletin ve hukukun olmadığı yerlerde, toplum idaresi ve kendine uyan disiplini yaratan ve uygulamaya kalkan bazı oluşumlar meydana çıkar. Bunlar gerek tarikatlar veya mafyalaşmış guruplar idareye müdahale derecesine kadar gelirler.

Kendi yaşam tarzını uygulamaya geçer ki, bu türlü olayları yaşadık ve gördük. Çürümüşlüğün telafisi o kadar zordur ki bunu düzeltmek bir nesil ve hatta daha uzun bir zamana ihtiyaç duyulur. Rastgele evlilikler ve olgunluk yaşlarından önce yuva kurmaya kalkışılması, daha da vahimi çok küçük yaşta evliliğe zorlanan ve bunu 6 yaş gibi çocuk yaşlarda evlendirilen çocukların meydana getirdiği çocuk annenin çocukları toplum için bir nesil yetiştirmekten uzak ne olduğu belli olmayan bir toplum oluşturur.

Kanunen yasak olan bu türlü evliliklere müdahale edemeyen hükümetlerde, devlet idaresi başkalarının altına girerdi bu daha da tehlikelidir.