Her şeyin sessizliği bir inkâr. Sessizliğin ardındaki nedeni, öfkenin ardındaki sevgiyi, gülüşün ardındaki kederi bile bileni bulamadık. Sanki herkes kaybolmuş gibi bıkkın, mutsuz, neşesiz...

Hedefler, değerler karışık.

Gerçi yıl, yıl bitti umutlar.

Anlamsızlaştırılan değerler ile hedefe ulaşılma çabaları boşuna.

Yeni yıl hedefleri konuşulduğu bu günlerde hedeflerin değerlerle zenginleştiği inancındayım. Hayatın nimetlerinin değerini bize öğreten, hayatın zahmetleridir.

Her keder bir kurtuluşla son bulur.

Konserve haber, yorum, söylemlerden uzak, "Yeni yılınız kutlu olsun" diyen kuru yılbaşı tebrikleri yerine, gelin bu yıl bambaşka şeylerden konuşalım.

Öncelikle yalanlara, dallara sarılmayan yepyeni yıllar diliyorum. Gökyüzünün huzuru, sessizliği ve yıldızlar aydınlığında yeryüzüne yayılsın ki birbirimizin farkına varalım.

İncil’in ilk emri sev.

Tevrat’ın yaşat.

Kur'an'ın oku...

Hıristiyan sevmedi.

Yahudi yaşatmadı.

Müslüman okumuyor...

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Pınar baştan bulanır...

Biliyorduk ama;

Gökyüzüne aşık olduk ve yeryüzünde ÇÜRÜDÜK...

Yolumuz uzun, inadımız tam;

Ağacın eyisi özünden olur.

Yiğidin eyisi sözünden olur.

Dedik yürüdük.

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Zamana verdiğimiz adlar ardı ardına gelip gidiyor.

Anlar, dakikalar, saatler, günler derken haftalar, aylar, mevsimler de birbirini kovalıyor.

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Bir bakıyoruz 365 günü, 52 haftayı, 12 ayı, 4 mevsimi bağrında taşıyan yıl da yaşanıp bitmiş.

Tüm bu zamanlarda insanlık barışı aradı, güzellikleri çoğaltarak yaşamanın, insanlaşmanın düşlerini kurdu.

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Düşler gerçekleşmedi diye bu arayış bırakılamaz.

Yolumuz uzun, inadımız tam.

İstanbul’dan uçağa biniyorsun, üç saat sonra Afganistan’dasın ve 1000 yıl geriye gidiyorsun.

Ya da üç saat sonra Norveç’e iniyorsun ve 1000 yıl ileridesin.

Al sana zaman içinde yolculuk...

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Gündemi sarsan tacizlerin, tecavüzlerin, yaşamın her alanında, her tür ayrımcılıktan, şiddetten, hoyratlıktan, yalandan, talandan, nefretten, kinden arınılmasını diliyorum. Bu dileğin temel sebepleri neler?..

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Aile içinde verilen terbiye, okulda verilen disiplin, kadın erkek ilişkilerine konulan yasaklar düzgün insan yaratmaya yetiyor mu? Yetmiyorsa neden?

Çocuklara yeterli kişilik veriyor muyuz?

Yolumuz uzun, inadımız tam.

Kişilik patlamalarında veya sapmalarında, yetişme çağında verilen yanlış terbiyenin etkisi nedir?

Bu sorunları araştıran bir üniversite veya benzer kurum var mı?

Bunların üzerinde durmuyorsak bir adım ileri gidemeyiz.

İnsanları suça yönelten iklimin kökenlerini araştırmadan doğru yolu bulamayız.

Yolumuz uzun, inadımız tam.

KEŞKE bu sözlerin gereğini yapabilsek...

Ya da beğendiğimiz kadar, uygulayabilsek...

Zira, Ziya Paşa "Ayinesi işidir kişinin lafa bakılmaz" diyor da...

Yolumuz uzun, inadımız tam ...