Gazeteci kimdir, ne iş yapar diye genişçe bir soru ile başlayayım bugün ki yazıma. Görüyorum ki hâlâ idrakte zorlananlar var.

Gazeteci kimdir, ne iş yapar diye genişçe bir soru ile başlayayım bugün ki yazıma.
Görüyorum ki hâlâ idrakte zorlananlar var.
Gazeteci, çeşitli konular ve kişiler hakkında bilgi ve belge derleyip, olabilecek en tarafsız şekilde yayımlamaya çaba gösteren, tüm şeffaflığıyla kaleme alan, amacı “Sorunları herkes görsün değil, herkes görsün ve aksaklık, sıkıntı düzeltilsin” olan kişidir bence…
Boşuna denilmemiştir, yasama 1, yürütme 2, yargı 3 ve medya 4. kuvvet diye…
Medya hayatın ve toplumun her anında ve alanında insanlara her konuda cevap veren ve her şey hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlayan güçtür.
Her türlü kurumu, kuruluşu hatta bir doktoru, bir bakkalı haksızlık, yanlışlık yapan kimse, neyse halk adına denetleyerek; o yanlışlığın, aksaklığın takipçisi olarak düzeltilmesine vesile olan kurumdur.
Yani demem o ki ben Kırşehir’de bir gazetede çalışıyorsam, üstelik sarı basın kartına sahip bir gazeteciysem, Kırşehir’de gördüğüm, duyduğum her türlü aksaklığı, yanlışlığı yazmaya hakkım vardır, hakkı da geçin bu benim yaşadığım kente ve insanlarına karşı olan sorumluluğumdur.
Bu demek değil ki her duyduğumuzu yazalım, yalan yanlış bilgi verelim.
Şahsen benim yazdığım her konu, ya birebir şahit olduğum, ya da çok sağlam kaynakları olan haber ve yorumlardır.
Mesela Kırşehir Belediye Başkanı Sayın Yaşar Bahçeci’nin çılgın projesi olan Kırşehir’e gerçekten vizyon kazandıran, Kırşehir’in görülmeye değer en güzel yeri olduğu için bütün Türkiye’ye ve belediye başkanlarına örnek gösterilen Kent Park’taki mescidin hali içler acısıysa, daha önce defalarca Ak Masa yetkililerine bildirilmesine rağmen hâlâ her gidildiğinde namazını huşu içinde değil de, çok zor şartlar altında kılıyorsa vatandaş, tuvaleti kullanılamayacak haldeyse, yerler toz toprak içindeyse ki insanlar alnını secdeye koyduklarında alınlarına topraklar yapışıyorsa, örümcek ağları varsa her köşesinde ben bunu yazarım arkadaş…
Bunu sırf birilerini eleştirmek için ya da başka bir şey için değil, belki yoğunluktan, belki iş sıralamasından bu konularla ilgilenemeyen yetkililer görsün, okusun ve gerekli yerlere gerekli talimatı versin diye yazarım arkadaş…
Yine Ankara-Kayseri Karayolu’nda su borusu patlamış ve bunu AK Masa başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmiş olmama rağmen yapılmıyor ve ta ki Belediye Başkanı Sayın Yaşar Bahçeci’ye kadar ulaşmama rağmen aylardır yapılmıyorsa ben bunu bir basın mensubu olarak yazarım…
Bir kargo şirketi benim gibi müşterilerini mağdur ediyor ve bu mağduriyet artarak devam ediyorsa, bunu da yazarım.
Neden?
Bu kentte yaşayan herkesin gördüğünü, ilgililer görsün de bu sorunları çözümlesinler diye.
Vatandaş bir daha böyle sorunlar yaşamasın, herkes görev ve sorumluğu için çalışsın, yerine getirsin diyedir.
Bu sorunları gündeme getirip, sorumluları rencide etmek veya rezil etmek için değil, görmediklerini, duymadıklarını gösterip, çözümüne katkı sunmaktır.
Ne yazık ki bazı şeyler duyuyor ve Kırşehir’im adına üzülüyorum. Biz gazete olarak Kırşehir’de gördüğümüz yanlışları, eksiklikleri gerek ben, gerekse gazetemiz çalışanları ile köşe yazarı büyüklerim bunları yazarak gündeme getiriyoruz. Fakat yazdığımız konuların asıl muhatabı olan kişilere ulaştırılmıyor.
Neden ulaştırılmıyor sorusu kafamda büyük bir soru işareti olarak dururken, meğerse bunu yapanlar, muhataplarına her şeyi güllük gülistanlık gösterip, fırça yememek içinmiş!
Kırşehir’de hâlâ bu eksiklikleri giderip, vatandaşın takdirini kazanmak yerine, “Vay sen bunu nasıl yazarsın, yok seni şikâyet edeceğiz!” diye gözdağı vermeye kalkanlar bile oluyor ne yazık ki…
Buyurun isterseniz bunu da şikâyet edin!
Umarım bu yazım kendilerine bir ışık yakar, niyeti anlar herkes. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın haklıysam hakkımı savunurum…
Ve son söz “Ben söylediklerimden sorumluyum, anladıklarınızdan değil!..”