Acısıyla, tatlısıyla bir kurban bayramını daha uğurladık.

Uğurladık amma;

Çoğumuz sılayı rahimden uzak kaldık. Sahil bölgelerine tatile gittik. Bayramda anne, baba, eş dost ve yakınlarımızın bayramlarını kutladık mı? Büyüklerimizin, hasta olanlarımızın hatırlarını sorduk mu?

Komşu komşuyla, evlat babayla, dost dostla bayramlaşmaktan kaçınıyor bilmem neden?

Hani kurbanımızı kesim yerlerine götürürken merhametli olacaktık. Hayvanın gözlerini bağlayarak elimizdeki bıçakları göstermeyecektik. Hayvanın başını okşayarak ona kesilemeyeceğini hissettirmeyecektik. Bunların çoğunu yapmaktan uzak kaldık.

"Merhametsiz olan herkes kaybedecek. Her gün bir şeyini, bir gün her şeyini."

Sevgili dostlarım. Dikenli dille gönül okşanmaz. Nedendir bilinmez birbirimizle konuşurken acı bir dille konuşuyoruz.

Yağmurlar kadar güzel, umutlar kadar huzurlu bir bayram geçirmeyi isterdim. Ne oldu bize? Baba evladının yanına, evlat babanın yanına, komşu komşunun yanına gitmiyor. Ne olurdu bayram günlerinde birbirimizin sorunlarını, sıkıntılarını paylaşarak, sıkıntılarını anlatarak, çözüm arasaydık. Yapamadık.!

Kurban kesiminden sonra; sakatatları, karın dil ve bağırsakları niçin gösterilen yerlere koymadık, sokak ortalarına attık. Çöp bidonları yok muydu ? Deri, kelle ve işe yaramaz diye gördüğümüz ve temizlemekten kaçındığımız parçaları niçin ortalıkta bıraktık?

"Her söze itibar etmeyin. Kurban kesilirken başı okşanır."

Kurban kesimi esnasında her türlü merhameti elden bıraktık. Hayvanın gözlerini kapatmadık. Başını okşayıp yumuşatmadık. Elimizde kocaman kalın bir sopa yürütmek için insafsızca sırtına sopa indirdik.

Muhyiddin İbn-i Arabi der ki; "Sen nasıl davranırsan, sana da öyle davranırlar.

Demek ki, sana dönen senin amelindir."

Sevgili dostlar !

Dünyadaki en huzursuz insan, kalbin de hased ve kin olan insandır. Birine karşı kinimiz, kırgınlığımız olabilir. Bayramlar ne için var? Barışmak, kardeş gibi yaşamak, saygı ve seviyi göstermektir.

Çocukluk ve gençlik yıllarımızda büyüklerimiz kurbanlık bir hayvan aldığı zaman onu asla incitmez, kesileceği gün dahi yemini ve yiyeceğini verir. asla hayvanı korkutmazdık. Hayvan kesileceğini bilmezdi.

Bayramlarda güzel elbiseler giyerdik. Puşilerimiz olurdu. onları boynumuza takardık. Sabah erken kalkar evimizi düzene koyduktan sonra, sokaklarını temizliğini yapardık. Bunlar hep el birliği ile yapılırdı. Şimdi herkes görevden kaçıyor, birilerinin üzerine yıkıyor.

Kurban bayramında ; kimlerin kurban kesmediğinin kritiğini yaptık. Eşe, dosta bazı kişiler hariç et dağıtımı yapmadık. Daha kurban kesilir kesilmez, içeriye dinlenmeye çekildik. Kapılarımızı gelenlere kapattık. Görmezden geldik.

Sabır, yüzü ekşimeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir. Biz bunları yapamadık. Şimdi her şeyi çok erken yaşta yaşamanın verdiği yorgunluğu yaşıyoruz. Bizi; kurban kesimi, insanları ziyaret yormadı. Sebepsiz yere yanlış düşüncelerle kendi kendimizi yorduk.

Olaylar böyle cereyan ederken, içimde o kadar acı biriktirdim ki, hangisini anlatacağımı bilemedim. Büyüdükçe artık bedenimizin değil, ruhumuzun acıdığı şeyler yapmaya başlıyoruz.

İşte böyle sevgili dostlar ! Tebessüm bedavadır. Vereni üzmez, alanı mutlu eder. Bir bayram böyle geçti. Sevdiklerinize gül verin, gülünüz yoksa gülüverin. Bir şey kaybetmezsiniz.

Hayat merdivenlerinden çıkarken insanlara iyi davranın. Çünkü inerken aynı insanlarla rastlayacaksınız.

Güvendiğiniz dağlara karlar değil, güller yağsın isterim. Evlerinizden bolluk ve bereketin eksik olmayacağı neşeli, umut ve sevgi dolu günler dilerim. Yeni bayramlara huzur ve sağlık içerisinde kavuşmanız dileğiyle saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetlerimi arz ederim.