Demokrasi halkın prensip ve talepleridir.
Ülkenin bütün siyasal mekanizmalarında, kişilerin hak ve özgürlükleri gasp edilerek, sapkın bir yönetme travmasıyla sürekli biçimde linç edilen bir kavramdır. Günümüz de demokrasi, halkın demokrasi kuralı olmasının aksine, bugünün Türkiye'sinde, baskı ve halksız kararları olarak karşımıza çıkmaktadır.
31 Mart Yerel Seçimlerinde,
Düşüncelere, yazılanlara, eleştirilere güya demokrat görünüp engeller koymak,
Yerel seçimlere gidilen listelerde, partinin partili haklarını yok sayıp, bir kaç kişi ile liste dizayn etmek, parti kurmaylarına süreci kontenjan niteliğinde paylaştırmak, halkıyla, partisiyle, siyasetiyle hiç alakası olmayanları kentin yönetim ağına getirmek, seçimi kazanacağım saplantısıyla tahammülsüzlüklere, eleştirilere, birey beyanlarına kulak tıkamak, gerçeği gizleyip ittifak duvarlarına saklanmak.
Her biri, demokrasiye işkence, demokrasiyi katletme halidir.
Birçok temel çıkarlar üzerine kurulan kadrolar,
Kurum kuruluşların maddi yardımlarıyla ipotek altına alınan oylar,
Unutup ülke çıkarlarını, salt ideolojileri ve çıkarları uğruna ayrışanlar,
Cumhuriyet ve din masalını ortadan kaldırmaksızın tek düze politikalar yapan siyaset anlayışı,
Gelişimi sağlanamamış Milli Eğitim Politikaları,
Açık giyinenler, kapalı giyinenler, çağdaşlar, gericiler ayrımının çıkmazı,
O AKP'nin adamı, bu CHP'nin adamı mantığı gibi bir dolu karanlık sapkınlıklar, ülkenin halka ait makamlarını kendi malıymışçasına kullanma hırsı, lider ve başkanların avane takımlarıyla toplumu yönetme cesareti, ülkenin ve toplumun menfaatlerinden çok yalaka ve niteliksiz takımlara alan açma çabası demokrasinin krizini ve çıkmazını getiriyor bizlere.
Ve bu alışkanlık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının seçimlerinin iptali ile karşımıza YSK kararıyla şiddetli bir biçimde çıktı.
Demokrasinin var olabilmesi için;
Cumhuriyet değerlerine yüz dönülmeli. Sahici ve samimi bir biçimde,
Türkiye Cumhuriyeti bireyleri olduğumuzu, Mustafa Kemal Atatürk'ün ve devrimlerinin hepimize ait değerler olduğu bilincini alıp, yeni ve sorunsuz Milli Eğitim politikalarıyla, zaman alır biliyorum, toplumun yeniden dizayn edilmesi sağlanmalı. Demokrasi bilinç ve yaşanabilir bir toplum eksenine yerleştirilmelidir.
Bir siyasi partinin il başkanını, ilçe başkanını, belediye başkan adayını, milletvekili adayını, yerel yönetimler adaylarını halkın seçmediği; parası var, arkası var, siyaseti yok adı var kumpaslarıyla Türkiye Siyaseti yönetimlerine şekil vermek demokrasinin en şiddetli travmasıdır. Ve bu travmayla Türkiye'nin geldiği durum budur.
Ekrem İMAMOĞLU mağdurdur.
Ekrem İMAMOĞLU haksızlığa uğramıştır.
Bu halka yazıktır.