AK Parti Kırşehir’de neden kaybetti?   7 HAZİRAN seçimleri geride kaldı. Kırşehir her seçimde olduğu gibi bu seçimde de Türkiye’de alınan sonuçlara göre aynı sonucu verdi.

AK Parti Kırşehir’de neden kaybetti?

 

7 HAZİRAN seçimleri geride kaldı. Kırşehir her seçimde olduğu gibi bu seçimde de Türkiye’de alınan sonuçlara göre aynı sonucu verdi.

Kırşehir’de seçimin 1-1 olacağı aylar öncesinde belliydi. Hele hele partilerin adayları netleştikten sonra bu sonuç herkesin ortak görüşüydü.

Ancak AK Parti ile MHP zaman zaman 2-0’ı dillendiriyordu, ama bu sonucun çok zor olacağı da biliniyordu. Bunun için her iki partide yoğun bir çalışma ortaya koydu. AK Partililer, seçim çalışmalarında MHP’yi zayıf, CHP’yi güçlü gösterdiler, MHP’liler de Kaman’da tulum çıkaracaklarını savundular. Ama her iki partinin söylemlerinin de inandırıcı olmadığını biz biliyorduk, ama Nasrettin Hoca’nın göle maya çalma hesabı “ya tutarsa” dediler, ama tutmadı.

AK Parti Kırşehir’de Milletvekili adaylarını açıkladıktan sonra, parti içerisinde “Mikâil Arslan” isminin olmaması yadırgandı. Ama Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci devreye girerek onları ikna etti ve partide birlik ve beraberliği kısa sürede sağlamayı başardı.

Özellikle Mikâil Arslan’ın aday gösterilmemesi Kaman’da AK Parti’ye soğuk duş etkisi yaratmış olmalıydı ki partililer kızmış, tepki göstermiş ve “Biz bu seçimde Kaman’lı Vali Mustafa Erkal için oyumuzu MHP’ye vereceğiz” sesleri dalga dalga yayılmıştı.

Bu sesi duyan ve hisseden Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, Mikâil Arslan’ı ikna ederek Kırşehir’e getirmiş ve son bir hafta Kaman’da AK Parti’ye destek vermesini sağlamıştı. Seçim sonucunda AK Parti’nin Kaman’da MHP’den çok fazla oy almasının ve birinci parti çıkmasının bence mimarı Yaşar Bahçeci ve Mikâil Arslan olmuştur.

AK Parti tüm ilçelerde birinci parti çıkmış ve eğer bu seçim yerel seçimler olmuş olsaydı demek ki tüm ilçelerin belediye başkanlıklarını da kazanmış olacaktı.

Kırşehir’de AK Parti’ye karşı bir tepki vardı. Seçmen parti yönetiminde gözlerinde kara gözlük ve sırtlarında siyah ve lacivert takım elbiseleri çekip resmi kurum ve kuruluşları kendince denetime çıkıp baskı yapmaları ve halka tepeden bakmalarına çok bozuluyordu. Bunun da hesabının sandıkta sorulacağını söyleyenler çoğunluktaydı.

Bu şişkinliğin faturası da bir milletvekilini kaybetmekten geçti. Şunu ben de açık yüreklilikle ifade edeyim ki eğer Kırşehir’de AK Parti bir milletvekilini kazanmış ve oy oranını yüzde 40’larda tutmayı başarmışsa bunu Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’ye ve onun getirdiği hizmetlere borçludur.

Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci bu seçimde partisinin Kırşehir’de birinci parti ve iki milletvekilini kazanması için gecesini gündüzüne katarak çalıştı, belki de milletvekili adaylarından, il ve ilçe başkanlarından daha fazla özveride bulundu. Sanki kendisi seçilecekmiş gibi her şeyini ortaya koydu. Ama ne yaparsın ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Parti içinde yıllardır nemalanan, partiyi kullanarak her türlü işlerini yürüten aşiret, oylarını HDP’ye verince sonuç AK Parti’nin hüsranı ile sonuçlandı. Bir de buna geçen seçimlerde yan yana oldukları ve  17 ve 25 Aralık operasyonlarının ardından “paralelci” olup çıkanlar oy vermeyince AK Parti bir yerde karaya oturdu.

AK Parti’nin Türkiye’de oyunun yaklaşık 10 puan düşmesinin en önemli etkisi  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sanki parti genel başkanı gibi il il gezip miting yapıp, AK Parti’ye oy istemesi oldu.

Bunu sadece ben değil, Türkiye’de kime sorsanız aynı cevabı verecektir.

7 Haziran Pazar günü akşam saatlerinde Kırşehir’deki sandıkları geziyoruz gazetemizin imtiyaz sahibi Murat Seyitgazioğlu ile birlikte…

Önce Vali Mithat Saylam Ortaokulu’nda, ardından Kırşehir Lisesi’nde, Cumhuriyet Ortaokulu’nda sandıklara bakıyoruz, hepsinde MHP önde gidiyor. AK Parti ikinci sırada… Sandık başındakilerin, AK Parti görevlilerinin moralleri bozuk.

Son olarak Sırrı Kardeş Ortaokulu’na gidiyoruz. Aracımızdan iniyor ve okulun salonuna doğru ilerliyoruz. Önümüzdeki kişiler buradaki görevliye soruyor, “MHP önde gidiyor” cevabını alıyorlar. AK Parti’li olduklarını bildiğimiz bu kişilerin rengi kararıyor ve birbirlerine dönüp “Olacağı buydu! Cumhurbaşkanımız meydanlara hiç çıkmayacaktı, hep onun yüzünden!” diyorlardı.

Ama daha sonra kenar mahallelerde, köy ve kasabalarda, ilçelerde gelen oylarla AK Parti Kırşehir’de yine birinci parti olmayı başardı.

Bu başarıda en büyük pay yukarıda da belirttiğim gibi bence Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’ye aittir. Yaşar Bahçeci partisinin başarısı için çırpındı da çırpındı…

Öyle ki Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci kendinden ve partisinden o kadar çok emindi ki seçimi 2-0 kazanıp Cacabey Meydanı’nda seçmenleriyle zaferini kutlayacak ve Kırşehirlilere konuşacaktı. Bunun için de her şey hazırlanmış, platform oluşturulmuş, ses yayın araçları kurulmuştu. Ama ne yaparsın ki o da, partilileri de hayali sukuta uğramış ve seçim sonuçlarının üç aşağı beş yukarı 1-1 olarak netleşmesinin ardından Cacabey Meydanı’ndaki program iptal edilmiş, ses yayın araçları kaldırılmıştı.

Hele akşam 19.00 sıralarında Atatürk Caddesi’ndeki parti binasının önündeki hüznü anlatmam mümkün değil. 2-0’ı öyle kanıksamışlardı ki, hayal kırıklığı yaşanınca partililerin morali sıfıra inmiş, yüzlerindeki ifade mağlubiyetin ne kadar zor bir şey olduğunun çok acı bir göstergesiydi.

AK Parti Kırşehir Teşkilatı’nın kurmayları seçim sürecinde hiç eleştiriye gelmediler. Küçücük bir eleştiriyi kabullenemediler. Tepki gösterdiler, halka tepeden baktılar. Sanki dünyayı kendileri yaratmış gibi bir şişkinlik içine girdiler. Bu tepkiden gazete olarak bizler de nasibimizi almadık değil. Başbakan Davutoğlu’nun Kırşehir mitinginde “Kırşehirliler Başbakan’dan bekledikleri müjdeyi alamadı” dedik öfkelendiler, “Başbakan’ın mitingine ilgi azdı” dedik bizimle selamı sabahı kestiler.

Ne yapalım atalarımız boşuna söylememişlerdi “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye.

Biz de, ben de doğruları söyledim, doğruları yazdım.  Gerisi onların bileceği işti.

Oysa onlar yazdıklarımızdan, uyarılarımızdan küçük bir ders çıkarmış olsalardı, tepki ve öfkelerine hakim olup, halka tepeden bakmak yerine onlarla ilgilenselerdi sonuç bence daha pozitif olurdu diye düşünüyorum.

Ama onlar yapmadılar, yapamadılar, kaybeden oldular. Geçmiş olsun!

MHP’lilerin seçim sonucundaki zafer çığlıkları, sevinç gösterileri ile tümden moralleri bozulan AK Partililer hava kararır kararmaz evlerinin yolunu tutmuşlardı.

Özetle AK Parti Kırşehir’de neden kaybetti, neden hüsrana uğradığını  vurgulamaya çalıştım. Bilmem anlatabildim mi?

Ne diyelim hayat devam ediyor. Seçimde kazanmakta var, kaybetmekte var. Kaybetmekten ders almak, kazanını kutlamak gerek.

Umarız AK Parti gerek Kırşehir’de, gerekse Türkiye’de aldığı başarısızlığın gerekçelerini anlar ve önümüzdeki seçimlerde aynı hatalara düşmez. Düşerse de ANAP’ın durumuna düşer ve sonu ondan farksız olmaz.

Şimdi tüm Türkiye ve Kırşehir seçmeni yeni hükümetin kurulmasına endekslendi. Umarız kısa sürede ülke yeniden bir hükümetine kavuşur ve ülkemiz üzerindeki karabulutlar dağılır. Herkesi kucaklayan, birlik ve beraberlik yeniden tesis edilir, ülkemiz kaos yaşamaz. Türkiye aydınlık ve güzel günler görür. Hepimizin ortak dileği bu…

Ülkemizin ve Kırşehirimizin kaybedecek zamanı yok.

AK Parti’den seçilen Salih Çetinkaya ile MHP’den seçilen Prof. Dr. Cemil Yıldırım Türk’ü kutluyor, birlikte el ele vererek çalışmalarını ve Kırşehirimizin sorunlarının çözümünü bekliyoruz.

Önümüzdeki yazımda Kırşehir’de bir milletvekili çıkaran MHP’yi ve kaybeden CHP’yi ele alacağımı belirtiyor, bugün mazbatalarını alarak önümüzdeki hafta Meclis’e giderek yemin edip göreve başlayan milletvekillerimize başarılar diliyorum.

 

 

Biraz da gülelim

 Kravatın önemi...

Çölde bir adam. Susuzluktan kumların üstünde sürünürken birden bir kervan görünmüş. Adam "Suuuu su" diye yalvarırken, kervanbaşı “Su veririm ama, bir bardak su vermek için develerime yüklü kravatlardan bin tane alman gerekir” demiş.

“ Kardeşim, çölün ortasında ben kravatı ne yapayım?” demeye kalmamış, kervan çekip gitmiş.

Adam kıvranıyor susuzluktan... Az sonra bir kervan daha görünmüş. Biçare yine su istemiş. Bu kervanın başı da  “Olur, demiş, "ama bir bardak su vermek için develerimde yüklü kravatlardan beş bin tane alman gerekir" demiş.

“Yahu çölde bu kravat merakından öleceğim. Ben su diyorum siz kravat” demeye kalmamış, o kervan da gitmiş.

Adamcağız sürüne sürüne ilerlemiş. Birden karşısına şahane bir köşk çıkmış. Çölün ortasında bir köşk. Su bulmak hayaliyle köşkün kapısına yönelmiş. Kapıda üniformalı, iri-yarı bir kapıcı... Eli de silahlı:

“Dur, giremezsin?”

“Niye giremiyorum?”

“Bu köşke kravatsız girmek yasaktır!”

Sevdiğim bir söz

Herhangi bir insanın hayatına başarı girmeden geçici yenilgilerle ve başarısızlıklarla karşılaşması kaçınılmazdır. Bir insan başarısızlıkla karşılaştığında yapılacak en mantıklı ve kolay şey vazgeçmektir. İnsanların çoğunun tam olarak yaptığı budur.

Napoleon Hill