Yağmur kuşatmalarında, fırtınalarda mücadelenin bayraklarını hayatın çıtalarına biz astık, biz ıslandık küçücük bedenimizle mitinglerde, biz üleştik ekmeği, zeytini, peyniri alanlarda, karanfilleri biz taşıdık sepet sepet bütün gece kondulara, biz anlattık barbarlığı, yoksulluğu, sömürüyü cümle gecekondulara.
Sorun, Kırşehirli CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya'ya, alnımızdan akan teri, ona merdiven, ona umut koridoru, mücadelemize ve kendisine kalkan olduğumuz günleri. İnkar gelen, mücadele azmi ile yanıp emek veren, bütün güzel yoldaşlıkların hikayesini diline almayan, yok sayan namerttir.
Biz vardık her gecesinde CHP'nin. Biz türkülerini söyledik, daha çok kalabalıklaştığımızın mutluluğuyla. Parti koridorlarında eğitim toplantılarında, sokak çalışmalarında, miting örgütlenmelerinde, kürsülerde, CHP Genel Merkezi'nin amfilerinde, toplantı koridorlarında, bilincimizle, yüreğimizle, fikirlerimiz ve itirazlarımızla biz vardık. Bir tek kişinin alnına bir buğday tanesi kadar leke düşürmedik. Sorun dönemin İl Başkanı Yılmaz Zengin'e, Merkez İlçe Başkanı Şefik Tekin'e, dönemin yöneticilerine, daha nicelerine. İnkar gelen, diline almaktan korkan namerttir.
Hep bizden korktunuz.
İçine ettiğiniz ne kadar mücadele dönemi oldu, faturasını hep bizlere kestiniz.
Delegeye, yönetimlere, mücadele listelerine bizleri yazmaya yüreğiniz yetmedi.
Yetmedi yüreğiniz aydınlamaya, bilince, aklı selim insanlarla bir mücadeleyi üleşmeye.
Köşe yazılarında birileriniz milletvekili adayı, birileriniz belediye başkanı adayı, birileriniz il başkan adayı olurken, meğer gerçek yüzlerini görmeden bizler özgürce kaleme aldık, aldık ama özgürleşmeye bir tek katkınızın olduğunu görmüş, duymuş, yaşamış değiliz. Ülkesini, halkını ve partisini gerçekten sevenlerin gölgesine sahip çıkacak ruhunuza tanık olmuş değiliz.
Dünün sağcı lobilerinde ihaleler otlananlar, sermayeyi paravan yapanlar, biri beşe satanlar, bugünün şaşaları ayyuka çıkanlar olmuş birer CHP'li, Atatürkçü, solcu bizi ve samimiyetimizi dizayn edip, ayrı bir grup, ayrı bir kitle, sevilmeyen, sevimsiz neferler olduğumuz iddiası içindeler.
Dünün ihtilal döneminde kavgalardan kaçanlar, gün ağarınca meydana çıkanlar, en yakınındakilerinin ceplerinden göz göre çalanların, yanında çalışan işçilerinin tazminatını, alın terini gasp edenler, salt benden yana olmadı diye onun bunu ekmeği ile oynayanlar, yüzyüze gelince maymunu, arkadan kin, öfke, yalan oynayanlar, sözde mücadele diye içki masaları kuranlar, sağına soluna salt kendisine asker arayanlar; güya devrimci, halkçı, CHP'li bizler istenmeyenlerdeniz, grubuz, bir başka kimseyiz öyle mi?
Ahım, boynunuzdadır bilesiniz.
Bu hayatla oynayacak dermanınız kalmasın. Ne deyim.