Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı Vakıflar Dergisinde okuduğum öğrendiğim Kırşehir için faydalı olacağına ve Kırşehir’in tarihini değiştirecek bilgiler olduğuna inandığım Kırşehir’de bulunan tarihi eserlerin kitabeleri hakkında geçen hafta Cacabey Camii Kitabelerini yazmıştım. Bu yazımı yazarken doğal olarak kitabenin orijinaline uygun, hiç bir harf, nokta ve virgülüne dokunmadan doğrusuyla, yanlışıyla yazmıştım.  Bu yazım büyük ilgiyle okundu ve yazdığım kaynağı isteyenler oldu.

Geçen hafta yazdığım Cacabey Camii kitabesinin orijinalinde “TAK” kapı yazdığı için bende aynı şekilde yazdım. Doğrusu “TAÇ” kapıdır. Ayrıca Cacabey’in Moğol baskısından kaçarak Eskişehir’e gittiğini ve burada Vali olarak görev yaptığını belirtmiştim. Burada dalgınlığımdan kaynaklanan hatam nedeniyle özür diliyor ve bir düzeltme yapmak istiyorum.

Doğrusu Moğollarla arası açılan Cacabey’in Eskişehir’e kaçtığı ve ölene kadar orada yaşadığı, öldükten sonra cenazesinin Kırşehir’e getirildiğidir. Cacabey Eskişehir’de Valilik yapmamıştır.

Bugün konumuz Ahi Evran Camii kitabeleridir. Yine orijinal kaynakta nasıl yazıyorsa aynı şekilde yazmaya çalıştım.

8 - Ahi Evran Türbe Kapısı Üzerinde Bulunan Kitabe : Ebadı: 0,60 X 0,85’dir.

Tercümesi: Onu sekiz yüz seksen altı yılında Murat Han oğlu Ulu Sultan Mehmet Han devrinde Süleyman Bey oğlu Aledderle (Alaüdderleri) inşa etti.

9 - Ahi Evran Türbesi İçinde Duvarda Bulunan Kitabe: Ebadı : 0,40 X 0,60’dır.

Tercümesi: 854 yılı tarihinde Seydi Bey oğlu. Emirlerin medarı iftiharı Hasan Bey bu mübarek imareti fütüvvetin yüzü suyu Ahi Evran’ın türbei muattarasını inşa etti.

10 - Ahi Evran Camiinde Mihraç Üzerindeki Kitabe: Ebadı: 0,30 X 0,80’dir.

Tercümesi: Bu zafiyeyi ariflerin darlıkta medar-ı istinadı, saliklerin müktedasır Ahmet ve Rıdvan üzerine olsun, Şeyh Ahi Evran için Şeyh…..in ve mezburun evladından… in bizzat şüruile Selim Hanın oğlu Sultan Süleymanın iznile 968 tarihinde yapıp imar etti.

Bu kitabenin ikinci satırının ortası bir tarih öğretmeni kazıtılmış ve tahrip edilmiş olduğundan okunamamaktadır. Bereket versin tahribat henüz başlangıçta durdurulabilmiştir. Yine Kırşehir’de Hisarda kain Alaüddün camiinin kitabesi ise tamamıyla silinmiştir.

11 - Ahi Evran caminin mihrap üzerindeki kitabenin yazıları arasında görülen hususi şekiller.

10 numarada metnini yazdığımız kitabenin birinci satırının baş taraflarında, ikinci satırında sonuna doğru iki damga resmi görülmektedir. Numaralı fotoğraf bunların tabii cenametteki resimlerini göstermektedir. Bu damgalar tabak esnafının bugün dahi kullandıkları bir aletin resminden ibarettir. Bursa tabakları bu alete (Koltuk İskefesi) diyorlar. Kırşehir’de bugün tabak esnafı kalmamış olduğundan bu alete orada ne denildiğini öğrenmek kabil olmamıştır.

Ahi Evren sanatında çok ileri gitmiş bir tabak (Dedbağ) olduğu malumdur. Bu işaretlerin Ahilik remzi, damgası olarak başka yerlerde de kullanılıp kullanılmadığı tetkike değer.

12 - Ahi Evren türbesinde bulunan ağaç sandukanın iki tarafındaki yazılar.

Tercümesi: Kavuştukların ve konuştukların, hep lahitlerde toprak oldular. Olur mu evi olmayan yerde oluruna söyle: Göç vakti gelip, çattı. Sevgilileri bırak artık.

13 – Ahi Evren türbesindeki ağaç sandukanın baş ve ayak ucu kitabeleri:

Valihlerin ve meczupların ulu’su, geçmiş ve gelecek abdal zümresinin ortak alanı Şeyh Erzurinu Dar-ı fenadan Dar-ı bukaya göçtü. Tanrı onu, gufranına büründürsün.

Bu merkad ve sandukayı yaptıran, günahkar kul….

Bu sanduka Ahi Evren sandukasının yanındadır. Ahi Evren’in şimdiki sandukası adi tahtadan sonradan yapılmış bir şeydir. O devirden kalma kıymetli bir eser değildir.

Yukarıda 12 ve 13 numarada yazılarının metinlerini dercettiğim ve fotoğrafiler kısmına 13,14,15 ve 16 numara ile kitabelerinin resimlerini koyduğumuz ağaç sanduka ise eski ve tarihi bir eserdir, yazıların arasında ki tezniyet şekilleri ile yan kitabelerin altındaki sular devrinin tazyinat hususiyetini yaşatan ve bugüne kadar getiren güzel parçalardır. Küçük kitabelerden birinin alt kısmı çok eski zamanlarda kırılmış ve kaybolmuştur.

14 – Ahi Evren Camii hatiresinden türbe içerisine nakledilmiş olan bir mezar kitabesi.

Tercümesi: Bu. Kahi kızı Cemilenin katıridir. Kah Horasanda bir yerin adıdır. Bu taşın arka tarafında da bir arma vardır. Bu karşılıklı iki Rumiden müteşekkül bir motifidir.

Başka yerlerde kullanılıp kullanılmamış olduğu tetkike vesile olur düşüncesile dercetmeği faydalı bulduk.

1942 yılında Halim Baki Kunter’in kaleme aldığı, Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı Vakıflar Dergisinde yayınlanan Kırşehir Kitabelerinden Ahi Evran Camii ile ilgili kitabeler yukarıda yazdığım gibidir. Haftaya Aşıkpaşa ile ilgili kitabeleri gündeme taşımak istiyorum.

*   *   *

Ahi Evran Kitabelerinden sonra uzun süre değinmediğim Kırşehir siyasetine yüzeysel de olsa mahalli idareler seçimlerinde aday adaylarına değinmek istiyorum. Bu konuda önümüzdeki hafta daha detaylı yazı yazmaya çalışacağım.

31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan mahalli idareler seçimlerinde aday olacaklar aday, adayı olarak ortaya çıkmaya başladılar. CHP Kırşehir’deki aday adayları içerisinde mevcut Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’nu aday göstererek son noktayı koydu. Diğer partilerde aday belirleme çalışmaları devam ediyor.

Özellikle siyasi partilere baktığım zaman iktidar partisi Ak Parti’den her zaman olduğu gibi yine aynı kişiler ve aynı yüzler aday adayı olarak ortaya çıkarak ilan panolarına fotoğraflarını astırdılar.

Tabi bu duruma çok gülüyorum. Çünkü şu ana kadar siyasetin cilvesiyle bir yerlere gelerek makam, mevki sahibi olmalarına rağmen Kırşehir için bir çivi dahi çakamamış, yaralı bir parmağa merhem olamamış bazı muhteremler adım unutulmasın, reklam olsun diye, bazıları da rütbe alma, terfi etme amacıyla aday adayı olarak ortaya çıktılar. Yani her zaman dediğim gibi Kırşehir’i düşünen yok. Herkesin derin derin bir hesabı var.

Özellikle bu adaylar içerisinde öyleleri var ki yıllardır sırtını iktidar partisine dayayarak makam sahibi olmuş ama elini taşın altına koymadan, sorumluluk almadan, gününü gün ederek oturduğu yerden maaş almışlardır.

Kibrinden, kaprisinden, egosundan, yanlarına yaklaşılmayan, insanlara selam vermeyerek tependen bakan bu muhteremler hangi cesaretle ve neye göre aday adayı olarak ortaya çıktılar bende merak ediyorum.

Bu muhteremler şimdi belediye başkan aday adayı olarak ortaya çıkınca yapmacık da olsa yıllardır küçük gördükleri, ellerini sıkmadıkları selam vermedikleri insanlara menfaat ve oy için selam veriyorlar, tokalaşıyorlar, gülücüklerini gösteriyorlar, mütevazı olmaya çalışıyorlar.

Yapmacık oldukları hiç gözden kaçmadığı gibi doğal görünmeyi, mütevazı görünmeyi zorunluluktan yaptıklarından dolayı hiçte yakışmıyor. Olur ya bu muhteremler bir kaza sonucu belediye başkanı seçilseler, egolarından yanlarına yaklaşılmaz, bir bardak çay ikram etmezler, selam vermezler, selam almazlar. Vatandaşlara ve çalışan personellere sırtlarını dönerler, küçük görürler. Geçmişte yakın tarihte Kırşehir Belediyesinde bunun örneği yaşanmıştır.

Allah kendisini beğenmiş, kibrinden çatlayan, egosu tavan yapmış bu insanlardan Kırşehir’i korusun.

Belediye Başkan aday adaylığı yanında, İl Genel Meclisi ve Belediye Encümenliği için aday adayı olarak ortaya çıkanlar var.

Bu insanların hepsi geçmişte bir partiye üye olmuşlar, yönetime girmişler ama bugün gizli gizli partileri gezerek beni belediye encümenine veya il genel meclisine ön sıralardan aday gösterirseniz sizin partiye gelirim diye pazarlık yapıyorlar.

Kişiliğini ve prensibini kaybetmiş bu zatı muhteremlere gülüyorum. Nasıl gülmeyeyim ki? Eğer Kırşehir’de belediye başkan adaylığı,  encümenliği ve il genel meclisi üyeliği adaylıkları bunlara kaldıysa vay o Kırşehir’in haline, vay bunları aday gösterecek partilerin haline.