Ahiliğin kurumlaştığı ve Osmanlıya kurucu felsefe İtibariyle kaynaklık teşkil ettiği dönemlerde de insan ve ahlâk vardı. Selçuklu’ da da.

Ahiliğin kurumlaştığı ve Osmanlıya kurucu felsefe İtibariyle kaynaklık teşkil ettiği dönemlerde de insan ve ahlâk vardı. Selçuklu’ da da. Türkiye Cumhuriyeti’nin seksen yıllık tarihinde de insan ve ahlâk, iş ve üretim, tüketim, yoğaltım  vardır. Ahlâk ve insan, üretim, tüketim hiçbir dönemde değişmemiştir. Kavram olarak vardır. İşlev, yapı, araç, bölüşüm üretim araçları elbette değişmiştir. Ama cevher aynı kalmıştır. Boyutlar çoğalmıştır.

Sorumluluklar, yükümlülükler, para politikaları, dil-kültür sorunları gelişim-değişim göstermiştir. Ekonomik yapı çok boyutlu olarak gelmiştir.

Bankacılık, sigortacılık, sanayileşme, ulaşım, ticaret, dış satım-iç satım, dış alım, dış borç, iç borç, kredi, faiz, talan yağma, yolsuzluk başını alıp gitmiştir.

Yunus Emre’nin "Gitti beyler mürveti/Binmişler birer atı/Yediği yoksul eti içtiği kan olmuştur’’ diye vasıflandırdığı Moğol İstilacılarının, Anadolu feodallerinin atını yerini, bugünlerin banka soyguncuları, Jaguarları, yüz, iki yüz, üç yüz milyarlık kurşun geçirmez arabaları almıştır.750 milyarlık saatler almıştır!

Ama yoksul eti yiyenler yine vardır. Tüysüz çocukları, bu ülkenin bireylerini milyonlarca dolar borca batıranlar yoksul eti yemeye devam etmişlerdir. Örtülü ödenekken milyarlarca giderek milyonlarca lirayı cebe indiren başkanlar, katrilyonları iç eden metropol belediye başkanları, 250 Kg. altını, inanılmaz servetin kaynağını izah edemeyen devlet yöneticileri, millet soyguncuları bin sayfalık kitapta dahi anlatılmaz. Bunların halen yönetime talip olmaları alışılır değil. Politik ahlâksızlığı Ahi-Bektaşi ahlâkının gücüyle düzeltme yerine yeni prensip ve yöntemlerle talan mekanizmasını yeniden inşa etmeye çalışanlara ne demeli?

Tepeden tırnağa gerçek milliyetçi,gerçek Atatürkçü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın "örtülü Ödenek" şiirini konumuzla ilgisi bakımından alıyorum: Bu günün alçaklarına bakarken/Suçtur/Dünün alçaklarına sövmek Bugünkü satılmışlarla yaşarken/Suçtur/Dünkü satılmışlarla uğraşmak. Bugünkü açlığı görürken/Suçtur dünkü açlığı yazmak.

Bu günün alçaklarını sezerken/Suçtur/Dünkü alçakları anlatmak.

/Devrim gazetesi, Ağrı Dağı Bildirisi, 1977.s.34

Şair Cumhuriyet döneminin yolsuzluklarının birbirine ulanarak sürüp gittiğini vurguluyor. Talan ekonomisi,yolsuzluk demokrasisi! Ahi ahlâkını sürdürebilseydik, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki demokrasinin temel ilkelerini bireysel ve toplumsal açıdan yaşatabilseydik, bu durum farklı olacaktı. Ahi felsefesi; ahlâk, ideal, iş ve üretim esasına dayanıyordu. Toplumcu bir tüketim esasını ilke edinmişti. Sömürü yoktu ve girişimci ruh korunuyor ve teşvik ediliyordu.Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki politika ahlâkı, iş ve sanayi geliştiremedik. Daha çok çalışma, daha çok üretim yerine kolayından, kamusal kaynakları hortumlayarak, hâzineden çalarak geçinmenin ve köşe dönmenin yolları teşvik edildi.İş ve banka adamları üretim yerine hâzineyi soymaya yöneldiler. Her genel veya yerel seçimde kaynağı açıklanmayan milyonlarca dolarlık harcamalar yapıldı. Demokrasi üç temele dayandırıldı: Yalan, kapitalize güçler, kaytarmacılık.

Ahi ahlâkının yüceliği ,yapıcılığı,yaratıcılığı,kalıcılığı konusunda, Cumhuriyet devrimi ozanlarından Ceyhun Atıf Kansu şunları yazmaktadır; "...Halkçı düzeni,tarihsel ve ulusal köklerine bağlamak isteyenler, bu Ahiler Ankarasını incelemek ,tanımak,sevmek zorundadırlar.

Ahilik,İslâmlığı bir Türk gizemciliği ve ekonomik örgütlenme içinde birleştiren halkçı bir yaşama yoludur.Kendilerine "Fütuvvet ehli" adı verilen Ahilerin yaşama ilkeleri şunlardır:

1-Dünya yaşayışına bağlanmak, 2-El emeğini,çalışmayı kutsal bir yaşama ilkesi haline getirmek, 3-Herkesin bir iş yaparak Ahi topluluğu içinde yer alması, 4-Bütün insanlara karşı sevgi ve yardım, 5-Kardeşlik dayanışması içinde ;askerleri,emekçileri,esnafı birleştirmek, 6-Halkçı bir düzen içinde egemen, sömürücü güçlere karşı çalışan, üreten halkın çıkarlarını savunmak." Ahilik Öğretisinin kaynağı Medrese değildi.  Mardeşliğe ve işe dayanan halk okullarıydı. Atatürkçü olmak (1977- s.152,153)

Cumhuriyet döneminin devrimci -yaratıcı iş okulları olan Köy Enstitülerinin benzeri Ahi örgütleridir.Ahi ocaklarıdır. Her ikisi de iş ahlâkını ilke edinmiştir. Amaç üretimdir. Doğayı, toplumla birlikte değiştirmektir. Halkevleri, Halk Odaları dayanışma,yetenek geliştirme, eğitim, iş açısından Ahi Birliklerini anımsatır. Ahilik 12.yy. Anadolu’sunda demokrat ve lâik toplum düzenini amaçlayan oluşumdur. Kendi de lâiktir. Prof. Dr. Neşet Çağatay’ın sözüyle "özbeöz Türk kurumudur." Ahilerin bağımsızlık ve özgür lük ilkeleri Türk ulusunun yaşattığı değerlerdendir. Moğol istilasında Ahiler bağımsızlık ateşini diri tutmuşlardır .Milis kuvvetler oluşturarak bağımsızlığı savunmuşlardır. İlk kadınlar örgütünü Bacıyan-ı Rum'u Ahiler kurmuş- tur. Ahiler, sosyal güvenlik kurumlarının, sendikal birliklerin, toplumsal imece dayanışmasının öncüsü olmuşlardır. Şimdiki "işçi konfederasyonlarının adı Ahilikte, "Ahi Birlikleridir." Orta Sandıkları ile borçsuz ve sosyal güvenlik içerisinde yaşamanın yolunu bulmuşlardır.Yani ekonomik hayatta da tam bağımsızlık Ahiliğin ilkesidir! Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesi Ahilik' kurumunda dönemin koşullarına göre vardır .Ahilik ve Atatürkçülük "emek insan" eksenini esas bilir.Ahi örgütleri bu yönleriyle ulusal gelenekleri koruyan bir iş eğitim okulu görevini de yükleniyorlardı. Ahiler Türkmenleri toprağa bağlıyorlardı.Türklere üç büyük sorun karşısında direnme gücü aşılıyorlardı; Yoksulluk, haksızlık, ölüm! (Kansu, Anadolu Halk Tarihinde Yunus Emre Türk Dili,1 Eylül 1977)Radi Fiş'in "Ben de Hallimce Bedreddinem" adlı eserinde Ahi şeyhi şöyle der:", ..Çünkü... Bir şey vermeden bir şey alınmaz, Kemal Kardeş!

Usulca da yineledi:

--Bir şey vermeden bir şey alınmaz!

Yani AHİLİK, soygunculuk,sömürücülük değil (üreticiliktir)

"....Köylerde şiş karınlı çocuklar,incecik çarpık bacaklarıyla ürkütülmüş sıçanlar gibi kaçışıyorlardı.Çapulcular çeteler kentlere göz açtırmıyorlardı.Yalnızca esnafların kardeşçe birliği olan Ahi örgütlerinin bulunduğu yerlerde iyi kötü bir düzen görülüyordu. Ahî şeyhi sonunda alabildiğine incelikli bir sitemle:

-Ahilik yolu idrak,itimat ve riayet yoludur dedi, tıpkı kardeşler gibi hep birlikte yersiniz siz de yemeğinizi,sonra,babanın kazandığı oğlun değil, tüm Ahilik ocağına kalır. Yani herkes işe sıfırdan başlamak zorundadır: Fırında ekmek,aş evinde çorba herkese ortak piştikten sonra bunları ortak yemeyip te ne yapacaklar? Sakatlar, hastalar, kötürümler elbet evlerinde yiyebilirler. Malını ortak mala katmaya gelince, bu malın ne olduğuna ve ne kadar olduğuna bağlı: kendinin ve hane halkının çalışması için gerekli bir şeyse bu elbette ki sende kalacak tıpkı işleyebileceğin toprağın sende kalacağı gibi. AMA AMBARLAR DOLUSU MAL,YÜZLERCE HAYVAN, KONAKLAR, KÖŞKLER, PARALAR, ALTINLAR, ELMASLAR...çalışan bin insan ne yapsın bunları?(s.212-360-378...) Ahi ahlakına bizim politikacılarımızın adamlarımızın ne kadar büyük ihtiyacı var.Hipokrat yemininde,avukatlık yemininde,öğretmenlik andında Ahî ahlâkından izler var.Yazımızı Bertolt Brecht'in Halkın Ekmeği adlı kitabından alıntıladığımız dizelerle bitirelim.Bu dizeler, Ahi Bayramı'nın kutlandığı bu günlerde ahlâk manifestosu anlamındadır. Siyasi, ekonomik dilenciliği reddetme:

Vazgeçin yardım dilemekten/Yardıma bel bağlamayın hiçbir zaman Yardımı tanımak var saymaktır zoru/Yardım elde etmek bağlanmaktır. zora/Zor egemen oldukça geri çevrilemez yardım/Zor yok almalı yardım da yok olsun/Yardım dilemektense zoru kaldırın ortadan/Zor ve yardım bir bütündür/Bu bütünü değiştirmeye bakın./s.46, a. kadir-a. bezirci/ Ahilik, sadece esnaf örgütü değildir. Çalışma, iş hayatını kap sayan çok boyutlu bir oluşumdur. Gelişimdir Ziya Gökalp,Türkçülüğün Esasları'nda "Ahi babalarının" ahlâkını iş dünyasına örnek gösterir. Kemal Tahir, Devlet Ana’da Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna Ahi örgütlerinin ve Ahi felsefesinin kaynak teşkil ettiğini roman boyutunda ele alır.

Ahi düşüncesi,lâik ve demokratik Türk ahlâkının özüdür, sözüdür.Ahi örgütleri bütün dinlere, inançlara, mezheplere karşı saygılı olmuşlardır.Türkçe düşünme, Türkçe yazma, üretim ve çoğulculuk, imece, toplumsal dayanışma Ahi örgütlerinin iş ve ekonomi dünyasına örnek olacak ilkeleridir. Lâik, ulusal Türk düşüncesi, Anadolu'da Ahilik-Bektaşilik kurumlarıyla mayalanmıştır. Ne mutlu bu mayayı tutturanlara, ne mutlu bu mayadan yararlananlara.

Kimi siyasi liderler Kırşehir'li Şeyh Edebâli'nin, damadı Osman Bey’e siyasi değil, toplumsal, töresel nasihatini çalışma ofisine asmışlardı. Bunları eleştirenler oldu, sağa kaymış, tarikata taviz vermiştir, diye yerenler oldu.Ne kadar yanlıştır, ne kadar ipe sapa ,gelmez eleştirilerdir. Aşağıya alıntıladığımız bu "nasihat"in her siyasi görüşün adamına yol gösterici olduğunu neden kabullenmeyiz. Bu, töresen, akla,mantığa uygun bir öğüttür. Bundan sosyalist lider de kapitalist lider de, muhafazakâr lider de, komünist lider de yararlanabilir:

"İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar,akşam ezanında ölürler.

Avun, oğlu avun! Güçlüsün, akıllısın, kuvvetlisin, kelâmlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı,sebatlı,iradene sahip olasın. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler. Ancak senin fazilet ve erdeminle gün ışığına çıkacaktır. Ananı,atanı say,bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen Yeşilken çorak olur, çöllere dönersin! Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma,gördün söyleme, bildin bilme! Sevildiğin yere sık sık gidip gelme kalkar itibarın, muhabbet kalmaz.

Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki âlime, Zenginken fakir düşüne, Hatırlı iken,itibarını kaybedene! Unutma ki,yüksekte yer tutanlar Aşağıdakiler kadar emniyette değildir. HAKLI OLDUĞUNDA MÜCADELEDEN KORKMA-Bilmelisin ki atın iyisine doru YİĞİDİN İYİSİNE "DELİ" derler."

Ahi kültür ve düşüncesi Türk uygarlığının özüdür, sözüdür. Gidilecek yolu gösteren ışıldaklarından biridir. Lâik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratıcı kaldıraçlarındandır.

Ahi ahlâkına günümüz iş dünyasının büyük ihtiyacı var. Politikacılar, işçiler, memurlar, esnaflar, patronlar Ahi kültürünü iyi öğrenmeli ve  Tatbik etmelidirler.

O zaman problemlerin büyük bir bölümü çözümlenir. Özellikle siyasi iktidarı elinde tutanların yukarıdaki Ahi Ahlâkı ilkelerini akıldan çıkarmamaları ve tatbik etmeleri lâzım!

 

(X) Yazarın Edebiyat Penceresi adlı eserinden