Yıllardır yerimizde saydığımızın farkında bile değiliz, halk olarak bizler farkındayız da yönetimde ve yönetime de talip olan siyasiler farkında değil.

Türban ve tesettür polemiği yine meydanlarda sedalanmaya başlanacağa benziyor. Memleketin ve insanların geçim sıkıntısı çekmesi, günde bazı mallara birden fazla “fiyat ayarlaması” adı altında zamlar eklenmesi alım gücünü daha güçsüz hale getirenler adeta dalga geçer gibi enflasyonu ve fiyat artışlarını durduracağı tarihi önümüze koyarken, acaba bu beceri ve marifeti neden şimdi göstermiyor da seçim tarihine yakın tarihlere iteliyor.

Halkla dalga geçer mahiyetinde bazı gülünç mesajlar vererek adeta halkın aklıyla dalga geçiyor, pahalılığı ve fiyat ayarlamasını Allah yapıyormuş! Ağlar mısın, güler misin!

Ekonomik durumun ve pahalılığın önünü almada bir çözüm üretemeyince yine kılı, tüye ve başörtüsüne yönelirdi. Atatürk’ün inkılaplarına öcü gözüyle bakarak gizliden gizliye tahribata devam edilirken, gençliği yine tarikatların kucağına atmaktan bir sakınca görmeyen siyasi konjonktür yirmi yılın sonunda ne kadar başarılı olduğunun muhasebesini dahi yapmayı düşünmediği gibi, yanlış eğitim sistemi gibi yine yanlış ekonomi politikasında da ısrar edişi ülkeyi biraz daha çıkmaza sokarken, seçim müjdesi olarak emekli ve memur maaşlarına enflasyonun üstünde birkaç puan zamla seçmen toplamaya çalışacak.

Bir kaç yerde aylık alıp dünyayı tozpembe gören ve tuzu kuru insanlarla devlet idaresinin pek de kolay olmadığının farkında olmayan yabancı kimlik taşıyan yandaşlara elçilik görevi veren bir yönetim, memleket sorunları nasıl gündem değişikliklerle günü kurtarmaya çalışa dursun, doğacak veletlerinin geleceğini garantiye almak için hamile kadınlarını gebeliğin sekizinci ayında Amerika’ya gönderen bir zihniyet, ülkeye ne kadar bağlı kalır ve ülkeye ne kadar sevgi ve sadakat taşır. (Ne kadar ayağının birini yukarı kaldıran da Amerika vatandaşlık verirken Amerika çıkarına çalışacağına yemin ettiriyor. Peki bu adam ne kadar Türkiye’nin çıkarına çalışır)

Tarım ülkesi olarak bildiğimiz Anadolu, artık dışarıdan tarım ürünleri almaya başlamışsa, bir yerlerde yanlış yapıldığının örneğidir. Yetmişli yıllarda mercimek tohumunu Türkiye’den alan Kanada Türkiye’ye mercimek satıyorsa, yabancı güçlerin oyunu olarak kabul edilemez. Besici ve süt üretici hayvanlarını kesime gönderiyorsa yabancı güçlerin oyunu olarak yorumlanamaz. Her günü bırakın her saat her şeye yeni fiyat ayarlaması yapılıyorsa o ülkede ne enflasyonun nede pahalılığın önü alınamaz. Her fırsatta emekliye ve çalışana aylık fiyat ayarlaması, enflasyonu ve hayat pahalılığını tetikler.