Siyaset kazanının kaynamaya başladığı günümüzde bugün siyasetten, spordan, sanattan, Kırşehir’in sorunlarından uzak durarak mensubu olduğum, gururla yazı yazdığım “Kırşehir Çiğdem“ Gazetesinden bahsetmek istiyorum.

Bugün “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’nin onur, gurur, şeref ve mutluluk günü. Allah nazardan esirgesin, eksikliğini göstermesin “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi 47 yaşında. Maşallah yarım asra üç sene kaldı.

Dile kolay 47 yıl demek. 47 yılda hükümetler kuruldu, hükümetler yıkıldı, ihtilaller oldu, köprülerin altından çok sular geçti, köprüler yıkılarak, yenileri yapıldı. Tek katlı müstakil kerpiç evlerden oluşan Kırşehir’in yerine çok katlı binaların yapıldığı Kırşehir aldı ama  “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi karşılaştığı her türlü zorluklara ve baskılara rağmen eğilmeden, bükülmeden, gerdan kırmadan, kıvırmadan kırk yedinci yılı geride bırakarak Kırşehir’e, Türk Basınına hizmet etmeye devam etti.

Zaman öylesine hızlı akıyor ki hızına kimse yetişemiyor. Sanki dün gibi diyeceğim ama çok eskilere gider ”Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’yle olan münasebetim. Küçük yaşlarda Kırşehirspor’un alt yapısında oynadığım dönemlerde o zaman yayın hayatını sürdürdüğü Cacabey Cami’nin arkasında Kederoğlu İş Hanı’nın üst katında bulunan yerine Kırşehirspor’un fikstürünü ve haberlerinin olduğu gazetelerden istemeye giderdim.  İsteğim hiçbir zaman geri çevrilmezdi. O günlerde kendisini tanımadığım ancak gidip, geldikçe tanıştığım, görüşmeye başladığım benim yanımda ayrı ve özel bir yeri olan Salih Güner kardeşim, her zaman güler yüzle karşılardı bizleri.

İnsanları okumaya, yazmaya, araştırmaya teşvik etmek için yılda birkaç kez çeşitli konularda yarışma düzenlerdi  ”Kırşehir Çiğdem” Gazetesi. Hemen gazeteye giderek Salih Güner kardeşimden şartları öğrenir, yarışmalara katılırdım. Gün oldu Kırşehir’in gazetecilikte duayenlerinden, yazarlarından merhum Ertuğrul Ersan, Allah sağlıklı ömürler versin Dursun Yastıman ve Şevket Güner’le tanıştım. Kendileriyle iyi bir ağabey, kardeş diyaloğu kurduk.

Diyaloğu kurduk kurmasına da benim akıllı duracağım yoktu. Zaman zaman yazılarını eleştirdiğim mektuplar gönderirdim kendilerine. Lakin benim yazdığımı bilirlerdi. Nasıl bilmesinler ki? Sözde ben kendimi uyanık zannederdim solak oluşumu hiç düşünmezdim. Mektupları el yazısıyla yazdığım için okuyunca bilirlerdi benim yazdığımı ve hemen telefon ederek veya haber göndererek beni gazeteye çağırırlar hem gülerler, hem de “bu mektup senin işin  yazılarımızı mektup göndererek eleştireceğine neden doğrudan gelerek bizlere söylemiyorsun?“ diye tatlı fırça atarlardı. Ben de erkekliğe leke sürmemek için önce kabul etmez “yok bir yanlışlık var, ben neden yazayım ki sizin de söylediğiniz gibi gelir sizlere söylerim” derdim ama inanmazlar, “yazı sol elle yazılmış, sen de solak olduğuna göre bu senin işin hiç kaçmaya çalışma” derlerdi.

Evet, ben solaktım ve mektupları ben yazmıştım artık kaçış yoktu ve “yanınıza gelerek eleştirsem bu işin tadı olmaz mektupla daha iyi oluyor, bakın böylelikle bir araya geliyoruz!”  derdim.

Gazeteciliğe ve köşe yazarlığına merakım olduğu için merhum Ertuğrul Ersan’a, Allah sağlıklı ömürler versin Dursun Yastıman’a ve Şevket Güner’e sorular sorardım. Konuşmamızın birisinde bana “Bu işleri seviyorsun ve meraklısın, kitapta okuyan, araştıran, Kırşehir’i gezen birisin, kendini biraz daha yetiştir, geliştir  ve günün birinde  gazetemizde  köşe yazısı yazmaya başla” dediklerini   dün gibi hatırlıyorum.

Küçük yaşlardan itibaren gidip, geldiğim, anılarım olan, Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün “Bir devlet adamı, bir vazife adamı için gündüz, gece diye bir şey yoktur” sözünü prensip edinerek, gündüz gece, yaz-kış demeden uzun soluklu bu yolda çok çalışan,  mücadele eden, kıt imkânlarla, zor şartlarda ayakta durmaya,  doğru, dürüst,  güvenilir haber vermeye gayret gösteren “Kırşehir Çiğdem“ Gazetesi 47 yaşına girdiği bugün tüm zorlukları aşmış, teknolojiye ve modernizasyona ayak uydurarak günlük gazete çıkararak Kırşehir’in en çok okunan gazetesi olmuş ve internet aracılığıyla sesini her tarafa duyurmaktadır. 

Sadece 47 yıl demek çok kolay, bugünlere nasıl gelindi onu da bilen bilir. Zorluklar, yetersiz imkânlar, kurşun harflerin tek tek dizilişi, kış mevsiminde üşüten, yaz mevsiminde sıcaktan bunaltan havasız matbaalar, Kırşehir’in çamurlu, tozlu yollarında haber peşinde koşmalar, verilen büyük bir emek, helalinden akıtılan alın teri. Tabi bu yolda aldığı tehditler,  uğradığı baskılar, eleştiriler ve hakaretlerde katma değeri.

Her şeye, her zorluklara “dürüst insan incelir ama kopmaz“ sözünde olduğu gibi göğüs gererek basın ilke ve prensiplerinden, ahlaktan, doğruluktan, dürüstlükten, güvenden taviz vermeden ve kopmadan kırk yedi yıldır yayın hayatını sürdüren “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi  “önce Kırşehir, sonra gazetem” diyerek Kırşehir’in menfaatlerini gazetenin menfaatlerinden üstün tutmuş, tehditten ve şantajdan uzak durduğu gibi, kendisine yapılan tehdit ve şantajlara boyun eğmemiş, şahsi çıkar ve menfaat için hiçbir kurum ve kuruluş ile şahıslar  hakkında yalan yanlış haberler yazmamış, Kırşehir sanayi ve ekonomi alanında nasıl gelişir, nasıl bir çivi çakılır, nasıl bir yatırım yapılır, işsizlik nasıl azalır, eğitimde, sağlıkta daha fazla ileriye nasıl ileriye gidilir, Kırşehir’in problemleri nelerdir gibi  konuları gündeme getirmiş, Kırşehir’in tarihi ve kültürel değerleri olan Aşıkpaşa, Ahi Evran, Cacabey, Melik Gazi, Fatma Hatun, Kaya Şeyhi, Ahmed-i Gülsehri, Yunus Emre, Süleyman Türkmani, Muhterem Hatun, Kalender Baba, Şeyh Edebali, Dursun Fakıh, Hacı Bektaş gibi gönül, sevgi hoş görü ve ilim, irfan insanlarına sahip çıkmış, türbelerinin çevre düzenlemelerinin ve  tanıtımlarının yapılması için gayret göstermiştir.

Her insanın, her babayiğidin köşe yazısı yazamayacağı, yazarlarını ince eleyen sık dokuyan “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinde ben de yıllar önce bana dendiği gibi köşesinde yazı yazmaya çalıştığım, ailesinin bir ferdi olmaktan gurur duyduğum “Kırşehir Çiğdem” Gazetesine “kuruluşunun 47. yılında, onur ve gurur gününde, mutluluk gününde bu şeref herkese nasip olmaz diyor ve nice kırk yedi yıllar diliyor çalışma ve yayın hayatında başarılar dilerken, Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara’yı Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu’nu,  siyasi partilerimizi ve STK’larımızı, Kırşehir’in göz bebeği, temel direği, güneşi, aydınlık yüzü, ışığı ve haber kaynağı olan “Kırşehir Çiğdem” Gazetesine sahip çıkmaya ve destek olmaya davet ediyorum. Allah korusun ileri de hiç tasvip etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalırsak bu Kırşehir’ in ayıbı ve büyük bir kaybı olur.