Örf adetimizde vardır panayırlara olan ilgimiz geçmişten günümüze görmek, dokunmak, tanımak, gezmek maksadı ile alış-veriş yapmak için insanların hizmetine sunulan, insanların tüketmesi için tezgahlarda sergilenen meyveler, sebzeler, giyim-kuşam malzemeleri uzun emeklerle elde edilen peynir, tereyağı, pekmez salça vs. gibi ürünler sabahın erken saatinde tezgahlara düzülerek tüketiciye sunmak, kazanılacak üç beş kuruş ile tekrar ihtiyaçlar karşılanacak.

Örf adetimizde vardır panayırlara olan ilgimiz geçmişten günümüze görmek, dokunmak, tanımak, gezmek maksadı ile alış-veriş yapmak için insanların hizmetine sunulan, insanların tüketmesi için tezgahlarda sergilenen meyveler, sebzeler, giyim-kuşam malzemeleri uzun emeklerle elde edilen peynir, tereyağı, pekmez salça vs. gibi ürünler sabahın erken saatinde tezgahlara düzülerek tüketiciye sunmak, kazanılacak üç beş kuruş ile tekrar ihtiyaçlar karşılanacak. bu döngü böyle döner gider. Böylece hem üreten, hem alan mutlu olur.
Bir ülkenin kalkınmışlığı üretimden geçtiğine göre bu tablo bize her zaman mutluluklar verir. Yeter ki üreticinin ürünü tek elden tüketiciye ulaşması için çaba sarf edilsin. Tarlada üretilen ürün pazarda on misli fiyatla tüketiciye ulaşması engellensin.
Bu söylediğimiz zor değil. Gel gör ki bunu zorlaştıranları ortadan kaldıramadığımız için tüketiciyi de, üreticiyi de mağdur ediyoruz. Ülkemiz için en önemlisi Tarım politikasını bir türlü gerçekleştiremiyoruz.
Onlarca üretici ürettiği, ürünün para etmediğinden yakınıyor. Bir çoğu da üretimden verdiği emeğin karşılığını alamadığı için üretimden vazgeçmek durumunda kalıyor.
İşte bu durum, ülkemin tarımını da, hayvancılığını da tehlikeye atıyor.
Bu günlerde tonlarca ithalatını yaptığımız tarım ve hayvancılık ürünleri olduğunu çok iyi biliyoruz.
Ben Kırşehir’de daha ilkokulda iken çok iyi hatırlıyorum, öğretmenlerimiz bizlere “tarımda Dünyada kendi kendine yeten tek ülke TÜRKİYE’dir” dediklerini…
Acaba ne yanlışlar yaptık ki bugün, başta temel tüketim maddeleri olmak üzere her şeyi ithal eder olduk?
Her tarafımız dökülürken birileri bu olumsuzluktan köşe döner duruma geldi. İnanın bu köşe, dönenler ne üretimde, ne de üretimin olması için bir emekleri yok. Onlar sadece emek hırsızlığı ile para kazanan alçaklar.
Tabi bu anlattıklarımız ülkemizin gerçekleri olunca duyarlı olmak vatandaşlık görevimizdir diyoruz.
İşte söze başlarken söyledik ya, kurulan pazar tezgahlarından alış-veriş yapmanın genlerimizde olduğunu, bunun içindir ki onlarca alış-veriş merkezleri olmasına rağmen biz Anadolu insanı haftada bir kez kurulan pazar tezgahından bir çoğumuz alış-veriş yapmak için uygun bir saatte buraları gezeriz, alacağımız ürünün taze ve ucuz olmasına dikkat ederiz .
Ben burada yazacaklarım kendisine bu tezgâhı kazanç kapısı olarak gören iyi niyetli insanlara asla sözüm olmaz, olamaz. Fakat toplum içerisinde kendisini argo konuşmaya alıştırmış ağzından her çıkan sözün ne mana taşıdığını bilmeden konuşanlar, o tezgâhlarda yer bulmamalı Kırşehir’de…
Kırşehir’de haftanın üç günü pazar kurulur, buralardan alış-veriş yapmak üzere onlarca kadın, kız, aile bu tezgâhlar arasında dolaşır bütçesine göre alış-veriş yapar. Kurulan tezgâhların hepsinde hemen, hemen fiyat etiketi bulunur, buna rağmen pazarda dolaşan kadına, kıza, aileye sesini duyurmak mı dersiniz, yoksa egosunu tatmin etmek mi dersiniz ne derseniz deyin bu satırlara yazamayacağım onlarca sinkaflı, manalı sözlerle bağıranları görüyoruz Kırşehir’de maalesef…
Bu şekilde satış yapılmayacağını Kırşehir Belediyesi’nin çeşitli zamanlarda açıklamalar yaptığını biliyorum. Bu tür cazgırlıkla mal satmak isteyen esnaf yüzünden pazar esnafının zarar edeceğini söylemek isterim. Çünkü alternatif olarak bugün bütün büyük mağazalar da aynı pazar tezgahında satılanları bulmak mümkün. Sen pazarda kendin elinle satmak istediğin ürünün aynısını vatandaş beğenerek, kendi elleri ile alacağı kadar seçerek almaktadır. Bütün bunlar varken senin sinkaflı bağırmanı, çağırmanı dinlemek her halde istemez.
Bazen dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan serzenişler duyuyoruz. Hemşehrilerimiz pazara gider, tazesini ve kalitesini almak istiyor. Tabi buna pek çok pazarcı esnafı izin vermiyor. Seçtirmiyor, kendisi çürük-çarık doldurup veriyor. Vatandaş eve gidince bakıyor ki aldıkları çürük-çarık!
Şimdi bu hemşehrimiz pazara niye gidip, alışveriş yapsın. Marketlerde kendi eliyle seçiyor, alıyor. Belki pazardan daha yüksek fiyat ama kalitelisini aldığı için bunu önemsemiyor. Pazarcı esnafının bu tür davranışlarına son vermesini arzu ediyoruz. Yoksa bunun faturasını kendilerinin çekeceği de ortadadır. Tabi yine de kendi bilecekleri bir durum bu…
Bizler gene de pazar yerlerinin sorumluluğunu üstlenen Belediye birimlerinden bu konuya hassas davranmasını geçimi ve yıllarını bu işe veren esnafımızın üç beş kendini bilmez nedeni ile zarar görmemesini isteriz.
Şehrimizin çeşitli cadde ve sokaklarında yeni açılan, balıkçı dükkânları var tezgâhtan akan sular her ne kadar toplanmak istense de taşarak kaldırımlara yollara akarak pis koku oluşturmaktadır. Tezgâhların buna göre ayarlanarak vatandaşın mağduriyetine engel olunması şehrimizin güzelliğine sıkıntı vermemesini istiyoruz.
Büyük mağazalarda da balık tezgâhları var onların satış tezgahlarında sular yerlerde rast gele akmıyor. Lütfen çevremize insanlara saygı duyalım.