“Evet “ ve “Hayır” demenin niçin gerektiğinin çokça tartışıldığı şu dönemde, gerekçelerin önüne koyulacak elbette çokça örnek var. Eğitim ve öğretim hayatını sürdürdüğüm yıllarda, biz öğrencilerin önüne konulan dersliklerde, ilgili derslerin doğruluğu, o derslerin yaşam süremiz içerisinde bizlerin çağdaş, uygar, eğitimli ve dürüst yetişmemiz gerektiği öğretilmiştir.

“Evet “ ve “Hayır” demenin niçin gerektiğinin çokça tartışıldığı şu dönemde, gerekçelerin önüne koyulacak elbette çokça örnek var.
Eğitim ve öğretim hayatını sürdürdüğüm yıllarda, biz öğrencilerin önüne konulan dersliklerde, ilgili derslerin doğruluğu, o derslerin yaşam süremiz içerisinde bizlerin çağdaş, uygar, eğitimli ve dürüst yetişmemiz gerektiği öğretilmiştir.
Mesela; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerimiz, dini ahlak ve doğruluk temelleri üzerinde kurulu olduğu. Hz. Muhammed'in ve bir çok Peygamberin Allah'ın getirdiği vahi ve emirler ile İslâm dininin ilkeleri, yalanı, talanı, düşmanlığı, hor görmeyi, hakir konuşmayı, hırsızlığı, dünya malına tapmayı yok saymış, şeytanın baskılarına ısrarla HAYIR demiştir. Bana dinimi böyle öğrettiler, şerre karşı HAYIR diyebilmeyi öğrettiler.
Tarih derslerinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün bu ülkenin kurucusu olduğu, ona çok şey borçlu olduğumuzu, Cumhuriyet gibi ender bir kazanımı bize armağan ettiğini, dış ülkelerin düşmanlığına ve üzerimizdeki sinsi gelişimlerine karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini, ancak Mustafa Kemal Atatürk'ün de ön gördüğü gibi “Yurtta ve Cihanda Barışı” da tesis etmemiz gerektiğini öğrettiler.
Ticaret ve ekonomi derslerimizde, ülkenin gelişiminin yalnız ve yalnız eğitim ve üretimle mümkün olabileceğini, eğitim ile daha bilimsel ve teknolojik çalışmalara imza atacağımızı, ülkenin üretim potansiyeline bilimsel anlamda çokça katkı da bulunacağımızı, ekonomide gelişimi sağlarken, işsizlikle mücadelenin de bu yolla mümkün olacağını öğrettiler.
Coğrafya derslerimizde, bu ülkenin tüm bölgelerinin verdiği avantajı dünyanın hiç bir ülkesinde mümkün olmadığını, Karadeniz'in çayından, Ege'nin incirinden, Akdeniz'in turuncundan, İç Anadolu'nun tahılından, Doğu Anadolu'nun hayvancılığından, ülke geçiminin sağlandığını, zengin bir kültüre sahip olduğumuzu ve bu kültürle var olduğumuzu örettiler.
Eğitimin geneli noktasında, eğitime başlarken ilkin Mustafa Kemal Atatürk'ü İstiklal Marşı, Andımız gibi saygı duruşuyla ulusa ve ülkeye karşı sadakatimizi ortaya koymamız gerektiğini, Mustafa Kemal'in bizlere emanet ettiği ülkeyi ve ülke değerlerini korumamız gerektiğini, Cumhuriyet döneminde tesis edilen TBMM'nin bir çok ülkede bulunmadığını, özgürlükler ülkemizi kafamıza vura vura öğrettiler.
Bizlere bunları öğretenler siyasal olarak baktığımızda, inanın bugünün MHP'li ve AKP'li eğitimcileri idi. Lakin dünü bize öğretenler bugün tüm öğretilerini müthiş inkâr etmekteler, öğrettiklerinin aksine bir düşmanlaşma, ayrışma, yok sayma tavrı sergilemekteler.
Dünü bize öğrettiklerindeki gerçeği kaynaklarda baktığımızda haklılıkları çokça ortaya çıkmaktaydı ancak bugün haklılıklarını ve doğrularını sistemin kokuşmuşluğuna uyarlar bir biçimde tavır almaları inanılır gibi değil.
Keza “evet” veya “hayır” demek herkesin kendi hür tercihidir. Lakin, gerçekleri, yalanlamadan, inkar etmeden, böyle bir seçim kampanyasında barış içinde bir yarış öngörerek, kimseye hakaret etmeden, hiç bir siyasi partinin derdine düşerek değil, halkın derdini umursayarak referandum süreci koşturanlara selam, ülkem uğruna HAYIR olsun.