Bugün ki yazımda; Kırşehir’in problemlerini mi gündeme getireyim? Pazar günü Ahi Stadyumu’nda Kırşehirspor’un vicdansız bir hakemin kurbanı olduğunu mu yazayım? Milletvekillerine mi sesleneyim? Belediye Başkanımız Yaşar Bahçeci’nin hizmetlerinden mi bahsedeyim? Tarihten, kültürden, Türk Dilinden mi yazayım? Havadan, sudan sebeplerle yazı yazarak günümü kurtarayım? Birisi bana ne yazmam gerektiğini söyleyebilir mi? Acaba biter, biter Kırşehir’in gülleri biteri mi yazsam? Yada yine yeşillendi Niğde bağlarını mı yazsam? Maalesef hiçbir şey yazamıyorum. Her gün şehit vermekten onlara sıra gelmiyor, Türkiye kan ağlıyor, ülkemizin dört bir tarafına polis, asker şehitleri gelmeye devam ediyor.

Bugün ki yazımda; Kırşehir’in problemlerini mi gündeme getireyim?

Pazar günü Ahi Stadyumu’nda Kırşehirspor’un vicdansız bir hakemin kurbanı olduğunu mu yazayım?
Milletvekillerine mi sesleneyim?
Belediye Başkanımız Yaşar Bahçeci’nin hizmetlerinden mi bahsedeyim?
Tarihten, kültürden, Türk Dilinden mi yazayım?
Havadan, sudan sebeplerle yazı yazarak günümü kurtarayım?
Birisi bana ne yazmam gerektiğini söyleyebilir mi?
Acaba biter, biter Kırşehir’in gülleri biteri mi yazsam?
Yada yine yeşillendi Niğde bağlarını mı yazsam?
Maalesef hiçbir şey yazamıyorum. Her gün şehit vermekten onlara sıra gelmiyor,
Türkiye kan ağlıyor, ülkemizin dört bir tarafına polis, asker şehitleri gelmeye devam ediyor.
Kırşehir’e yine şehit geldi. Arkadaşımız Bekir Ünaldı’nın oğlu Polis Memuru Gökhan Ünaldı yüz yüze savaşma cesareti ve yüreği olmayan vatan haini, millet düşmanı teröristlerin kazdıkları hendeklere yerleştirdikleri patlayıcılar ve kurdukları tuzaklar neticesinde şehit oldu. Bir ocağımız, bir ışığımız daha söndü, yüreğimiz yandı.
Bundan gayrı ne veya neler yazabilirim diye düşünüyor ve; yaklaşık iki hafta önce Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesini protesto etmek için Kırşehir meydanlarında müftülük civarında eylem yapan, katil devlet diye bağıranlar neredeler ? Bunlar şimdiye kadar hangi şehitlerimize üzüldüler, hangi şehidimizin evine taziye gittiler?
Ne zaman terör olaylarını protesto ettiler diye soruyorum.
Şu hale bakın doğu ve güneydoğu bölgelerimizin coğrafi yapıları gereği belediyeler geçmişte dağlarda terörist olarak vatana ihanet etmiş, asker, polis şehit etmiş zatların eline geçmiş, binlerce terörist işe alınmış bu muhteremler devletin parasını alıp bir güzel yerken diğer taraftan devletin araçlarıyla, kepçeleriyle hendek kazarak patlayıcı döşüyorlar Türk Askerinin, Türk Polisinin geçtiği sırada uzaktan kumandayla patlatarak şehit ediyorlar,
Bunun örneği dünyanın hiçbir yerinde yok ve olamaz da.
Ne hikmetse Türkiye’de oluyor, hem de teröristler milletvekili oluyor, dokunulmazlık zırhına alınıyor, protokol da karşılanıyor, koruma veriliyor, belediyelere işe yerleştiriliyor, işe gelmeden maaş alıyor, aldığı maaşın karşılığında devlete kafa tutuyor, yakıyor, yıkıyor, asker ve polis şehit ediyor, terör örgütünün başı beş yıldızlı otelde misafir ediliyor, yemekleri doktor kontrolünden geçiyor, bir eli balda, bir eli yağda yaşıyor.
Buyurun birde Fransa’ya bakın yirmi veya yirmi beş vatandaşı terör olaylarından ölünce sıkı yönetim ilan etti. askerin, polisin yetkilerini arttırdı, şüpheli şahısların öldürülmesi ve teröre destek verenlerin, vatandaşlıktan çıkarılması için kanunları çıkartıldı.
Peki Fransa’nın yaptığını biz neden yapmıyoruz? Bizim ülkemizde bırakın Fransa’nın yaptığını teröristler ve teröre destek verenler devletten maaş alıp, saltanat sürmeye ve ihanete devam ederken şehit Askerimizin, Polisimizin çocuğu dünyaya gelmeden anne karnın da yetim kalıyor, genç yaşta eşi dul kalıyor, anneler, babalar evlat acısıyla yanıp tutuşuyor. Şehit törenleri, cenaze işlemleri, baş sağlığına gelip gitmeler bittikten sonra şehit askerin, polisin eşi, çocukları, annesi, babası ve kardeşleri dertleriyle baş başa kalıyorlar, sıkıntılı ve zor bir hayat yaşıyorlar.
Artık bu işe son vermek, Fransa’nın yaptığını yapmak, teröre destek verenler nerede, hangi makam ve mevki de olursa olsun yakalarına yapışmak, hesap sormak, cezalandırmak, köklerini kazımak ve devletten aldıkları maaşı faiziyle birlikte geri alarak şehitlerimizin ailelerine dağıtmak gerekmez mi ?
Şu önemli husus çok iyi bilinmelidir ki bir gün Anadolu’nun fakir furkara ama cesur, yiğit, onurlu, gururlu vatansever çocukları asker ve polis olmaktan vazgeçerse bu memleketin hali daha kötü olur. Çünkü bu meslekleri yapmak için önce vatanı sevmek, mangal gibi yüreğe sahip olmak gerekir.
Baba parasıyla on sekiz bin lira yatırarak askere gitmeden teskere alanlarla, barlarda, pavyonlarda, kadın kız peşinde koşanlara, alem yapanlara bu mesleği yaptıramazsınız, bir kere vatanı sevseler askerlik yaparlar, mangal gibi yürek olsa polis olurlar. Eeee! Onlarda bu kriterler olmadığına göre yapılacak iş Anadolu çocuklarına sahip çıkmaktır. Her gün şehit vermekle sahip olunmaz.
Çünkü bu acılara dayanacak yürek kalmadı.